Kısa Öz Açıklama:
Bu eser, genellikle Anadolu'nun zengin sözlü geleneğinden derlenmiş, kaybolmaya yüz tutmuş masalları bir araya getirir. Bu masallar; bilgelik, dürüstlük, iyilik-kötülük mücadelesi g...
Masal: 12 Şah Mehmet’in İsmi Azam ile Cennet Yolculuğu
Dünya yurdunda, adı dillerden düşmeyen, keramet sahibi Şah Mehmet, artık fani dünyanın kirinden arınıp ebedi âlemlere yolculuk etme vaktinin geldiğini hissetti. Gönlü, sadece Allah’ın rızası ve Cennet’in Cemali için atıyordu. Bu kutlu yolculuğa çıkmadan önce, en büyük sırrı, bütün dertlerin ve engellerin kilidini açan anahtarı hazırladı: İsmi Azam. Şah Mehmet, inzivaya çekildiği ulu bir dağın zirvesinde, yedi gün yedi gece durmaksızın ibadet etti. Gözyaşları, taşa bile iz bıraktı. Yedinci günün sonunda, kalbi ilahi bir nur ile dolduğunda, dudaklarından o büyük sır döküldü: İsmi Azam’ı okudu. İsmi Azam’ın kudreti, evreni titretti. Şah Mehmet’in etrafında parlak bir ışık hâlesi oluştu. Bu nur içinde, yükselmeye başladı. İlk durağı, göklerin enginliğindeydi: Yedi Felek Çemberi. Her bir felek, kendine has bir bilgelik ve zorluk barındırıyordu. Şah Mehmet, felekten feleğe geçerken, şeytan ve onun ordusu her çemberde karşısına çıktı. Birinci felekte, şeytan, Şah Mehmet’e en sevdiği dünyalık zenginlikleri gösterip onu geri çevirmeye çalıştı. Lakin Şah Mehmet, tekrar İsmi Azam’ı okudu. Okunan her harf, bir şimşek gibi çaktı ve şeytanın kurduğu bütün dünya hevesleri bir duman gibi dağıldı. İkinci felekte, düşmanları onu geçmiş günahlarıyla korkutup umutsuzluğa düşürmek istedi. Şah Mehmet, titremeyen bir imanla yine İsmi Azam’ı zikretti. Kelimeler, gönlündeki bütün şüpheyi sildi ve onu Cennete layık bir saflığa ulaştırdı. Böylece, felekten feleğe yükselerek, şeytanın ve nefsinin kurduğu her engeli İsmi Azam’ın manevi gücüyle bozdu. Sonunda, önünde uçsuz bucaksız bir uçurum belirdi. Bu, dünyanın en zorlu geçidiydi: Sırat Köprüsü. Kıldan ince, kılıçtan keskin denilen bu köprüden, sadece Hakk’a tam teslim olanlar geçebilirdi. Şah Mehmet, ne tereddüt etti ne de korktu. Bütün benliğini İsmi Azam’ın nuruna teslim etti. Köprünün başına geldiğinde, sanki kanat takmışçasına, nurdan bir hızla Sırat Köprüsü’nün üzerinden uçtu, ardında en ufak bir tökezleme izi bile bırakmadı. Sırat’ı geçince, gözleri kamaştıran bir kapıdan girdi: İrem ve Tuba Cenneti. Girdiği yer, hayallerin ötesindeydi: Bağ ve Bahçeler: Her yer, mis kokulu reyhan güller ve ebedi yeşillikler içindeydi. Ağaçların dalları, en tatlı meyvelerle sarkıyordu. Irmaklar: Cennetin dört ırmağı akıyordu. Onlardan biri, dünyada içilenlere benzemeyen, sarhoş etmeyen, lezzeti tarifsiz şarap akan ırmaklardı. Diğerleri bal, süt ve ab-ı hayat sularıyla coşuyordu. Ab-ı Hayat Suları: Şah Mehmet, berraklığı yıldızlardan parlak olan, içene ebedi gençlik ve huzur veren Ab-ı Hayat sularından kana kana içti. Kızlar ve Gılmanlar: Etrafında, yüzleri parlayan, sanki yakut ve elmasla işlenmiş gibi nur yüzlü kızlar (Huriler) ve hizmetkârlar (Gılmanlar) pervane oldu. Onların güzelliği, dünyadaki hiçbir şeye benzemiyordu. Şah Mehmet, bu eşsiz Cennet’te huzur buldu. Ancak yolculuğu bitmemişti. Cennet’in kapısından içeri girdikten sonra, manevi rütbesinin gereği olarak yedi kat Cennet’i görmeye başladı. Her kat, bir öncekinden daha yüce, daha görkemliydi ve her birinde, İsmi Azam’ı zikretmenin ona kazandırdığı makam ve nimetler sergileniyordu. Şah Mehmet, bu yedi kat Cennetin zirvesinde, yalnızca peygamberlere ve en sadık kullara nasip olan en yüce makama ulaştı ve ruhu ebedi saadete kavuştu. Onun yolculuğu, İsmi Azam’ın kudretiyle bütün engelleri aşmanın ve en sonunda hakiki huzura erişmenin masalı oldu.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.