Ödünç alınan son kuruşla ödenen ilk kuruş arasında tabii muazzam bir fark vardır. goethe
Kalbe Düşen İkindi
Kalbe Düşen İkindi – Manevî Deneme / Tasavvuf Sohbetleri / Aşk Dünya, kimi zaman sevdiklerimizle, kimi zaman korktuklarımızla sınandığımız bir imtihan yeridir. Bu eser; kıssalar, menkıbeler ve sohb...
65. Bölüm

Edebin Ve Aşkın Mektubu

52 Okuyucu
2 Beğeni
0 Yorum
Ertesi sabah Mehlika, medreseye gitmek için telaşla hazırlık yapıyordu. Kitaplarını toparlarken eline katlanmış bir kâğıt ilişti. Önce ne olduğunu anlayamadı, sonra hatırladı..
"Ah… Dün unuttum…" diye içinden geçirdi.

Mehlika, bir gün önce kendi elleriyle yazdığı mektubu, telaş içinde yanına almış ama vermeyi unutmuştu..
Kahvaltısını yaptıktan ve annesine de bir öpücük kondurduktan sonra çantasını koluna taktı.
Kapıdan çıkmadan kendisine miyavlayan kedisine göz kırpıp başını okşadı, sırrıma ortaksın dercesine..
Dün gecenin mutluluğuyla sanki etekleri dans ediyordu sokaklarda..Utanmasa dün dinlediği şarkıları bağıra bağıra söyleyerek yürüyecekti..Sadece mırıldanıyor ve kendi kendine gülümseyerek yola devam ediyordu..
Tam o sırada yolun ilerisinde Mehmet belirdi. Güneş sabah serinliğinin arasından süzülürken, o ağır adımlarla Mehlika’nın önüne çıktı.

Gözlerinde hafif bir gülümseme vardı. Sesini alçaltarak, mahcup ama kararlı bir edayla söyledi:
"Hayırlı sabahlar hanımefendi,sabah sabah sizi rahatsız ediyorum kusuruma bakmayın lâkin sizde bir emanetim kalmış"dedi tatlı bir tebessümle..
"Emanet mi ?" dedi Mehlika hızla dün geceyi anımsamaya çalışarak.Ama hatırlayamadı emaneti.

"Dün… Mektubu vermeyi unuttunuz, hanımefendi." dedi gülümseyerek..

Mehlika'nın yüzü kızardı, gözlerini yere indirdi.

O an, suskunluk bile bir itiraf gibiydi.
Evet der gibi bi bakış attı önce sonra yere düşecekmiş gibi hafif titreyen elleriyle çantasını açtı. Mektup, defterlerin arasından nazlı bir çiçek gibi göründü. Kâğıdın köşesi sanki dün gece boyu onunla dertleşmiş, sabahı beklemişti.

Mehmet'in gözleri, mektuba değil, onun mahcup hâline kilitlendi. Dudaklarının kenarında belli belirsiz bir tebessüm vardı.

Mehlika kâğıdı usulca uzattı.
"Unutmuştum…" dedi, sesi rüzgâr kadar hafifti.

Mehmet mektubu aldıktan sonra başını hafifçe eğdi, gözlerinde tatlı bir parıltı belirdi. Dudaklarından şu sözler döküldü:

"İyi ki unutmuşsun… Bak, bugünde seni görmek için bir bahanem oldu."

Mehlika, yüzüne yayılan utangaç tebessümü saklamak ister gibi başını eğdi. Kalbi hızla çarpıyordu; ama içinde gizli bir sevinç vardı.


Tam ayrılacaklardı ki,Mehmet elini cebine attı. Bir süre kararsız kaldı, sonra derin bir nefesle katlanmış bir kâğıdı çıkardı.

"Bu da benden size hanımefendi… Dün geceden beri yanımda taşıyorum. Vermeye cesaret edememiştim."

Mehlika şaşkınlıkla mektubu aldı, parmakları titriyordu. Göz göze geldiler. İkisinin elleri kâğıtların arasında buluşup ayrıldı.

Mehlika medreseye gittiğinde gönlü ve aklı satırlarda, gecenin fısıltılarında ve Mehmet’in mektubunda idi. Dersin sözleri kulağına gelmekle beraber, yüreği o satırların arasında gezinmekteydi; hocanın soruları ise beynine düşmeyip boş bir yankı gibi kayıp gidiyordu.

Kalbi telaşla çarpıyor, dizlerinin üstündeki defterin sayfaları arasında gözleri dalıp gidiyordu. Hocanın sorduğu suâle karşılık veremeyen Mehlika'nın gönlü sıkıntı ile titredi; bakışları dağıldı, ruhu dalgalar arasında savruldu.Morali bozulmuş,hüzünle dersin sonunu bekliyordu. Fakat çantasından mektubu çıkardığı an, o tatlı kağıt parçası gözlerine ilişti; parmaklarıyla hafifçe tuttu, kokusunu içledi, satırlardaki sevgiyi hissetti.

Mektup, Mehlika’nın yüreğine bir serinlik ve bir teselli getirdi; dersin sıkıcı sesi bile artık gözüne ağır gelmiyordu. Hüzün, yerini umut ve neşeli bir coşkuya bırakmıştı; yüreği artık mektup ile birlikte dans ediyordu.Aklı sürekli Mehmet'in yazdığı satırlardaydı..Ne yazılı acaba o satırlarda diye sürekli hayallere dalıyordu..
"Acaba hangi hisleri nakşetmiş satırlarına?
Kalbimi anlayacak mıdır kelimeleriyle?
Her harfi bana bir sır fısıldıyor mu?" diye iç sesiyle beraber dersin ara vermesini heyecanla bekliyordu..Sonunda zil sesiyle birlikte kendini medresenin avlusunun en kuytu köşesine attı..Önce etrafı kolaçan etti sonra elleri titreyerek mektubu açtı.
Nefesini derinden alıp okumaya başladı.Hem okuyor hem de gözlerinden yaşlar süzülüyordu Mehlika'nın..


Azîz ve edepli gönlümün nazargâhı Mehlika'ya,
Her şeyin en zarifi, zamanla olgunlaşanıdır;
Ve ben bu satırları, tıpkı bir gülün solgun yaprağında bulduğum huzur gibi,
edeple ve derunî bir muhabbetle sana sunuyorum.
Her bakışında bir dünya gizlidir, her tebessümünde bin hâl vardır;
Ve ben, yalnızca seninle paylaştığım bu vakitte, gönlümün en derunî sükûnetini bulurum.

Her satır, her kelime, sana duyduğum muhabbetin birer izdüşümüdür;
Ve bil ki, bu hisler bir anlık heves değil, yıllara sirayet edecek bir hikâyenin müjdecisidir.

Senin gözlerinde gördüğüm zarafet,
Kalbimde yankılanan en saf melodidir.
Ve ben, her an, her nefeste
Seni yalnızca gözlerle değil, gönülle seyretmeye muktedirim.

Seninle geçirdiğim her an, bir ömre bedel oldu;
Göz göze geldiğimiz her an, kalbimde en değerli hazineye dönüştü.
Her bakışında, zarafetin ve içtenliğin tecelli ediyor.


Ey cânân, gönlümün tahtı sensin;
Gamın da, sevinçlerin de bana eşdeğer bir hazine.
Her hicrân, her firkat, bana vuslatın lezzetini tattırır;
Ve her âhımda, adın gönlümde nakşedilmiş bir dua olur.

Vuslatına tâlip değilim; çünkü her dem sen bendesin, ben de sendeyim
Fakat bil ki, her satırda, her kelimede,
Sana duyduğum aşkın mukaddesliğini fısıldarım.
Sen ol ki, gönlümün en derunî seyrinde eşsiz yol arkadaşım olasın.

Aşk ile,
Mehmet

Mehlika, mektubu bağrına bastı; gözlerinden süzülen damlalar, satırlarda yazılı her kelimenin ruhuna işlediğini fısıldıyordu:
"Ey nazargâh-ı ruhum, her harfinle kalbime düşen nur, içimdeki hüzünü bir bahara çevirdi…"


Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL