Para, gübre gibi etrafa yayılmazsa işe yaramaz. baco
Hüseyin Hoca ve Yedi Boyutlu Zırh (Roman) Hüseyin TURHAL
Başarı, bazen en ölümcül lanetiniz olabilir. Ahmet Çalışkan, parlak zekâsıyla modern dünyanın zirvesine tırmanmış genç bir mühendisti. Ama bu parıltı, en yakın kan bağının, amcası Bahattin'in ruhunda...
4. Bölüm

1. Bölüm: Mühendisin Karanlık Gecesi

13 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum
Hüseyin Hoca ve Yedi Boyutlu Zırh (Roman)
1. Bölüm: Mühendisin Karanlık Gecesi
Ahmet Çalışkan’ın hayatı, gıpta edilen bir başarı hikayesiydi. İstanbul Teknik Üniversitesi’nden birincilikle mezun olmuş, uluslararası bir inşaat firmasında kısa sürede Proje Müdürü pozisyonuna yükselmişti. 30 yaşındaydı ve geleceği, şampanyaların patladığı, tebriklerin havada uçuştuğu bir törende parlayan cam gibi netti.
Ancak bu parıltı, en yakın kan bağlarından birinin, amcası Bahattin’in ruhundaki pası alevlendirdi. Bahattin, kendi hayatındaki başarısızlıkları Ahmet’in parlaklığıyla karşılaştırıyor, içinde zehirli bir kıskançlık besliyordu. Bu kıskançlık, onu Anadolu’nun ücra bir köyündeki, namı kötüye çıkmış bir büyücüye götürdü. Bahattin’in talebi basitti: “Yeğenimin hayatını karart, önünü kes.”
Büyücü, Ahmet’in adını ve annesinin adını kullanarak, ‘Tefrik ve Bağlama’ büyüsünün en ağır formunu hazırladı. Bu büyü, sadece iş hayatını değil, ruh sağlığını da hedef alıyordu. Büyü, aktif hale geldiği ilk haftada, Ahmet’in enerjisine bir karabulut gibi çöktü.
İlk belirtiler, sürekli bir Halsizlik ve Kronik Yorgunluk şeklindeydi. Toplantılarda odaklanamıyor, en basit kararları bile alamıyordu. Ancak asıl dehşet, geceleri yatağında başladı.
Her gece, saatler gece yarısını vurduğunda, odanın sıcaklığı aniden düşüyor, omuzlarına görünmez bir Ağırlık çöküyordu. Birkaç gece sonra, gözlerini araladığında, yatağının karşısındaki karanlık köşede hareket eden bir şey gördü. Tanımlayamadığı, simsiyah, Yoğun Bir Karartı. Bu karartı, giderek yaklaştı, bazen bir insan silüeti alıyor, bazen de hızla duvarlara sızan bir duman oluyordu. Bu, sihir yoluyla musallat edilmiş bir Cin Taifesi idi ve görevi Ahmet’i yiyip bitirmekti.
Ahmet’in psikolojisi bu musallat altında hızla çöktü. Uykusuzluk, paranoya ve anksiyete, onu bir enkaza çevirdi. İşini kaybetti. Psikolojik Ruhsal Bozulma teşhisiyle doktor doktor gezdi; antidepresanlar, anksiyolitikler... Hiçbiri o gece karartısının fısıltılarını susturamadı.
Çaresizlik içinde, artık ne tıbba ne de bilime inanıyordu. Geriye kalan tek yol, maneviyat gibi görünüyordu. Ancak cami ve türbe ziyaretleri bile fayda etmedi; aksine, musallat olan varlıklar bu manevi yerlerde daha da öfkeleniyor, Ahmet’e daha çok eziyet ediyorlardı. Bir sabah, onurunu, kariyerini ve yaşam sevincini tamamen kaybetmiş hissederek, 20 katlı dairesinin pencere pervazında, hayatının son anını düşünüyordu. Artık intiharın eşiğindeydi.
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL