Para, gübre gibi etrafa yayılmazsa işe yaramaz. baco
ŞAH MEHMET ( Masalları) Hüseyin TURHAL
Kısa Öz Açıklama: Bu eser, genellikle Anadolu'nun zengin sözlü geleneğinden derlenmiş, kaybolmaya yüz tutmuş masalları bir araya getirir. Bu masallar; bilgelik, dürüstlük, iyilik-kötülük mücadelesi g...
1. Bölüm

Şah Mehmet ve Gözyaşı Çiçeği

21 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum
Şah Mehmet Masalları

Masal : 1
Şah Mehmet ve Gözyaşı Çiçeği


Zaman zaman içinde, kalbur saman içinde, develer tellal iken, pireler berber iken... Güneş ülkesi denen bir diyar varmış. Bu diyarın padişahının adı Sultan Süleyman, oğlunun adı ise Şah Mehmet'miş. Şah Mehmet, yedi yaşında at biner, on beş yaşında kılıç kuşanır, yirmi yaşında ise bütün diyardaki genç kızların rüyalarına girer olmuş.
Ancak Şah Mehmet, bütün güzelliğine ve yiğitliğine rağmen, kalbinde bir eksiklik, ruhunda bir hüzün taşıyormuş. Geceleri rüyasında, Kaf Dağı'nın ardındaki Billur Saray'da yaşayan, dünya güzeli Elmas Sultan'ı görürmüş. Sultanın yanağında, tıpkı bir yıldız gibi parlayan, küçük bir beneği varmış.
Aşkın Başlangıcı
Bir gün avdan dönen Şah Mehmet, sarayın bahçesindeki havuzun kenarında bir dervişe rastlamış. Derviş, elinde tuttuğu, yaprakları pırıl pırıl parlayan, garip bir çiçeği suluyormuş.
Şah Mehmet: "Ey Ulu Derviş! Bu ne güzel bir çiçektir? Adı nedir?" diye sormuş.
Derviş: "Bu, Gözyaşı Çiçeği'dir Şahım. Sadece gerçek aşkın gözyaşlarıyla büyür. Onun kokusu, kalbinde en büyük aşkı taşıyanları Kaf Dağı'na çeker."
Derviş, daha sonra rüyasında gördüğü kızı, Elmas Sultan'ı tarif etmiş. Şah Mehmet şaşkınlıkla, "Bu kızı ben de rüyalarımda görüyorum! Kimdir bu güzellik?" demiş.
Derviş: "O, Billur Saray'ın kızı, Elmas Sultan'dır. Ona sadece kılıcın değil, kalbin de en saf haliyle ulaşabilirsin. Ama yol zorlu, imtihan ağırdır."
O günden sonra Şah Mehmet'in ne iştahı kalmış ne de uykusu. Gözleri daima Kaf Dağı'na dönükmüş. Babasından gizlice, sadık atı Ateş Rüzgarı'nı yanına alarak yollara düşmüş.
Zorlu Yolculuk
Şah Mehmet, Kaf Dağı'na giden yolda üç büyük engelle karşılaşmış:
Dile Gelmez Çölü: Günlerce yürüdüğü bu çölden geçerken, Şah Mehmet'in su tulumu boşalmış. Susuzluktan dudakları çatlamış. Tam umudunu yitirecekken, rüyasındaki Elmas Sultan'ın fısıltısını duymuş: "Sabret, Şahım. Gözyaşı Çiçeği'nin gücünü hatırla." Şah Mehmet, o anda aşkının gücüyle bir damla gözyaşı dökmüş. Gözyaşının düştüğü yerde bir pınar belirmiş ve Şah Mehmet can suyuna kavuşmuş.
Yedi Başlı Dev: Çölü geçince, yolu yedi başlı, yedi dilli, yedi türlü yalan söyleyen korkunç bir dev kesmiş. Dev: "Benden geçiş yok, ya beni yenersin ya da bana yem olursun!" diye kükremiş. Şah Mehmet, korkusuzca kılıcını çekmiş. Ancak devin derisi zırh gibiymiş. Tam yenilecekken, Ateş Rüzgarı dile gelmiş: "Şahım! Dev'in kalbi, en arkasındaki, en küçük başında saklıdır." Şah Mehmet, atının yardımıyla deveyi şaşırtmış ve son gücüyle en küçük kafayı kesmiş. Dev, büyük bir gümbürtüyle yere yığılmış.
Büyülü Orman: Son engel, içine giren her şeyi unutturan, büyülü bir ormanmış. Şah Mehmet, ormana girer girmez her şeyi, hatta Elmas Sultan'ı bile unutmuş. Tam orada yaşayan cadının tuzağına düşecekken, cebindeki Gözyaşı Çiçeği hafifçe titreyip, mis gibi bir koku salmış. Koku, Şah Mehmet'in zihnini temizlemiş ve aşkını yeniden hatırlatmış.
Billur Saray'da İmtihan
Bütün bu zorlukları aşıp nihayet Billur Saray'a ulaşmış. Saray baştan aşağı kristal ve elmastan yapılmış, ışıl ışıl parlıyormuş.
Sarayın padişahı, Şah Mehmet'i görmüş ve demiş ki: "Hoş geldin yiğit Şah! Kızım Elmas Sultan'ı alabilmen için son bir imtihanı geçmelisin. Bu sarayda üç yüz güzel kız var. Hepsi aynı giyinmiş, hepsi aynı süslenmiş. Eğer rüyanda gördüğün yanakta yıldız beni olan kızı bulabilirsen, Elmas senindir!"
Şah Mehmet, salonu boydan boya süzmüş. Yüzlerce güzel kız, göz kırpmadan ona bakıyormuş. Rüyasından hatırladığı o beneği arıyor ama bir türlü bulamıyormuş. Kızların hepsi öyle güzelmiş ki, kalbi şaşkınlıktan hızlı hızlı çarpıyormuş.
Tam umutsuzluğa kapılacakken, aklına Derviş'in sözü gelmiş: "Ona sadece kılıcın değil, kalbin de en saf haliyle ulaşabilirsin."
Şah Mehmet, elini kalbine götürmüş ve bütün samimiyetiyle bir şiir okumaya başlamış:
Yedi derya aştım, yedi gök dindirdim,
Senin için kalbimdeki hasreti dindirdim.
Gözyaşı Çiçeği'm şahidimdir bu aşka,
Yanağında yıldız olan, sen benimsin anla.
Şiir bittiğinde, üç yüz kızdan sadece biri sessizce öne çıkmış. Gözleri yaşla dolmuş, yanağındaki o küçük yıldız gibi benek, Şah Mehmet'in aşkının gücüyle belirginleşmiş. Elmas Sultan, kızıla dönen yanaklarıyla Şah Mehmet'in önünde duruyormuş. Çünkü diğer kızlar sahte benekler takmışlar, ama Elmas Sultan, aşk şiirini duyunca heyecandan kendi beneğini gizlemeyi unutmuş.
Kavuşma
Padişah, Şah Mehmet'in aşkının ve kalbinin saflığının en büyük zeka olduğunu anlamış. Büyük bir düğün alayı kurulmuş. Şah Mehmet ile Elmas Sultan kırk gün kırk gece süren bir düğünle evlenmişler.
Onlar erdi muradına, biz çıkalım kerevetine. Darısı bütün sevenlerin başına.
Gökten üç elma düşmüş; biri Şah Mehmet'in aşkına, biri Elmas Sultan'ın güzelliğine, biri de bu masalı dinleyen iyi yürekli insanlara.

Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL