Para, gübre gibi etrafa yayılmazsa işe yaramaz. baco
PİR SULTAN ABDAL Roman Hüseyin TURHAL
Sivas’ın Banaz köyünde doğan Hızır, sazının teliyle sadece âşık değil, aynı zamanda halkının vicdanı oldu. O’nun deyişleri, basit birer ezgi değil, Osmanlı’nın ağır vergilerine ve inanç baskısına karş...
13. Bölüm

Pir Sultan Abdal Romanı - 10. Bölüm Dar Ağacının Gölgesi: Pişmanlık Teklifi

10 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum
Pir Sultan Abdal Romanı - 10. Bölüm
Dar Ağacının Gölgesi: Pişmanlık Teklifi

I. Dar Ağacının Gölgesi
Güneş, Sivas Meydanı’nın doğu ufkundan yükselirken, meydan hınca hınç doluydu. Kimi korkudan, kimi meraktan, kimi ise sevdiği ulu kişiye son kez bakmak için gelmişti. Meydanın ortasına dikilen taze darağacı, o sabahın en soğuk ve en çirkin detayıydı.
Pir Sultan Abdal, ağır adımlarla, iki yeniçerinin arasında meydana getirildi. Zindanın izleri yüzünde ve bedeninde belliydi, ancak gözleri huzurluydu. Başı dikti; bir isyancı değil, bir peygamber sabrıyla yürüyordu.
Hızır Paşa, süslü makamının penceresinden değil, doğrudan meydanın kenarına kurulan tahtından izliyordu infaz hazırlıklarını. Yüzü asık, bakışları karmaşıktı. Bu, O’nun zaferi olmalıydı, ama kalbi fırtınalı bir denizdeydi.
Cellat ipi hazırlarken, Hızır Paşa elini kaldırdı ve infazı durdurdu. Paşa, Pir Sultan’a doğru bir adım attı. Bu, O’nun, iki isimdaşın, iki ayrı yolun son yüzleşmesiydi.
II. Son Teklif: Çoluk Çocuk Bahanesi
Hızır Paşa, sesini tüm meydana duyuracak kadar yükselterek konuştu:
“Ey Pir Sultan! Ben, devleti temsil eden Sivas Beylerbeyi olarak sana son bir fırsat sunuyorum. Senin davan, devlete karşı gelmekten ibarettir. Hata yaptığını itiraf et. Biliyorum, sen iyi bir şairsin. Şah’tan, Safevi fitnesinden vazgeçtiğini söyle, deyişlerini sadece din ve devlet yolunda kullanmaya yemin et. Söz veriyorum; seni hemen serbest bırakır, sana bir görev ve rahat bir yaşam veririm.”
Pir Sultan, dar ağacının gölgesinde duruyordu. Etrafındaki sessizlik o kadar yoğundu ki, herkes kendi nefes alışını duyuyordu. Bu teklif, sadece O’nun inancının değil, O’nu sevenlerin de son ve en ağır sınavıydı. Eğer dönerse, halkın gönlünde ölecekti.
Paşa, Pir Sultan’ın sessizliğini görünce, en hassas noktasına vurdu:
“Dönmesen bile, çocuklarını düşün! Karını, kızın Kızıl Deli’yi düşün! Onlar sensiz ne yapar? Onların hayatı, senin tek bir sözüne bağlı. Dön o yoldan, çocukların için dön!”
III. Dar Ağacında Okunan Yemin
Pir Sultan Abdal, gözlerini Hızır Paşa’dan ayırmadı. Paşa’nın çaresiz teklifinde, bir zamanlar tanıdığı o dostunun son titremesini görüyordu. Ancak O’nun görevi, kendisinden çok daha büyüktü; O, binlerce yıldır süren bir inancın ve adalet arayışının sözcüsüydü.
Pir Sultan’ın sesi, dar ağacının altında, bir nefes gibi başladı ama hızla coşku dolu, kararlı bir çığlığa dönüştü:
“Kör olası Hızır Paşa, akıbetin zor olsun! / Ne senin gücün, ne senin altınların, ne de benim canım bu davadan büyüktür!”
Pir Sultan, o an, efsaneleşecek olan meşhur yemin deyişini okudu. Bu deyiş, O’nun hem veda hem de manifestosuydu:
“Dostun bağına bir fidan diktim, / Ne olur sana dönen, ne yoldaşın olsun. / Eğer döner isem, dilim lal olsun, / Dönmek yok bu yoldan, Ali şahidimdir!”
Bu kesin ve asil ret, Hızır Paşa’nın son umudunu da kırdı. Paşa, öfke ve hayal kırıklığıyla ayağa kalktı. Artık geri dönüş yoktu. Hızır Paşa, eli titreyerek cellatlara, o acı veren, son emri verdi:
“Emrimdir! İnfazı derhal gerçekleştirin!”
Cellatlar öne yürüdü. Pir Sultan Abdal, dar ağacına doğru son bir adım attı. Yüzünde, bir dervişin hakikate kavuşma huzuru vardı. O, ölüme değil, Ebediyete gidiyordu.
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL