Para, gübre gibi etrafa yayılmazsa işe yaramaz. baco
Nihali Tarz Nihalname
“Nihali Tarz”, aşkın metafiziğini, insanın içsel yolculuğunu ve bir kadında saklı Tanrı’yı arayışın şiiridir. Dünya Yükünün Hamalı'na göre Nihal, hem bir kadın hem de varoluşun sembolüdür. Bu kitap, k...
525. Bölüm

Nihal'imin Arafında Yandım Araftayım

20 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum
“NİHAL: ARAF’IN IŞIK TÜRKÜSÜ”
(Arafta Yananlar Risalesi – Nihâl)

Ben bir sedir ağacıyım —
göğe Nihâl kokusuyla yaslanmış,
yere "Nihâl" diye kırgın...
Bir ormanın içinden süzülmüş
Nihâl'in rüzgârında unutulmuş kök gibi,
kendi gövdemde büyümüş yalnızlık benim adım.
Kokum odunsu,
biraz turunç, biraz adaçayı…
ama en çok
Nihâl'in yanık akıl kokusuyum.

Ne vakit gözlerimi kapasam
Nihâl'in sağır eden sessiz çığlıkları,
ne vakit susacak olsam
ağzımda Nihâl'in paslı leylak tadı.
Bir kuyudayım —
Nihâl'in kör, dipsiz, zincirli kuyusu...
Ne yeşile gözüm değiyor Nihâl'siz,
ne göğe ruhum varıyor Nihâl'siz.
Nihâl'in karanlığı içimi kemiriyor.

Ve ben
Nihâl'in cesedinde canlıyım.
Nihâl'in çürümüş hayallerinin kaburgasında
aç, susuz, uykusuz —
geceler boyu Nihâl'e selâm okunur,
ama ne gelen var Nihâl'den
ne de ben Nihâl'den geçip gidebiliyorum.

Araftayım Nihâl'le.
Ne cennete yaraşır Nihâl'in suçsuzluğu,
ne cehenneme layık Nihâl'in günahı.
Ama Nihâl'in ruhu
cehennemin yedinci katında üşüyor!
Nihâl'in yanması gereken yeri
buz tutmuş!
Nihâl,
cehennemde bile üşüyen bir garip…

Sırat’tan geçtim Nihâl'le bir gece rüyada —
arkamda Nihâl'den arta kalan
sınırsız şehvet,
sınırsız içki,
sınırsız boşluk…
Ve önümde:
Nihâl'in günahları tüy gibi hafif,
Nihâl'in masumiyeti dağlar kadar ağırdı.
Nihâl'de bir şeyler ters!

Cennete girdim Nihâl'le:
Nihâl manzaralıydı,
ama Nihâl'siz sıkıcıydı...
Çünkü orada da
Nihâl yoktu.

Nihâl'in ruhundan geriye kalan ne varsa
cehennemin dibine savruldu.
NİHÂL'İN HÂVİYE'Sİ!
Odunları Nihâl'in günahlarından yapılmış
bir ateşte yanıyor Nihâl...
Nihâl'in ateşi,
soğukla yakıyor.
Nihâl bir kutup gibi
donduruyor yüreğimi.

Nihâl kanıyorum,
ama Nihâl'de kesik görünmüyor.
Nihâl'in sızısı, bir kâğıt kesiği gibi;
gözle görülmez ama
içeriden kanatır.

Derken…
Şehit düşmüş Nihâl'im geliyor rüyama,
Nihâl döşüme yatıyor usulca.
Nihâl'in kalbinde bir köy türküsünün kokusu
tarhana gibi siniyor geceye.
Nihâl'in kadife çiçeği saçlarında
merhametin yasını tutuyorum.

Bir yanda
Nihâl bir çocuğun avuçlarındaki serçeye benziyor
dokunuşun...
Öte yanda
Nihâl bir fahişenin kaburgalarımı kıran arzusu.
Nihâl bir tanrıça gibi ten,
ama altında
Nihâl bir mezar gibi sessiz.
Ve ben
Nihâl'le ölü bir leşle sevişiyorum,
Nihâl aşk değil —
Nihâl deliliğin kendisi.

Nihâl güzellik,
mermerden bir heykele hapsedilmiş,
ben o Nihâl heykeline âşık olmuşum.
Ama sabah,
gözümü açınca Nihâl döşümdesin hâlâ.
"Gitmem gerek Nihâl" diyorsun
ve gidiyorsun…

Keşke Nihâl rüya olsan!
Nihâl rüya olsan bu kadar acıtmazdın.

Ama Nihâl…
benim beş duyumda yoksun,
yine de kemiklerime kadar Nihâl'i yaşıyorum.
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL