Para, gübre gibi etrafa yayılmazsa işe yaramaz. baco
XİSOR AŞİRETİ Adıyaman'ın Kızıl Hızırları (Tarih, İnanç, Kimlik ve Direniş Yolları) Hüseyin TURHAL
Bir toplumun tarihi, yalnızca resmî belgelerden ve iktidarın kaleminden çıkan satırlardan ibaret değildir. Gerçek tarih; çoğu zaman görmezden gelinen, susturulmaya çalışılan ve hafızanın en derin köşe...
24. Bölüm

4. Bölüm: Osmanlı ve Erken Cumhuriyet Dönemi

8 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum

Bu bölüm, Xîsor Aşireti'nin merkezi otorite ile kurduğu karmaşık ilişkiyi ele almaktadır. Aşiret, hem Osmanlı İmparatorluğu'nun hem de Türkiye Cumhuriyeti'nin siyasi ve idari aygıtları karşısında, inancını ve kimliğini korumak için sürekli bir direniş halinde olmuştur.

Osmanlı İdaresinde Xîsor
Osmanlı İmparatorluğu, imparatorluk sınırları içindeki farklı inanç ve etnik grupları, merkezi otoriteye bağlılık ve vergi toplama odaklı bir sistem içinde yönetmeye çalışmıştır. Alevi-Kızılbaş kimliği taşıyan Xîsor Aşireti, bu sistem içinde genellikle "öteki" olarak algılanmış ve muamele görmüştür.

1. İdari Konum: Vergiler ve Tımar Sistemi
Aşiret-İtaat Çatışması: Osmanlı belgeleri, Xîsorların yaşadığı dağlık coğrafyanın sağladığı izolasyon sayesinde, cizye ve diğer vergileri düzenli ödemekten imtina ettiğini göstermektedir. Bu durum, aşiretin defalarca "asi" veya "yol kesen" (eşkiya) olarak nitelendirilmesine yol açmıştır. Osmanlı bu grupları kontrol etmek için zaman zaman askeri seferler düzenlemiş, ancak coğrafyanın zorluğu nedeniyle tam bir itaat sağlanamamıştır.
Vergiler ve Fermanlar: Özellikle 17. ve 18. yüzyıllarda yayınlanan fermanlar, Xîsor ve çevre Alevi aşiretlerinin inançsal pratiklerini yasaklamayı ve Sünnileştirme çabalarını içermiştir. Aşiret, bu baskıya karşı pasif direnişi, yani dağlık bölgelere çekilmeyi ve inançlarını gizlemeyi (takiyye) bir hayatta kalma stratejisi olarak benimsemiştir.

2. Aşiret İlişkileri ve Bölgesel Dengeler
Osmanlı döneminde Xîsorlar, bölgedeki Sünni Kürt aşiretleri (örneğin Rişwan) ve Türkmen cemaatleri ile hem çatışma hem de iş birliği ilişkileri kurmuştur.
Çatışma Nedenleri: Çatışmalar genellikle otlak ve yayla arazileri üzerindeki mülkiyet anlaşmazlıklarından ve inançsal farklılıklardan kaynaklanmıştır. Bu çekişmeler, bazen merkezi devletin böl-yönet stratejileriyle körüklenmiştir.
Dayanışma: Buna karşın, aşiretler arası evlilikler ve özellikle ekonomik zorluklar karşısında kurulan ticari/sosyal ağlar da mevcuttu. Bu karmaşık ilişkiler ağı, aşiretin bölgesel siyasetteki manevra kabiliyetini belirlemiştir.

Cumhuriyetin Kuruluşu ve Tek Parti Dönemi
Osmanlı'nın yıkılması ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu, Xîsor Aşireti için yeni bir dönemin başlangıcı olsa da, baskıların niteliği değişmiş, fakat yoğunluğu azalmamıştır.
1. İskân ve Askerlik Yükümlülükleri
Yeni kurulan ulus devlet, tek tip vatandaş yaratma hedefi doğrultusunda, kimliği "farklı" görülen grupları kontrol altına alma politikaları izlemiştir.
İskân Siyaseti: Geleneksel olarak yarı göçebe veya dağınık yerleşim yerlerinde yaşayan Xîsorlar, zorunlu iskân uygulamalarına maruz kalmışlardır. Amaç, onların merkezi denetime uzak yaşam biçimlerini ortadan kaldırmaktı.
Askerlik ve Devletle Temas: Cumhuriyet'in zorunlu askerlik politikası, aşiret gençlerinin devlet aygıtıyla doğrudan temasa girmesine neden olmuştur. Bu temas, bir yandan asimilasyon baskısı yaratırken, diğer yandan da dış dünyaya açılmanın ve ulusal siyasetin farkına varmanın ilk adımlarını oluşturmuştur.

2. Dersim ve Koçgiri Travmaları
Xîsor Aşireti, 1920'lerde Koçgiri ve özellikle 1930'larda Dersim bölgelerinde Alevi-Kızılbaş topluluklarına yönelik gerçekleştirilen askeri harekât ve katliamların manevi travmasını derinden yaşamıştır.
Korku ve Gizlenme: Her ne kadar doğrudan büyük bir harekâta maruz kalmasalar da, bu olaylar bölge Alevileri arasında derin bir korku ve güvensizlik yaratmıştır. Bu korku, aşiretin inançsal pratiklerini (Cemler) daha da gizli yapmasına ve takiyye (gizlenme) kültürünü pekiştirmesine yol açmıştır.
Kimlikte Israr: Buna rağmen, bu baskı ve travmalar, aşiretin Kızılbaş kimliğine olan bağlılığını azaltmamış, aksine onu bir direniş kimliği olarak daha da sertleştirmiştir.

Sonuç: Hem Osmanlı hem de Erken Cumhuriyet döneminde Xîsor Aşireti'nin tarihi, merkezi devlet aygıtı karşısında kimlik, inanç ve toprak mücadelesinin tarihidir. Bu zorlu deneyimler, aşiretin içe dönük, dayanışmacı ve muhalif karakterini biçimlendirmiştir.
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL