Sivas’ın Banaz köyünde doğan Hızır, sazının teliyle sadece âşık değil, aynı zamanda halkının vicdanı oldu. O’nun deyişleri, basit birer ezgi değil, Osmanlı’nın ağır vergilerine ve inanç baskısına karş...
Pir Sultan Abdal Romanı - 12. Bölüm Sonsuz Nefes: Miras ve Ebediyet
I. Sönmeyen Ocak ve Yanan Tel Pir Sultan Abdal’ın dar ağacında sırra karışmasının üzerinden aylar, hatta mevsimler geçmişti. Hızır Paşa, ne kadar uğraşsa da, ne Pir Sultan'ın bir izini bulabilmiş ne de halkın inancını kırabilmişti. Ozanın bedeni yoktu, ama ruhu Sivas'ın dağlarında, Banaz'ın vadilerinde bir yankı gibi dolaşıyordu. Hızır Paşa, bu hezimetin acısıyla daha da sertleşti; baskıyı artırdı, Cem’leri yasakladı. Ama unuttuğu bir şey vardı: Pir Sultan'ın mirası, duvarlarla, yasaklarla çevrelenebilecek bir şey değildi. O, artık yoldaşı Hatice'nin gözlerinde, torunlarının dualarında ve en önemlisi, kızı Kızıl Deli’nin sazında yaşıyordu. Kızıl Deli, babasının yarım kalan davasının ve deyişlerinin en güçlü taşıyıcısı oldu. Babasının sır oluşundan aldığı ilhamla, korkusuzca deyişleri ezberledi, saz çalmayı öğrendi. O, artık sadece Kızıl Deli değil, babasının ruhunu taşıyan Kadın Ozan'dı. Her Cem’de, gizlice toplanan yoldaşlara, Pir Sultan’ın son nefesini, dar ağacında sır olduğu anı anlatan deyişleri okuyordu. Sesi, babasınınki kadar gür ve dokunaklıydı. Pir Sultan’ın ateşi sönmemiş, Kızıl Deli'nin elinde yeni bir ocağa dönüşmüştü. II. Paşa’nın Gölgesi ve Kaderin Cilvesi Hızır Paşa, makamında kalarak dışarıdan güçlü görünmeye devam etti, ancak içeride tükeniyordu. Halkın gözündeki korkunun yerini, alaycı bir kararlılık almıştı. Paşa’nın adı, tarihe sadece başarılı bir bürokrat olarak değil, "Pir Sultan’ı asamadı, zulmetti" diyen bir zalim olarak geçecekti. Bir gece, Banaz’ın yakınlarından geçerken, Paşa atını durdurdu. Uzaktan, zayıf bir ışık süzülen bir köy evinden gelen aşık sesi duydu. Ses, genç, kadınsı ve yakıcıydı. Kızıl Deli’nin sesiydi. Ozan, babasının meşhur deyişini okuyordu: "Şah’a giden yola canım kurban, / Hızır’ın yaktığı ateşe gül oldu gülüm." Hızır Paşa, bu deyişi duyduğunda, yüzü kaskatı kesildi. O, Pir Sultan’ı fiziken yok etmek istemişti, ama başaramamıştı. Şimdi ise O’nun ruhu, genç bir kadının sesiyle, en yakınında dahi O’nunla alay ediyordu. Paşa, kılıcını çekti, ancak atını sürmekten başka bir şey yapamadı. O, yeryüzünün gücünü elinde tutuyordu, ama Pir Sultan Abdal, gönüllerin ebedi sultanıydı. III. Ebedi Nefes Yıllar geçti. Hızır Paşa, başka görevlere atandı, tarihin tozlu sayfalarında kayboldu. Ancak Pir Sultan Abdal, unutulmadı. Onun deyişleri, sadece Anadolu’nun dağlarında değil, yoksulluk, adaletsizlik ve zulüm nerede varsa orada okundu. O, her kış zorlanan köylünün sığınağı, her darağacında direnenin yoldaşı oldu. Pir Sultan’ın sır oluşu, O’nun inancının, ölümden güçlü olduğunun sembolü haline geldi. O, bir mezar taşında yatmak yerine, sazın her telinde, âşığın her nefesinde, mazlumun her feryadında yaşamaya devam etti. Roman, Pir Sultan’ın Banaz’daki ocağının küllerinin, her yeni baharda tekrar yeşeren otlara karıştığı bir manzara ile sona erer. Pir Sultan Abdal adının, yüzyıllar sonra bile bir direniş yemini olarak anılması, O’nun sır olmasının en büyük mucizesiydi. Ozanın bedeni kaybolmuştu, ama geriye bıraktığı sonsuz nefes, Anadolu'nun ruhunda ebediyete kavuşmuştu.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.