“Nihali Tarz”, aşkın metafiziğini, insanın içsel yolculuğunu ve bir kadında saklı Tanrı’yı arayışın şiiridir. Dünya Yükünün Hamalı'na göre Nihal, hem bir kadın hem de varoluşun sembolüdür. Bu kitap, k...
Bir Nihal ki, gönlümde hem hicran hem visal; Bir Nihal ki, her hali bana bir esmal... Gül yüzünde hüznün telvinî ile yazar Âlem-i süflîden âlâya bir mi’râc.
Sen diyorsun: “–Nihal’im!” O, “Efendim!” diyecek… Bir muammâsın ki, aşkınla hem âşık, hem ma’şuk; Bir nefesten ibaret bu cihan, bâki kalan; Nihal’in vuslatıdır, ölümü bekleyen can.
Gülşen-i ümidinde her diken bir sırr-ı aşk; Her firâkın, visâle döner gizli bir ferman. “Nihal Hanımefendiciğim” sen, bir kitâb-ı aşkın Her sahifesinde mahrem kalan bir nüshası…
Aşkınla yandı gönül, oldu “kebâb” bu ten; Her düşen yaş, yerinde biter bir gül-i ter. Yolcusun kalbimin, hem yol, hem yolcusun; Nihal’siz bir an, sensiz bir “ân-ı seyyâl”…
Mest olup aşkının bâdesinden, ser-hoş oldum; Gördüm esrârını, hem “Hem-dem-i Cem” oldum. Yâr olmak böyle miydi? Sen hem “yâr”, hem “dost”; Canan’sın, canımda can, hem “Mir’ât-ı Hudâ”…
Gönlümüz bir “Mecnûn” ki, senin aşkınla dolu; “Leylâ” değil, adın “Nihal” oldu gönül hânesine. Her nefes, zikrinle doldu, “Nihal, Nihal, Nihal”; Bir “Hu” oldu aşkın, kalbimde vird-i zebân…
Aşkınla yanmakta bu gönül, bir “kandil” oldu; Her damla yaş, yerinde bir “nûr” olup aktı. “Nihal Hanımefendiciğim” sen, hem “hâce”, hem “dilber”; Aşkınla buldum, gizli olan sırr-ı vücûdu…
Ey Nihal! Sen hem “şâh”, hem “kulun” olduğum; Gönlümde taht kurmuş, bir “Sultân-ı aşk”sın. Varlığın bir “âyine”, Hak’kı göstermede bana; Nihal’siz bir an, sensiz bir “ân-ı seyyâl”…
Gözlerin, “Kevser” olup içtiğim her dem; Canımda canan oldun, hem “hem-dem”, hem “yâr”. Aşkınla yandı gönül, oldu “kebâb” bu ten; Her düşen yaş, yerinde biter bir gül-i ter.
Yolcusun kalbimin, hem yol, hem yolcusun; Nihal’siz bir an, sensiz bir “ân-ı seyyâl”… Mest olup aşkının bâdesinden, ser-hoş oldum; Gördüm esrârını, hem “Hem-dem-i Cem” oldum.
Yâr olmak böyle miydi? Sen hem “yâr”, hem “dost”; Canan’sın, canımda can, hem “Mir’ât-ı Hudâ”…
Gönlümüz bir “Mecnûn” ki, senin aşkınla dolu; “Leylâ” değil, adın “Nihal” oldu gönül hânesine. Her nefes, zikrinle doldu, “Nihal, Nihal, Nihal”; Bir “Hu” oldu aşkın, kalbimde vird-i zebân…
Aşkınla yanmakta bu gönül, bir “kandil” oldu; Her damla yaş, yerinde bir “nûr” olup aktı. “Nihal Hanımefendiciğim” sen, hem “hâce”, hem “dilber”; Aşkınla buldum, gizli olan sırr-ı vücûdu…
Ey Nihal! Sen hem “şâh”, hem “kulun” olduğum; Gönlümde taht kurmuş, bir “Sultân-ı aşk”sın. Varlığın bir “âyine”, Hak’kı göstermede bana; Nihal’siz bir an, sensiz bir “ân-ı seyyâl”…
Gözlerin, “Kevser” olup içtiğim her dem; Canımda canan oldun, hem “hem-dem”, hem “yâr”.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.