İsa onlara şöyle dedi: "Bir peygamber, kendi memleketinden ve evinden başka yerde hor görülmez.

Marangozun oğlu değil mi bu? Annesinin adı Meryem değil mi? Yakup, Yusuf, Simun ve Yahuda O'nun kardeşleri değil mi?

Halk şaşıp kalmıştı. "Adamın bu bilgeliği ve mucizeler yaratan gücü nereden geliyor?" diyorlardı Marangozun oğlu değil mi bu?

Göklerin Egemenliği için eğitilmiş her din bilgini, hazinesinden hem yeni hem eski değerler çıkaran bir mal sahibine benzer"

Çağın sonunda da böyle olacak. Melekler gelecek, kötü kişileri doğruların arasından ayırıp kızgın fırına atacaklar. Orada ağlayış ve diş gıcırtısı olacaktır."

Göklerin Egemenliği, denize atılan ve her çeşit balığı toplayan ağa benzer. Ağ dolunca onu kıyıya çekerler. Oturup işe yarayan balıkları kaplara koyar, yaramayanları atarlar.

Göklerin Egemenliği, güzel inciler arayan bir tüccara benzer Tüccar, çok değerli bir inci bulunca gitti, varını yoğunu satıp o inciyi satın aldı."

Göklerin Egemenliği,tarlada saklı bir defineye benzer. Onu bulan yeniden sakladı, sevinçle koşup gitti, varını yoğunu satıp tarlayı satın aldı.

İnsanoğlu meleklerini gönderecek, onlar da insanları günaha düşüren her şeyi, kötülük yapan herkesi O'nun egemenliğinden toplayıp fırına atacaklar.

İyi tohumu eken, İnsanoğlu'dur " diye karşılık verdi.Tarla ise dünyadır."

Ağzımı benzetmeler anlatarak açacağım, Dünyanın kuruluşundan beri Gizli kalmış sırları dile getireceğim."

İsa bütün bunları halka benzetmelerle anlattı. Benzetme kullanmadan onlara hiçbir şey anlatmazdı."

Göklerin Egemenliği, bir kadının üç ölçek  una karıştırdığı mayaya benzer. Sonunda bütün hamur kabarır.

Göklerin Egemenliği, bir adamın tarlasına ektiği hardal tanesine benzer" Hardal tohumların en küçüğü olduğu halde, gelişince bahçe bitkilerinin boyunu aşar, ağaç olur.

İsa onlara başka bir benzetme anlattı: "Göklerin Egemenliği, tarlasına iyi tohum eken adama benzer" dedi.İyi toprağa ekilen tohum ise, sözü işitip anlayan birine benzer. Böylesi elbette ürün verir, kimi yüz, kimi altmış, kimi de otuz kat."

Kayalık yerlere ekilen ise işittiği sözü hemen sevinçle kabul eden, ama kök salamadığı için ancak bir süre dayanan kişidir.

Kim göksel egemenlikle ilgili sözü işitir de anlamazsa, kötü olan  gelir, onun yüreğine ekileni söker götürür.

Yol kenarına ekilen tohum işte budur.Size doğrusunu söyleyeyim, nice peygamberler, nice doğru kişiler sizin gördüklerinizi görmek istediler, ama göremediler."

Ama ne mutlu size ki, gözleriniz görüyor, kulaklarınız işitiyor!

bu halkın yüreği duygusuzlaştı, Kulakları ağırlaştı. Gözlerini kapadılar. Öyle ki, gözleri görmesin, Kulakları duymasın

Duyacak duyacak, ama hiç anlamayacaksınız, Bakacak bakacak, ama hiç görmeyeceksiniz!'

Gördükleri halde görmezler, Duydukları halde duymaz ve anlamazlar.'"

Göklerin Egemenliği'nin sırlarını bilme ayrıcalığı size verildi, ama onlara verilmedi Çünkü kimde varsa, ona daha çok verilecek, bolluğa kavuşturulacak.

Göklerin Egemenliği kimde yoksa, elindeki de alınacak.

Bakın" dedi, "Ekincinin biri tohum ekmeye çıktı.Kimi ise iyi toprağa düştü. Bazısı yüz, bazısı altmış, bazısı da otuz kat ürün verdi.

Kulağı olan işitsin!"İsa onlara benzetmelerle birçok şey anlattı. "

Ekincinin biri tohum ekmeye çıktı Ektiği tohumlardan kimi yol kenarına düştü. Kuşlar gelip bunları yedi

İsa onlara benzetmelerle birçok şey anlattı. "Bakın" dedi, "Ekincinin biri tohum ekmeye çıktı Ektiği tohumlardan kimi yol kenarına düştü. Kuşlar gelip bun