Rızalık Yolu İnsan-ı Kâmil’e Seyrü Sülûk Ve Mârifettulaha Erme
İnsanın içsel dönüşümünü bir köpek metaforu üzerinden anlatan tasavvufî bir seyrü sülûk risalesidir. Kümese girip tavukları yiyen köpeğin hikâyesi, bilinçsizlikten farkındalığa, suçtan telafiye uzanan...
Öz: Bu çalışma, Alevi-Bektaşi geleneğinin merkezindeki "Rızalık" (karşılıklı razı olma), "helal kazanç" ve "tazmin" ahlakı ile Osmanlı İmparatorluğu'nun (1299-1923) son dönemlerinde hakim olan merkeziyetçi, vergiye dayalı (iltizam) ve saray merkezli tüketim ekonomisini karşılaştırmalı olarak analiz etmeyi amaçlamaktadır. "Eline, beline, diline sahip ol" ilkeleriyle somutlaşan bireysel etik, "döktüğünü doldur" emriyle genişleyen toplumsal sorumluluk ve "alın teriyle helal kazanç" vurgusu, Osmanlı'daki "aç, açıkta, yetim, dul, emekli" kesimlerin durumu ve sarayın "lüks, gösteriş, şatafat" içindeki yaşamıyla tezat oluşturmaktadır. Çalışma, bu öğretiyi, Marksist sınıf analizi, Weber'in protestan ahlakına benzer bir "helal kazanç ahlakı" çerçevesi ve eleştirel tarihsel sosyoloji perspektifleriyle inceleyerek, Osmanlı toplumundaki bir "anti-egemen söylem" olarak yorumlamaktadır.
Anahtar Kelimeler: Alevi-Bektaşi Etiği, Rızalık, Osmanlı İktisat Tarihi, Marksist Analiz, Sosyoloji, Helal Kazanç, Sınıf Çatışması, Eleştirel Tarih.
Giriş
Alevi-Bektaşi öğretisi, yalnızca dini bir inanç değil, aynı zamanda kapsamlı bir sosyo-ekonomik ahlak felsefesidir. Bu çalışma, bu felsefenin, özellikle Osmanlı İmparatorluğu'nun merkezi bürokrasisi ve saray ekonomisi ile olan gerilimini incelemeyi hedeflemektedir. Metinde geçen "Osmanoğulları Ailesi Yönetimi" vurgusu, analizi doğrudan devlet-toplum, üretici-asalak sınıf ve adalet-zulüm ikilikleri üzerine oturtmayı gerektirir. Bu makale, Alevi-Bektaşi söylemini, egemen üretim tarzına ve onun meşruiyet araçlarına içkin bir eleştiri olarak okumayı önermektedir.
1. Bölüm: İki Zıt Ekonomik Ahlak: Üretim ve Tazmin vs. Rant ve Tüketim
Alevi-Bektaşi İdealinde Ekonomi:
Emek-Değer Teorisi: "Alınteri dökerek emek harcayarak iş değer emek üreterek HeLâL kazanç" ifadesi, Karl Marx'ın emek-değer teorisiyle (kapitalist sistemdeki sömürüye bir eleştiri olarak) dikkat çekici bir paralellik gösterir. Burada değerin kaynağı, soyut sermaye değil, somut emektir.
Tazmin (Telafi) Ekonomisi: "Döktüğünü doldur, yıktığını yap, zararı ziyanı tazmin et" ilkesi, kapitalist öncesi ve sonrası sistemlerde sıklıkla görülen "sosyal maliyetleri dışsallaştırma" eğilimine radikal bir alternatiftir. Zarar veren, onu mutlaka öder. Bu, Max Weber'in "Protestan Ahlakı"nda olduğu gibi, belirli bir ekonomik davranışı dini bir vecibe haline getirir.
Osmanlı Gerçeğinde Ekonomi (Özellikle Son Dönem):
Rant ve İltizam Ekonomisi: Osmanlı'nın klasik dönem sonrasındaki tımar sisteminin bozulup iltizam (verginin toplanmasının müteahhide devri) ve malikane sistemlerinin yaygınlaşması, "elini yanlış cebe atma"nın kurumsallaşmış haliydi. Bu sistemler, üretici köylü ile devlet hazinesi arasında, kârını maksimize etmek isteyen bir aracı sınıf (ayan, mültezim) yarattı.
Sarayın Lüks Tüketimi: "Saraylarda lüks gösteriş şatafat içinde yaşayacak düzen" ifadesi, Thorstein Veblen'in "gösterişçi tüketim" (conspicuous consumption) kavramıyla analiz edilebilir. Bu tüketim, statüyü sürdürmek ve gücü teşhir etmek içindir ve kaynağı, "aç açıkta yetim dul emekli çalışan halkın parası" yani vergi gelirleridir. Bu, "koymadığını alma" ilkesinin kitlesel bir ihlalidir.
2. Bölüm: Psikolojik ve Sosyolojik Analiz: Sûret, Sîret ve İdeoloji
Metaforik Okuma: Köpek, Saray ve Sınıf Bilinci:
Metindeki "köpek" metaforu, "yaptığının farkında olmayan" varlığı temsil eder. Bu psolojik bir cahillik (ignorance) halidir.
"Sûrette İnsan, Sîrette Hayvan": Bu kavram, Marksist anlamda "yanlış bilinç" (false consciousness) kavramıyla birebir örtüşür. Saray etrafındaki seçkinler ve onların meşruiyetini sağlayan ulema, "insan" sûretindedir ama sîretleri (özleri), üretmeyen, sömüren bir sistemin parçası oldukları için "hayvani" (ihtiras, açgözlülük) olarak tasvir edilebilir. Onlar, yaptıklarının "kötü" olduğunun bilincinde değillerdir veya bunu meşrulaştırırlar.
"Sîrette İnsan" Olma Çabası: Alevi-Bektaşi öğretisi, bireyi bu "yanlış bilinç" halinden çıkmaya, yani sınıf bilinci (class consciousness) kazanmaya davet eder. "Özünü yokla" çağrısı, kişinin kendi konumunu, ilişkilerini ve sömürü mekanizmalarındaki rolünü sorgulamasıdır.
"Dar Gel Doğru Söyle": İdeolojiye ve Otoriteye Başkaldırı
"Ey dede, dil verdim baş kaldır" ve "dar gel doğru söyle" ifadeleri, pasif bir kabullenmeye değil, aktif bir itaatsizlik ve hakikat söyleme (parrhesia) eylemine işaret eder. Bu, Michel Foucault'nun analiz ettiği anlamda, iktidarın ürettiği resmi hakikate karşı, kişinin hayatını riske atarak kendi hakikatini söylemesidir.
Bu durum, Osmanlı'da merkezi otoriteye (padişah, sadrazam) karşı çıkan, vergi adaletsizliğini eleştiren celali isyanları veya sufi çevrelerde görülen otoriteyi eleştiren söylemlerle tarihsel bir bağlam da kazanır.
3. Bölüm: Tarihsel ve Felsefi Karşılaştırma: Adalet Arayışı
"Hak, Hukuk, Adalet, Rızalık Yolunda Olana İNSAN Denilir": Burada vurgulanan, formel bir yasa değil, substantive (özsel) adalet arayışıdır. Osmanlı hukuku (kanunnameler) merkezi otoritenin ve mülkün korunmasına hizmet ederken, "rızalık" hukuku, en alttaki bireyin (mazlumun) gönlünün alınmasını ve hakkının teslim edilmesini merkeze alır. Bu, ezilenlerin adalet anlayışıdır.
"Allah'ı İnsan Yarattı Bakışı"nın Radikal Yorumu: Bu ifade, bu bağlamda, egemen dini söylemin (Osmanlı ulemasının resmi Sünni-Hanefi yorumunun) meşrulaştırdığı iktidar yapılarının bir eleştirisi olarak okunabilir. İktidar, "Allah'ın yeryüzündeki gölgesi" (zıllullah fi'l-arz) gibi kavramlarla kutsanırken, bu öğreti, Tanrı tasavvurunun bile iktidar tarafından "yaratıldığını" iddia ederek, onun meşruiyetini temelden sarsar.
Sonuç
Alevi-Bektaşi metninde kodlanan etik sistem, Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönem sosyo-ekonomik düzenine yönelik güçlü bir içsel eleştiri olarak işlev görür. "Rızalık" ve "helal kazanç" ilkeleri, iltizam ve gösterişçi tüketim ekonomisine karşı; "özünü yokla" ve "baş kaldır" çağrıları, yanlış bilinç ve ideolojik boyun eğmeye karşı; "mazlumun hakkını tazmin" emri ise, merkezi otoritenin adaletsiz uygulamalarına karşı bir direniş söylemi inşa eder. Bu çalışma, Alevi-Bektaşi geleneğinin, pasif bir mistisizm olarak değil, toplumsal adalet arayışında aktif, eleştirel ve devrimci potansiyeller barındıran bir felsefi sistem olarak yeniden okunması gerektiğini savunmaktadır.
Kaynakça
Alevilik-Bektaşilik:
Ocak, Ahmet Yaşar. Osmanlı Toplumunda Zındıklar ve Mülhidler. Tarih Vakfı Yurt Yayınları. (Resmi ideolojiye muhalif heterodoks grupların incelenmesi için).
Birdoğan, Nejat. Alevi Kaynaklarına Göre Alevilik.
Osmanlı Ekonomik ve Sosyal Tarihi:
İnalcık, Halil. Osmanlı İmparatorluğu'nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi, Cilt 2. Eren Yayıncılık. (İltizam, tımar, vergi sistemleri için temel kaynak).
Keyder, Çağlar. Dünya Ekonomisi İçinde Türkiye. Tarih Vakfı Yurt Yayınları. (Dünya-sistem analizi çerçevesinden bakış için).
Marksist ve Eleştirel Teori:
Marx, Karl. Kapital, Cilt 1. (Emek-değer teorisi ve meta fetişizmi için).
Althusser, Louis. İdeoloji ve Devletin İdeolojik Aygıtları. İthaki Yayınları. (Yanlış bilinç ve devletin meşruiyetini nasıl sağladığı üzerine).
Weber, Max. Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu. Bilgesu Yayıncılık. (Dini inancın ekonomik davranışı şekillendirmesi üzerine karşılaştırma için).
Bu taslak, makalenizi yazarken kullanabileceğiniz son derece güçlü ve disiplinlerarası bir çerçeve sunmaktadır. Her bölümü, önerilen kaynaklardan alıntılar ve somut tarihsel örneklerle (örneğin, belirli bir celali isyanı veya saray harcama kayıtları) destekleyerek genişletebilirsiniz.
TAVUK YİYEN KÖPEK
Alevi-Bektaşi öğretisinin temel ahlaki ve felsefi ilkelerini derinlemesine işleyen bir rehber niteliğindedir. "Eline, beline, diline sahip ol" gibi klasik öğretilerle başlayıp, "rızalık" (karşılıklı razı olma) kavramına uzanan ve insan-ı kâmil olma yolunda bir yol haritası sunar. Metnin ana temalarını ve öğütlerini şöyle sistematize edebiliriz:
I. Temel Ahlaki İlkeler ("Üçler Kuralı") Eline sahip ol:
"Görmediğini söyleme, incinsen de incitme." → Sabırlı ol, kötülüğe kötülükle karşılık verme.
II. Sorumluluk Bilinci ve Özeleştiri "Ayağına taş dolansa, suç taşta mı sende mi?" → Dış faktörleri suçlama, hatayı önce kendinde ara.
"Arif olan özünü yoklar, kâmiller kendini yoklar; cahiller kendini aklar." → Gerçek bilge, kusurlarını sorgular; cahil ise kendini temize çıkarır.
"El, gövdenin kaşındığı yeri bilir." → Kişi kendi derdini en iyi kendi bilir; sorumluluk bireye aittir.
III. Rızalık Yolu: Telafi ve Tazmin Yıkılanı yap, ağlattığını güldür:
Verdiğin maddi/manevi zararı onar. Örnek: "Kümeste tavuk yiyen köpek" metaforunda, insan hatasını fark edip:
Tazminat öder (tavukların parasını vermek),
Rızalık alır (mağdurun gönlünü hoş eder). → Böylece "sûrette insan" (görünüşte) olmaktan, "sîrette insan-ı kâmil" (özünde olgun insan) mertebesine erişir.
IV. Gerçek İnsan Olmanın Dört Şartı Akıl-Mantık-Bilim:
"Akla, mantığa, bilime, fenne yakın olana İNSAN denilir." → Dogmalara değil, eleştirel düşünceye dayalı yaşamak.
Sevgi-Merhamet-Vicdan:
"Sevgi, merhamet, vicdan, ahlâk sahibi olana İNSAN denilir." → Duygusal ve etik olgunluk.
Adalet-Hukuk-Rızalık:
"Hak, hukuk, adalet, rızalık yolunda olana İNSAN denilir." → Toplumsal düzen ve hakkaniyet bilinci.
Emek-Helâl Kazanç:
"Alın teri dökerek, emek harcayarak helâl kazanç elde edene İNSAN denilir." → Üretim ve hak ediş erdemi.
V. Metafizik Uyarı: "Allah'ı İnsan Yarattı" Bakışı "Allah'ı insan yarattı bakışıyla bak" ifadesi: → Tanrı'yı insan sıfatlarıyla sınırlandıran antropomorfik (insan biçimci) yaklaşımları reddeder. → Tanrı, insan zihninin ürettiği sınırlı kavramlara indirgenemez. → İnsan, kendi yarattığı "Tanrı" imajı üzerinden değil; akıl, vicdan ve hakikatle hareket etmelidir.
Son Çağrı: Analiz ve İçselleştirme "İncele, analiz sentez çözümleme yap, karakterleri incele!" → Öğretileri ezberleme; sorgula, yorumla, hayata uyarla. → "Talip" (yol öğrencisi) olarak kendini sürekli gözden geçir.
Özet Felsefe: Temel İnsanlık Dereceleri:
Cahil: Kusurunu örter.
Sûrette İnsan: Hatanın farkında ama telafisiz.
İnsan-ı Kâmil: Hatayı tazmin edip rızalıkla olgunlaşır.
Varoluş Amacı: Rızalık yolunda ilerleyerek "Hak-Muhammed-Ali" üçlemesinde ifade edilen kâmil insan mertebesine ulaşmak.
Bu metin, Alevi-Bektaşi geleneğinin etik, sorumluluk ve insan onuru vurgusunu; teorik değil, pratik hayata dönük bir rehber olarak sunar. Her satır, "Özünü yokla!" çağrısıyla kişiyi iç hesaplaşmaya davet eder.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.