Sivas’ın Banaz köyünde doğan Hızır, sazının teliyle sadece âşık değil, aynı zamanda halkının vicdanı oldu. O’nun deyişleri, basit birer ezgi değil, Osmanlı’nın ağır vergilerine ve inanç baskısına karş...
Pir Sultan Abdal Romanı - 9. Bölüm Dört Kapıdan Geçiş: Zindandaki Direniş
I. Gönlün Mührü Sivas Zindanı, Pir Sultan için bir daralma değil, bir derinleşme alanı olmuştu. Hızır Paşa’nın emriyle uygulanan sorgular, fiziksel işkencelerden çok, psikolojik baskı ve manevi yıpratma üzerine kuruluydu. Gardiyanlar ve sorgucular, sürekli olarak O’na ailesini, çocuklarını hatırlatıyor, “Bir kelime et, özgür kal,” diye fısıldıyorlardı. Pir Sultan, o anlarda sadece inancına, yani Alevi-Bektaşi felsefesinin Dört Kapı Kırk Makam öğretisine sığınıyordu. O, şeriat, tarikat, marifet ve hakikat kapılarından geçerek ruhunu arındırmış, en son kapı olan hakikate ulaşmıştı. Bu yolda geri dönmek, kendi varlığını inkâr etmek demekti. O’nun hücredeki duruşu, gardiyanları bile şaşırtıyordu. Yüzünde ne korku ne de nefret vardı; sadece çelik gibi bir sükûnet ve inanç parlıyordu. Vücuduna vurulan her kırbaç darbesi, O’nun zihninde yeni bir deyişin doğmasına neden oluyordu. “Benim yârim bu meydanda, / Gönlümün sırrını bilmez mi? / Canım kurban, yolum belli, / Pir Sultan’a zindan yetmez mi?” Pir Sultan, daracık hücresini bir ‘meydan-ı meydan’a, yani bir tasavvufi buluşma alanına çevirmişti. O, zindanda da halkının Pir’i olmaya devam ediyordu. II. Gizli Bağlantılar ve Vasiyetler Hızır Paşa’nın sıkı emrine rağmen, zindanın taş duvarları arasında bile Pir Sultan’ın yoldaşlarıyla bağlantı kurduğu gizli yollar vardı. Pir Sultan'ın en sadık talipleri, zindana yiyecek ve temiz giysi getiren dilenciler kılığında ya da gardiyanlara rüşvet vererek haberleşmeyi başarıyorlardı. Bu gizli temaslar sayesinde Pir Sultan, en son ve en acı deyişlerini dışarıya ulaştırıyordu. Bu deyişler, O’nun hem sanatsal hem de politik vasiyetleriydi. Bunlar, ailesine vedası, Şah’a son çağrısı ve halkına direniş yeminiydi. Özellikle kızı Kızıl Deli’ye gönderdiği mesajlar, romanın duygusal yükünü taşıyordu: "Kızım Kızıl Deli, canım emanetim / Ben bu yoldan dönmem, sen sürek devam et. / Sazım kırılsın, sözüm kalmasın, / Ama bu dava, benden sonra bitmesin!" Bu vasiyet deyişleri, dışarıdaki halk arasında elden ele, dilden dile dolaşıyor, insanların direncini artırıyor ve Pir Sultan’ın yakında şehit olacağına dair buruk bir kabullenişi beraberinde getiriyordu. Artık halk, O'nun ölümünü değil, ölümünün getireceği ebedi mirası konuşuyordu. III. Hızır Paşa'nın Şüpheleri Hızır Paşa, günlerdir süren sorgulardan hiçbir sonuç alamayınca, derin bir öfkeye kapıldı. Pir Sultan’ın bu manevi direnci, Paşa’nın kendi gücünü ve yetkinliğini sorgulamasına neden oluyordu. Paşa, bir gece yarısı gizlice zindana inerek, Pir Sultan’ın hücresine yaklaştı. Hücreden gelen kısık sesli, ancak güçlü bir nefes sesi duyuyordu. Pir Sultan, o soğuk taşlar üzerinde, sazı olmadan, sadece kalbinin teliyle bir deyiş söylüyordu. Bu manzarayı gören Paşa, bir anlığına çocukluğuna geri döndü. O ateşli, inançlı Hızır’ı hatırladı. Bir an için merhamet göstermeyi düşündü. Ancak hemen ardından aklına padişahın fermanı ve kendi yüksek makamı geldi. Geri adım atmak, her şeyini kaybetmek demekti. Paşa, gardiyanlara dönerek son talimatı verdi: “Artık sorguya gerek yok. Bu adam, kendi inancına bağlı bir deli. Onun direnci, ancak darağacında son bulur. Yarın, Sivas meydanında infaz için hazırlıklar başlasın.” Zindanın soğuk nefesi, artık ölümün kesinleşmiş fermanını taşıyordu. Pir Sultan, Hakikat Kapısı'ndan geçmek üzereydi.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.