Peygamber (s.a.v.) Ebû Bekir’e baktı ve “Hüzne kapılma, elbette Allah bizimle beraberdir” dedi.
KA’BE nin yeniden inşası Haceru l Esved'in bulunduğu köşede Süryanice bir yazı buldular. Onu, bir Yahudi okuyana dek ne olduğunu bilmeden sakladilar: "Ben Allah’ım ve Bekke'nin Rabbiyim.
Bekkeyi, gökleri ve yeri yarattığım, Ay'a ve Güneş’e şekil verdiğim ve Güneş’in etrafina dokunulmaz olan yedi meleği yer-lestirdigim gün yarattim.
O (Bekke), insanlarina süt ve su ile yardim eden İki tepesi varoldukça varolmaya devam edecektir."
Bir parça yazi Ibrahim makaminda, Ka'be'nin kapisi yaninda bulundu: "Mekke, Tanri'nin kutsal evidir. Onun sürekliligi üç yönden gelir. Onun yakınındaki insanlar onu ilk kirletenler olmasin."
İlk vahiy Dağdan inerken yukardan bir sesin şöyle dediğini duydu Ey Muhammed sen Allah'in Rasulüsün, ben de Cebrail'im
Gözlerini yukarı çevirdi, onu mağarada ziyarete gelen kimse oradaydı, fakat şimdi aslen melek şeklindeydi, tüm ufku kaplamıştı. Tekrar "Ey Muhammed, sen Allah'in Rasulüsün, ben de Cebrail'im dedi
Peygamber meleğe bakmaya devam etti; daha sonra gôzlerini ondan çevirdi. Fakat nereye baksa melek oradaydı; doğu, batı, kuzey, güney tüm ufku kaplamıştı.
Gerçek şu ki, sevdiğini hidayete eriştiremezsin, ancak Allah dilediğini hidayete eriştirir. (Kasas:56)
Korkusu biraz geçtiğinde Muhammed (s.a.v.), ona, gördüklerini ve duyduklarini anlattı ; bunun üzerine Hatice, yaşlı ve kör bir adam olan kuzeni Varaka'ya gitti ve olanları haber verdi. O da: "Hay Mübarek" dedi, "Varaka'nin nefsine hakim olana yemin ederim ki Muhammed'e, Musa’ya gelen Namus gelmiştir. Muhammed halkinin peygamberidir. Git onu teskin et."
Gerçeğe(Hakk) uyanık olmak sadece insanın ümitlerini bu dünyadan âhirete çevirmesi değil, aynı zamanda bu dünyada her tarafa serpilmiş olan Allah’ın âyetlerinden de ders almasıdır.
Allah’ım! Senden selamını, rahmetini, bereketini ve affını diliyorum. Allah’ım! Senden ne sona eren, ne de solan ebedî saadeti istiyorum. Allah’ım! Senden korkulacak günde eminlik, yokluk gününde bolluk istiyorum.”
Mü’minler (düşman) birliklerini gördükleri zaman ise (korkuya kapılmadan) dediler ki: Bu Allah’ın ve Rasûlü’nün bize vaad ettiği şeydir Allah ve Rasûlü doğru söylemiştir.
“Ve (bu), yalnızca onların imanlarını ve teslimiyetlerini artırmış oldu.” (Ahzâb: 22) Onlar, Peygamber (s.a.v)’e bir-iki yıl önce vahyolunan bir âyetin gerçekleştiğini hatırlayarak böyle diyorlardı:
Yoksa sizden önce gelip geçenlerin hali, başınıza gelmeden Cennet’e gireceğinizi mi sandınız?
Onlara öyle bir yoksulluk, öyle dayanılmaz bir zorluk çattı ve öylesine sarsıldılar ki, öyle ki Peygamber, beraberindeki mü’minlere: ‘Allah’ın yardımı ne zaman?’diyordu. Dikkat edin, kuşkusuz Allah’ın yardımı pek yakındır.” (Bakara: 214)
O bizimle oturmaya devam etti ve bizler de yanında iken O’na vahiy geldi: Böyle zamanlarda kendisinde meydana gelen kasılmayine başlamıştı ve bir kış günü olmasına rağmenüstünden terler boşanıyordu.
Ey Âişe! Allah’a hamdet, çünkü O, senin masum olduğunu açıkladı” dedi. andolsun Allah’tan başka kimseye hamdetmeyeceğim dedi
"Namaz olmayan dinde hayır yoktur."
Korku ve ümit en belirgin bir şekilde Fâtiha Sûresi’nde toparlanmıştır (Bu sûreye Kur’ân’ın ilk sûresi olduğu için “Açan” anlamında “Fâtiha” ismi verilmiştir.
İslam kendisinden önce her şeyi kesip atar ...
Ey Allah'ın kulu Onunla ne yapacaksın? ' diye sordu. 'Onunla insanları namaza çağıracağız ?'dedi ,' sana bundan daha iyi bir yol göstereyim mi? ' Ben : ' Nedir o yol ? ' diye sordum . Adam " Allahu ekber , Allah büyüktür , demelisin " dedi .
Allah'tan başka ilah olmadığına şehadet ederim . Muhammed 'in Allah'ın rasulü olduğuna şehadet ederim , hay namaza , haydi kurtuluşa ! Allah büyüktür .' Allah 'tan başka ilah yoktur ." dedi ...
Sen yeryüzündekilerin tümünü harcasaydın bile, onların kalblerini uzlaştıramazdın.Ama, Allah onların aralarını uzlaştırdı.
çünkü gözlerinin, bedeninin ve ailenin senin üzerinde hakları vardır. Bu nedenle oruç tut, iftar da et; namaz kıl, aynı zamanda uyumaya da vakit ayır."
İnsanın değeri güzel konuşması ve belagatı ile ölçülürdü ve belâgatin başı da şiirdi. Ailede bir şairin bulunmasi övünülecek bir olaydı.
En iyi şairler hemen hemen tamamen çöldeki birkaç kabile den çıkıyordu. Çünkü çölde konuşulan dil şiire çok benziyordu.
Gerçek şu ki, gözler kör olmaz, ancak sinelerdeki kalpler körelir…
Din artik abdest ve namaz esasları üzerine kurulmuştu. Hatice den sonra bu esasları ilk uygulayanlar Ali, Zeyd ve Peygamber in yakın dostu Term'li Ebû Bekir idi. Ali daha on yaşındaydı. Zeyd'in henüz Mekke de hiçbir etkisi yoktu.
"Allah diye çağırın, Rahmân diye çağırın, ne ile çağırırsanız; sonunda en güzel isimler O'nundur."
"Bakın ve kalbinde hardal tanesi kadar imanı olanları cehennemden çıkarın" der.
“Peygamber (s.a.v) bu dünyada iken ulaşılabilecek en yüksek dereceden de bahsetmiştir. Kutsi hadislerden birinde şöyle denir: <Kulum gönüllü (nafile) ibadetleriyle bana yaklaşmayı ben onu sevinceye kadar devam ettirir; ben onu sevdiğimde, onun duyan kulağı, gören gözü, tutan eli ve yürüyen ayağı olurum.>”
“Eğer o söylediyse, doğrudur. Bunda şaşılacak ne var?
"Allah güzeldir ve güzelliği sever."
Kâfirlerin sık sık öne sürdüğü şeylerden biri de, eğer Allah gerçekten vahiy gönderdiyse bir melek göndermeliydi fikri idi. Buna karşı Kur’ân’ın cevabı şuydu: “Eğer yeryüzünde (insan değil de) tatmin bulmuş yürüyen melekler olsaydı, biz de onlara gökten elçi olarak elbette melek gönderirdik.” (İsrâ: 95).
Selâmün aleyküm (selâm üzerinize olsun)"...karşıdakinin cevabı ise: "Ve aleyküm selâm (selâm sizin de üzerinize olsun)" oluyordu. Burada çoğul zamir (küm) kullanılması, selâm verilen kişinin iki yanında duran melekleri de selâma dahil etmek içindir.
"Ve ölüm onun ayakkabısının bağından daha yakındır."
Fıtratını (yaratılış özellik ve gayesini) koruyan insan için, Allah'a şükürle birleştirildiğinde, doğal zevkler bile ibadete dönüşür.
Ey Muhammed Andolsun kaleme ve satır satır yazdıklarına...Allah’ın ilk yarattığı şey kalemdi. Kâğıdı yarattı ve kaleme ‘yaz!’ diye emretti.
Kalem “Ne yazayım?” diye sordu. Allah: “Kıyamete dek yarattıklarımla ilgili benim ilmimi yaz” dedi.”
"Rabbinin ismini zikret ve her şeyden kendini çekerek yalnzca O'na yönel." (Müzzemmil: 8)
"Hiç şüphe yok namaz, çirkince utanmazlıklardan ve kötülüklerden vazgeçirir. Allah'ı zikretmek ise muhakkak en büyüktür" (Ankebût: 45).
Bir gün Mekke'nin üzerindeki yükseklikte Cebrail ona geldi ve topuğuyla tepenin yamacındaki çimenliğe vurdu. Oradan hemen bir su fışkırmaya başladı. Daha sonra namazdan önce kendisini nasıl temizliyeceğini Peygamber'e öğretmek için onun önünde abdest aldı.Peygamber de onu taklid etti. Sonra namazı nasıl kılacağını öğretti…
Kur'ân, Cebräil'in Hira dağındaki mağaradayken Muhammed'e (s.a.v.) ilk geldiği gece olan Kadir gecesi hakkında şöyle der: "Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır . Melekler ve ruh, onda Rablerinin izniyle her bir iş için inerler" (Kadir: 3-4).
Bu yıllarda ara sıra, şehirden ayrılıp, mağaraya ( Hira dağına ) yaklaştığın da şöyle sesler duyardı: "Ey Allah'in Rasülû, sana selam olsun!"Geriye dônüp kimin konuştuğunu araştırdığın da ise kayalar ve ağaçlardan başka kimse göremezdi.
"Meryem ve İsa dışında , doğduğu andan itibaren tüm Ademoğullarına Şeytan dokunmuştur."
Uhud savaşı sonrası Evslilerden bir grup kendi ölülerini ararken daha bir gün önce Müslüman olmamakla suçladıkları Useyrim adında bir adamın cesedini buldular. Ona ne zaman İslam'dan bahsetseler "Sizin söylediklerinizin doğru olduğunu bilsem hiç tereddüt etmem" derdi. Fakat şimdi savaş alanında çok ağır yaralı bir şekilde yatıyordu. Henüz ölmemişti. "Seni buraya getiren ne" dediler. "Halkını korumak mı yoksa İslam'ı korumak mı?" "İslam için geldim" dedi.
Birdenbire Allah'a ve Resulüne inandım ve Müslüman oldum. Ondan sonra kılıcımı alıp bu sabah erkenden Allah'ın resulü ile beraber olmak için buraya geldim. Beni yere düşüren bir darbe alıncaya kadar da savaştım dedi. Daha fazla konuşamadı. Evsli grup onun başında ölünceye kadar beklediler. Daha sonra peygambere (s.a.v) Useyrimden bahsettiler, oda Useyrim'in cennettekilerden olduğunu söyledi.
Useyrim beş vakit namazdan birini bile kılmadan Cennete giren sahabe olarak tanındı.
Her ramazanda Cebrâîl gelir ve hafızasında vahiyden bir bölümün silinip silinmediğini anlamak için Peygamberi kontrol ederdi.
peygamber(s.a.v) Fatîmaya gizlice henüz başkalarına söylenmemesi gereken sır verdi"Her yıl Cebrâîl bana kuranı bir kez okur, bende ona okurum. Fakat bu yıl bana iki kez okudu."Zamanımın geldiğini sanıyorum."
Allah bize yeter, o ne güzel vekildir." (Âli İmrân /73)
Esir edilen arkadaşı zeyd de aynı şekilde öldürüldü öldürülmeden önce o da iki rekat namaz kıldı ve sorulan sorulara aynı cevapları verdi zühre'nin müttefiklerinden olan ve o gün herkes birlikte tan'im'e giden ibn şerik söyle demekten kendini alamadı hiçbir baba evladını muhammed'in taraftarlarının muhammed'i sevdiği kadar sevemez"
"Rabbinin ismini zikret ve her şeyden kendini çekerek yalnızca O'na yönel." (Müzzemmil / 8)
Şartlar ne olursa olsun, inanan için hepsi iyidir."
Allah tüm sevdiklerimizi hidayete eriştirsin.. (amin) Gerçek şu ki, sen, sevdiğini hidayete eriştiremezsin, ancak Allah dilediğini hidayete eriştirir.” (Kasas: 56).
Allah’ın Evi’ne yönelerek O’na secde etme geleneği, İbrahim ve İsmail’den beri devam edegeliyordu.
" Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır. Melekler ve ruh , onda Rablerinin izniyle her bir iş için inerler " ( Kadir : 3-4).
"Hiç şüphesiz Allah, kendi yolunda, sanki birbirlerine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak çarpışanları sever."Haşr: 4.
İslâm'ın ilk günlerinde, Peygamber'in etrafındakiler sık sık gruplar halinde Mekkenin dışındaki derelere gider ve kimseye görünmeden cemaatla namaz kılarlardı.
bir gün birkaç putperest, onlar namaz kılarken yanlarına geldiler ve alay etmeye başladılar. Sonunda karşılıklı çatışma başladı ve Zühre kabilesinden Sa'd, kafirlerden birine bir devenin kaburgasi ile vurdu ve onu yaraladı. Islâm'da ilk kan dökme bu olay sırasında meydana geldi.
Allahü Ekber! Ey Müslümanlar cesur olun.
Bir Peygambere Duyulan İhtiyaç Arapların; Yahudilerden daha çok peygambere ihtiyaçları vardı, çünkü en azından Yahudiler tek Tanrı’ya tapma bakımından Ibrahim'in dinini takip ediyor ve putlara tapmıyorlardı.
Arapların bu yalancı tanrılara tapmamalarını ise sadece bir peygamber önleyebilirdi. Ka'be'nin içinde ve çevresinde toplam 360 put vardi. Bunun yani sira Mekke'de her evde, evin merkezini oluşturan bir put bulunurdu.
"Şüphesiz: 'Bizim Rabbimiz Allah'tır deyip sonra da dosdoğru bir istikâmet tutturanlar (yok mu) onların üzerine melekler iner
(ve der ki): "Korkmayın ve hüzne kapılmayın, size vadolunan cennetle sevinin.
Biz dünya hayatında da, ahirette de sizin velileriniziz. Orada nefislerinizin arzuladığı her şey sizindir ve istemekte olduğunuz her şey de sizindir. Çok bağışlayan , çok esirgeyen (Allah)tan bir ağırlanma olarak." (Fussilet: 30-32)
Mekke'de mü'minlerin sayısındaki artış, beraberinde kafirlerin düşmanlığındaki artışı da getirdi. Bir gün Kureyş uluları Hicr'de toplanmış Peygamber'e karşı birbirlerinin kızgınlıklarını alevlendiriyordu.
Veda Haccı Ey insanlar, risâletimi tebliğ ettim mi?" Binlerce ağızdan yükselen "Allahümme ne'am (Allahım, evet)" sesleri gök gürültüsù gibi tüm vadiyi doldurdu. Peygamber (s.a.v) işaret parmağını göğe kaldırarak, "Allah’ım, şahit ol dedi.
Ramazan, geleneksel inziva ayı idi. Kırk yaşında iken, Ramazan'in sonlarına doğru bir gece yalnızken ona insan şeklinde bir melek geldi. Melek ona, "Oku!" dedi.
O, "Ben okuma bilmem!" deyince, kendi anlattığı şekliyle şunlar oldu: Melek beni aldı ve dayanabileceğim son noktaya kadar sıktı.Daha sonra beni bırakıp: "Oku!" dedi. Ben "Okuma bilmem!" dedim,
beni tekrar aldi ve sıktı ve tekrar takatimin son noktasinda birakip, tekrar "Oku!" dedi, ben yine "okuma bilmem" dedim. Beni üçüncü defa aynen sıktı ve bıraktığında şöyle dedi:Yaratan Rabbinin adıyla oku
O, insanı bir kan pıhtısından yarattı. Oku, senin Rabbin en büyük kerem sahibidir Ki O, kalemle (yazmayi) öğretendir İnsana bilmediğini ogretti.
(Alak: 1-5)
Erkek çocuklar, doğduktan sonra çöle emzirilmek ve belli bir yaşa kadar büyütülmek üzere gönderilmesi Arabistan'da yaygın bir gelenekti çocuk ölüm oranının yüksek ve salgın hastalıkların yaygın oluşu nedeniyle Mekke'de de bu gelenek sürdürülüyordu.
Kaleme ve satır satır yazdıklarına andolsun. Sen Rabbinin nimetiyle bir deli değilsin. Gerçekten senin için kesintisi olmayan bir ecir vardır. Ve şüphesiz sen, büyük bir ahlak üzerindesin." (Kalem: 1-4).
Ka'be'ye duydukları saygı o denli fazla idi ki ona el sürmekte tereddüt ediyorlardi. Planlari, yumuşak ve dayanıksız taşlardan yapılmış olan tüm duvarlari yıkıp, yenilerini yapmaktı; fakat kutsal olan bu yeri yıkarak günahkär olmaktan ve belaya uğramaktan korkuyorlardı.
Aileni uyarıp korkut (Öncelikle) En yakın hısımlarını (aşiretini) uyarıp 'korkut"| ayeti geldikten sonra Peygamber (s.a.v.), Ali'yi çağırdı ve ona: "Allah bana en yakınlarımdan başlayıp ailemi ve akrabalarımı uyarmamı emretti.
Allah, İsmail’in topuğunun olduğu yerden bir su kaynağı fışkırttı. Bundan sonra vadi, suyunun bolluğu ve güzelliği nedeniyle kervanların konak yeri oldu ve kaynak 'Zemzem' adını aldı.
Ve Allah katında ruh yüceliğinden başka büyüklük yoktur .
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.