Para, gübre gibi etrafa yayılmazsa işe yaramaz. baco
Riyazus Salihin
Riyazus Salihin adlı hadis kitabından derleme ve hadis...
37. Bölüm

5 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum
Bismillahirrahmanirrahim

Allah’a ibadet edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın.

Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya, elinizin altındakilere iyilik edin.

Şüphesiz, Allah kibirlenen ve övünen kimseleri sevmez...(Nisâ, 4/36)

Bir kadın, hapsederek ölümüne sebep olduğu bir kedi yüzünden azap gördü ve cehenneme girdi. Hapsettiğinde kediye bir şeyler yedirip içirmediği gibi, yeryüzündeki çeşitli (fare, böcek vb.) haşeratı yemesi için de onu salmamıştı.

Kureyşli bazı gençler ıskalayan her ok için kuşun sahibine bir şeyler veriyorlardı. Abdullah b. Ömer’i görünce dağıldılar. İbn Ömer, “Bunu yapan kim? Allah ona lânet etsin. Çünkü Resûlullah canlı hayvanı hedef yapana lânet etti.” demiştir.

Resûlullah (sav) , hayvanların bağlanıp (atış vb. yapılarak) öldürülmesini yasakladı,

Ebû Alî Süveyd b. Mukarrin (ra) şöyle anlatıyor Ben Mukarrinoğulları’ndan yedi kardeşin yedincisi idim. Bizim tek bir uşağımız vardı. En küçüğümüz onu tokatlamıştı. Bunun üzerine Resûlullah , onu azat etmemizi emretti.

Ebû Mes’ûd el-Bedrî’ o, şöyle demiştir: Bir gün uşağıma kamçı ile vuruyordum. Arkamdan, “Şunu iyi bil ey Ebû Mes’ûd!” diye bir ses işittim. Öfkemden bu sesin kime ait olduğunu anlayamadım. Bana yaklaşınca bir de baktım ki Resûlullah bana hitaben, “Ey Ebû Mes’ûd, iyi bil ki Allah sana karşı, senin bu uşağa karşı sahip olduğun güçten daha güçlüdür.” buyurdu. Ben de Öyleyse uşağıma bir daha (asla) vurmayacağım.” dedim.

Allah rızası için bu köle artık özgürdür!” dedim. Bunun üzerine Resûlullah :
“Eğer böyle yapmasaydın seni ateş yakardı veya cehennem
ateşi seni dağlardı.” buyurdu.

İşlemediği bir suçtan dolayı kölesini döven veya tokatlayan kimsenin kefâreti, onu azat etmesidir.
(
–Şahitlik ederim ki Resûlullah , “İnsanlara dünyada işkence edenlere, Allah azap eder.” buyurdu,

Resûlullah yüzü (ateşle) dağlanmış bir merkep görmüş ve bunu çok çirkin bulmuştu. Bunun üzerine Abdullah b. Abbâs (ra), “Vallahi (tanınması için) hayvanı damgalayacağım zaman, bunu yüzünden başka bir yere vuracağım.” demiş ve onun emri üzerine damga, merkebin uyluklarına vurulmuştu. Böylece hayvanların uyluklarına ilk damga vurduran İbn Abbâs olmuştu.

Bir gün, Hz. Peygamber’in yanından, yüzüne damga vurulmuş bir merkep geçmişti. Bunu görünce Bu hayvanı dağlayana Allah lânet etsin, buyurdu.
Resûlullah , yüze vurmayı ve (hayvanın) yüzü(nü) damgalamayı yasakladı, 

ateşle ancak Allah azap eder.

işlemiş oldukları suçun cezası olarak) onları ölüm cezasıyla cezalandırın (ama yakmayın).”

İbn Mes’ûd’dan (ra) naklolunduğu üzere o şöyle demiştir: Bir gün Resûlullah ile bir seferde idik. Efendimiz abdest bozmaya gitmişti. Bu sırada yanında iki yavrusu bulunan küçük bir kaya kuşu gördük. Biz o yavruları aldık. Kuşcağız yavruları için kanat çırpmaya başladığı bir sırada Resûlullah geldi ve “(Yavrularını almak suretiyle) bu kuşu tedirgin eden kim? Yavrularını ona geri verin!” diye dedi.


Resûlullah Bir defa da yakmış olduğumuz karınca yuvasını görmüştü ve “Onları kim yaktı?” diye sordu, “Biz yaktık.” deyince, “Ateşle yalnız ateşin sahibi olan Allah azap eder.” buyurdu.

Allah size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi emrediyor...(Nisâ, 4/58)

Eğer birbirinize güvenirseniz kendisine güvenilen kimse emanetini (borcunu) ödesin...(Bakara, 2/283)

Zenginin, borcunu geciktirmesi zulümdür. Biriniz (alacağının ödenmesi için) durumu iyi olan birine havale edildiğinde, ona başvursun.

Hibesinden vazgeçen, kusmuğuna geri dönen köpeğe benzer.

Verdiği sadakadan vazgeçen, yediğini kusup da, tekrar onu yiyen köpek gibidir.

Hibesinden dönen, kusmuğuna geri dönen gibidir.”

Ömer b. Hattâb’dan (ra) rivayet edildi o, Allah yolunda savaşanlardan birine bir at bağışlamıştım. Fakat o kimse (iyi bakamadığı için) hayvanı zayıflattı. Ben de, atı ondan satın almak istedim. Ucuza vereceğini de tahmin etmiştim. Meseleyi Peygamber’e sordum: “Sana bir dirheme bile verse, sakın o atı satın alma! Verdiğin sadakadan dönme! Zira verdiği sadakayı geri alan kimse, kusmuğunu tekrar yiyen gibidir.” buyurdu


Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, ancak ve ancak karınlarını doldurasıya ateş yemiş olurlar ve zaten onlar çılgın bir ateşe (cehenneme) gireceklerdir.
(Nisâ, 4/10)

Rüşdüne erişinceye kadar yetimin malına ancak en güzel şekilde yaklaşın...
(En’âm, 6/152)

Bir de sana yetimleri soruyorlar. De ki: “Onların durumlarını düzeltmek hayırlıdır. Eğer onlara karışıp (birlikte yaşar)sanız (sakıncası yok) Onlar da kardeşlerinizdir. Allah bozguncuyu yapıcı olandan ayırır...
(Bakara, 2/220)


Hz. Peygamber : –Helâk eden şu yedi günahtan sakının, buyurdu. Sahâbîler:
–Ey Allah’ın Resûlü, bunlar nelerdir, diye sordular. Peygamber : –Allah’a ortak koşmak, büyü yapmak, – hukuki gerekçeler dışında – Allah’ın öldürülmesini haram kıldığı bir kimseyi öldürmek, faiz yiyip tefecilik yapmak, yetim malı yemek, düşman ile savaş yapılırken kaçmak, evli ve hiçbir şeyden haberi olmayan namuslu mümin bir kadına zina iftirası atmaktır, buyurdu.

Faiz yiyenler (kabirlerinden), ancak şeytanın çarptığı kimsenin kalktığı gibi kalkarlar. Bu, onların, “Alışveriş de faiz gibidir” demelerinden dolayıdır.

Oysa Allah, alışverişi helâl, faizi haram kılmıştır. Bundan böyle kime Rabbinden bir öğüt gelir de (o öğüte uyarak) faizden vazgeçerse, artık önceden aldığı onun olur. Durumu da Allah’a kalmıştır.

(Allah, onu affeder.) Kim tekrar (faize) dönerse, işte onlar cehennemliklerdir. Orada ebedî kalacaklardır.

Allah, faiz malını yok eder, sadakaları ** ise artırır (bereketlendirir).

Allah, hiçbir günahkâr nankörü sevmez.
Şüphesiz iman edip salih ameller işleyen, namazı dosdoğru kılan ve zekâtı verenlerin mükâfatları Rableri katındadır.

Onlara korku yoktur. Onlar mahzun da olmayacaklardır. Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve faizden geriye kalanı bırakın.

Resûlullah , ribayı (faizi) alana da, verene de lânet etti.Tirmizi ve diğer muhaddisler “ribaya şahitlik edenlere ve yazana da” şeklindeki ziyade ile rivayet etmişlerdir.

Hâlbuki onlara, ancak dini Allah’a has kılarak, hakka yönelen kimseler olarak O’na kulluk etmeleri emredilmişti...
(Beyyine, 98/5)

(Ey iman edenler!) Malını insanlara gösteriş olsun diye harcayan kimse gibi, sadakalarınızı başa kakmak ve gönül kırmak suretiyle boşa çıkarmayın...
(Bakara, 2/264)

İnsanlara gösteriş yaparlar ve Allah’ı pek az anarlar.(Nisâ, 4/142)

Allah Teâlâ buyurdu ki: “Benim hiçbir ortağa ihtiyacım yoktur Amelinde başkasını bana ortak yapanı, ortağıyla başbaşa bırakırım.”

Kıyamet gününde ilk sorgulanacak kişi, şu şehittir. Huzura getirilir. Allah ona nimetlerini anar, o da o nimetleri hatırlar. Allah Teâlâ Bu nimetlere karşılık ne yaptın, der; o da Yâ Rab, şehit düşünceye kadar senin uğrunda savaştım, deyince: Hayır, yalan söylüyorsun, sen sana “cesur” desinler diye savaştın. Nitekim bu da söylendi, buyurur. Sonra, verilen emir üzerine yüzükoyun sürüklene sürüklene cehenneme atılır.

ilim öğrenip öğretmiş, Kur’an okumuş bir kimse getirilir. Allah ona da nimetlerini anar, o da o nimetleri hatırlar. Allah Teâlâ:
–Bu nimetlere karşılık ne yaptın, der. O da:
–Yâ Rabbi, ilim öğrendim ve öğrettim, Kur’an okudum, cevabını verince Cenâb-ı Hak: Hayır, yalan söylüyorsun. Sen ilmi, sana “âlim” desinler diye öğrendin. Kur’an’ı da sana “iyi okuyucu” desinler diye okudun. Nitekim bu da söylendi, buyrulur. Verilen emir üzerine o da yüzükoyun sürüklenerek ateşe atılır.

Daha sonra Allah’ın kendisine her türlü maldan bolca verdiği bir kimse huzura getirilir. Allah ona da nimetlerini anar, o da o nimetleri hatırlar. Allah Teâlâ: –Bunlara karşılık ne yaptın, der Yâ Rab, servetimi sırf senin uğrunda, senin istediğin yollarda harcadım, deyince Hayır, yalan söylüyorsun! Sen bunları sana “cömert” desinler diye yaptın; bu da söylendi, buyurur. Sonra emrolunur ve o da sürüklenerek ateşe atılır.

“Biz yöneticilerimizin yanına girdiğimizde, dışarıda söylediklerimizin tersini
söylüyoruz?” dediler. Abdullah b. Ömer (ra), “Biz bunu Resûlullah zamanında bir tür nifak (iki yüzlülük) sayardık.” buyurdu.

Kim, duyulsun diye iyilik yaparsa, Allah (onun bu niyetini herkese) duyurur. Kim, gösteriş için iyilik yaparsa, Allah da (onun bu riyakârlığını herkese) gösterir.

Yüce Allah’ın rızasını kazandıracak bir ilmi, sırf dünyalık elde etmek için tahsil eden kimse, kıyamet gününde cennetin kokusunu (dahi) alamaz.

Resûlullah’a Ey Allah’ın Resûlü), halkın hayırlı işler yapan bir kimseyi övmesi hakkında ne buyurursunuz, diye soruldu. Resûl-i Ekrem Bu, mümine erkence verilmiş bir müjde (gibi)dir, buyurdu.

Mümin erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar...(Nûr, 24/30)

.Şüphesiz kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur.(İsrâ, 17/36)

Allah, gözlerin hain bakışını ve kalplerin gizlediğini bilir.(Mü’min, 40/19)

Şüphesiz Rabbin, gözetlemededir.
(Fecr, 89/14)
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL