Kısa Öz Açıklama:
Bu eser, genellikle Anadolu'nun zengin sözlü geleneğinden derlenmiş, kaybolmaya yüz tutmuş masalları bir araya getirir. Bu masallar; bilgelik, dürüstlük, iyilik-kötülük mücadelesi g...
Masal: 7 Şah Mehmet ve Ceneviz Kalesi'nde İmana Davet Cengi
Döşeme (Giriş) Denizlerin en azgın, kayalıkların en çetin olduğu bir diyarda, surları fırtınalara meydan okuyan, kulesi gökyüzünü delen bir kale varmış: Ceneviz Kalesi. Bu kalenin hükümdarı, kalbi kadar surları da soğuk ve katı olan Kont Ferro (Demir Kont) imiş. Kont Ferro, denizleri haraca keser, adalet bilmez, sadece kaba güce taparmış. Adalet Güneşi Şah Mehmet ise, ne ordunun ne kılıcın, sadece kelamın gücüne inanırmış. Gün gelmiş, Şah Mehmet'in yolu, Kont Ferro'nun zulmüne son vermek için Ceneviz Kalesi'ne düşmüş. Cenge Davet Şah Mehmet, heybetli ordusunu kalenin uzağında bırakmış, yanına sadece elinde Kur'an-ı Kerim olan yaşlı bir alim ve kılıç yerine saz taşıyan bir âşık almış. Kalenin demir kapısına gelip, davul ve borazanlarla değil, gür ve tok bir sesle Kral Kont Ferro'yu makamına davet etmiş: "Ey Kont Ferro! Bil ki, bu dünya ne senin demir kılıçlarına ne de benim oklarıma kalır. Ben sana bir ölüm cengi için değil, bir İman Cengi için geldim. Gel, huzuruma çık, kelamın kuvvetini gör!" Kont Ferro, bu cürete öfkelenmiş ama gururuna yenilerek surların üzerine çıkmış: "Hangi güce dayanarak bana cenk ilan edersin? Benim kalemin bir taşı, senin bütün ordularından ağırdır!" Şah Mehmet, sözlerine başlamadan önce, elindeki Kur'an-ı Kerim'i açıp, Allah'ın birliğini anlatan ayetleri okumuş. Ardından Kont'a dönmüş: "Benim gücüm, yerleri ve gökleri yoktan var eden Allah'tandır. İnanmazsan, sana üç kerametle bu gücü göstereyim." Birinci Keramet: Taştan Akan Rahmet Kont Ferro, çevredeki en büyük, en çıplak kayayı işaret etmiş: "Şu kaya, kırk yıldır yağmur görmedi. Eğer dediğin güç hak ise, o kayadan hayat aksın!" Şah Mehmet, atından inmiş, kayanın yanına gitmiş. Kılıcını çekmek yerine, elini taşa koymuş, gözlerini semaya çevirmiş ve "Allah!" diyerek elini kayaya kuvvetle vurmuş: "Çıksın bal, aksın şifa!" Kayanın orta yerinden anında bal ve zeytinyağı karışımı, şifalı, tatlı bir sıvı coşkuyla akmaya başlamış. Kalenin çevresindeki kurak topraklar canlanmış. Kont Ferro ve askerleri bu mucize karşısında diz çökmüşler, balla şifalanan topraklara şaşkınlıkla bakmışlar. İkinci Keramet: Süzgeçle Taşınan Su Kont Ferro, ikinci kerameti görmek istemiş: "Peki, madem ki her şeye kadirdir. O zaman o balı bana, delik deşik olan şu balıkçı süzgeciyle (sepeticik) taşı!" Şah Mehmet, eline aldığı eski, yırtık süzgeci denizin tuzlu suyuna daldırmış. Hiçbir dua okumadan, sadece niyetinin safiyetiyle suyu alıp, Kont Ferro'nun ayaklarının dibine dökmüş. Süzgeçten tek bir damla su bile sızmamış. Şah Mehmet, Kont'a dönmüş: "Ey Kont! Kalbin imanla dolmazsa, zenginliğin su gibi akar gider. Ama niyetin halis olursa, bu süzgeç, sana okyanusları taşır." Üçüncü Keramet: Ateşin Teslimiyeti Kont Ferro'nun kalbi yumuşamaya başlamış, ama son bir kibirle bağırmış: "Bu kerametler şeytandan olabilir! Bana ölümden dönmeyi göster!" Kral, askerlerine en kuru çıraları ve odunları getirterek Şah Mehmet'in boynuna dolatmış. Sonra, ateş yakılmış ve alevler göğe yükselmiş. Şah Mehmet, "Lâ ilâhe illallah!" nidasıyla ateşin ortasına yürümüş. Çıralar tutuşur tutuşmaz, Şah Mehmet'in tenine değmeden sönmüş, boynundaki kuru otlar ise mis gibi kokan, yeşil bir defne dalına dönüşmüş. Şah Mehmet, ateşin tam ortasında, elinde o yeşil defne dalı, bir peygamber heybetiyle duruyormuş. Hidayet ve Barış Kral Kont Ferro, son keramet karşısında artık direnememiş. Gözlerindeki nefret sönmüş, kalbindeki demir erimiş. Tahtından inip diz çökmüş ve başındaki tacı yere atmış: "Şahım! Gördüm ki, kılıcın çelikten, kelamın ise nurdandır. Senin davet ettiğin din, gerçekten hak dinidir. Benim demir kalem ve çetin ordum, senin gönlünün teslimiyetine karşı mağlup oldu. Şehadet ederim ki, Allah'tan başka ilah yoktur!" Kont Ferro, o gün ismini değiştirmiş, zulme son vermiş ve ülkesini Şah Mehmet'in adaletine açmış. Ceneviz Kalesi, artık İslam'ın ve adaletin ışığıyla aydınlanmış. Şah Mehmet ise, tek bir kılıç bile çekmeden, bir kralı imana davet etme cengini kazanmış. Gökten üç elma düşmüş; biri hikmete, biri keramete, biri de Ceneviz Kalesi'nde huzur bulan gönüllere.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.