HIRSIN BEDELİ TEK SEPETLİK İFLAS
( Borsada Erken zenginlik Tuzağı)
H. TURHAL
Tek Bir Sepete Konulan Hayallerin Acı Sonu
Hüseyin (28), sabrı ve eğitimi hiçe sayan, "hızlı ve çevik olmanın" para kazandırdığına inanan genç bir İstanbullu. Gözü kara bir kararla, bankadan çektiği ...
İkinci Bölüm: Koşanın Peşinde ve Bataklığa İlk Adım 1. Fısıltılar ve Ateşli Rakamlar Hüseyin'in hayatı, o ilk krediyle birlikte adeta ikiye ayrılmıştı. Öncesi, sıradan bir hayat; sonrası, keskin bir adrenalin ve sürekli yüksek bir nabız döngüsü. Bir bankanın veznesinden elden sayarak aldığı o kalın para destesi, cebinde değil, bilincinde ağır bir yük gibi duruyordu. Artık o, 'sıradan çalışan' değil, 'yakın geleceğin erken zengini'ydi. Oysa, Hüseyin'in yatırım dünyası, ne Wall Street'in okullarında ne de kitap sayfalarında öğrenilmişti. Onun tek kaynağı vardı: Sosyal medya grupları ve "Koşan At"ın fısıltıları. "Abi, şu kağıt uçacakmış. Bizim grupta 50 kişi girdi. Sen de geç kalma!" "Enerji şirketine yatırım haberi düşmüş, tavan serisi kaçınılmaz!" Bu sesler, birer kurtarıcı değil, birer siren sesiydi. Hüseyin, o sirenlerin peşinden gitti. Finansal okuryazarlık, mum grafikleri, teknik analiz... Bu kavramlar onun için hâlâ birer 'sıkıcı akademisyen zırvası'ydı. Ona göre, piyasa, en hızlı ve en cesur olanı ödüllendirirdi. 2. Kredinin Tek Sepete Konulması Hüseyin'in ilk büyük hatası, cehaletini sermayeye dönüştürmekti. İkinci büyük hatası ise, o sermayenin hepsini tek bir sepete koymak oldu. Çektiği krediyle aldığı paranın tamamını, o günlerde zirveye oynayan bir teknoloji hissesine bağladı. Bu, bir yatırım kararı değil, bir kumar hamlesiydi. Kademeli alım yapmak yoktu. Riski dağıtmak, onun lügatinde 'korkaklık' demekti. "Ya hep, ya hiç," diye fısıldadı monitörüne bakarak. Hisse, ilk başta Hüseyin'e gülümsedi. Yüzde on, yüzde on beş... Birkaç gün içinde, kredi borcunun bir kısmı kağıt üzerinde erimiş gibi görünüyordu. Bu ilk 'başarı', Hüseyin'in özgüvenini patlattı. "Gördünüz mü?" diye düşündü. "Bu iş, kitap okuyarak değil, cesaretle yapılıyormuş." Bu zehirli özgüven, yakında onu felakete sürükleyecekti. 3. Zirveden Alım, Panikle Satış Hisse yükselmeye devam etti. Hüseyin, daha da fazla kâr elde etme hırsıyla doluydu. Oysa, deneyimli bir yatırımcı, hissenin 'yüksekten alım' bölgesine girdiğini, artık kâr realizasyonu zamanının geldiğini bilirdi. Ama Hüseyin, 'en yüksekten alım' kuralını benimsiyordu. Çünkü ona göre, yükselen bir hisse, hep yükselirdi. Tam da bu sırada, piyasaya soğuk bir rüzgar esti. Şirketle ilgili çıkan bir dedikodu, ardından gelen kâr satışları... Hisse, tıpkı bir kaya parçası gibi serbest düşüşe geçti. Hüseyin'in gözleri faltaşı gibi açıldı. Ekranda yeşile alışmış gözleri, hızla kırmızıya dönen rakamlarla karşılaştı. Panik, damarlarında gezinen bir zehirdi. Sabırlı olmak, onun en uzak olduğu erdemdi. 'Bekle, geri dönebilir,' diyen sesi bastırdı. "Zarar büyümeden çıkmalıyım!" O, sadece birkaç saat içinde, o yüksekten aldığı hisseleri, devasa bir zararla sattı. Krediyle girdiği, kağıt üzerinde kâr ettiği bütün para, şimdi eriyip gitmişti. 4. Borçla Borcu Kapatma Tuzağı Hesabında kalan miktar, çektiği kredinin yarısını bile karşılamıyordu. Gecikme faizleri işlemeye başlamış, bankadan gelen ilk uyarı mesajı, Hüseyin'in soğuk bir duş almasına neden olmuştu. "Borç borçla ödenir," dedi, o anki mantık tutulmasıyla. İlk krediyi kapatmak ve piyasadan aldığı darbenin intikamını almak için, daha yüksek faizli ve daha uzun vadeli ikinci bir kredi için banka kapılarını çaldı. O anki ruh hali, kumar masasında son parasıyla oynayan bir adamın çaresizliğiydi. İkinci krediyle, ilk borcu kapattı. Geriye kalan parayla ise tekrar borsaya girdi. Bu kez, kaybettiklerinin iki katını geri kazanmalıydı. Bu çırpınış, onu yüzeye çıkarmayacak, aksine onu daha da derinlere, Borç Bataklığı'na doğru çekecekti. Hüseyin, elinde kalan son damla umutla, o bilgisayar ekranının başına oturdu. Bilmiyordu ki, bu ikinci deneme, sadece daha büyük bir felaketin provasıydı. O, çeşitliliğin ve sabrın gücünü öğrenmeden, yalnızca hırsının sesini dinleyerek ilerliyordu. Ve batışına giden yol, artık geri dönülemez bir virajı dönmüştü.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.