Gözyaşı ve Umut
Bu kitap, Gazze’nin dar sokaklarında, yıkık binaların gölgesinde ve bombaların karanlığında büyümeye çalışan yetim çocukların hikâyesini anlatıyor. Her sayfada bir çocuğun yüreğind...
Sabahın ilk ışıkları gökyüzünü kızıla boyadığında, harabenin içindeki herkes gözlerini açtı. Uykusuz, yorgun ve açlardı. Gece boyunca patlayan bombaların sesi hâlâ kulaklarında çınlıyordu.
Yusuf, dışarı çıktığında gördüğü manzarayla nefesi kesildi. Dün ayakta olan sokaklar, sabahın ışığında sadece yıkıntıdan ibaretti. Yanmış arabalar, çökmüş binalar, yerlerde cansız bedenler… Gökyüzünde hâlâ duman yükseliyordu.
Selma gözlerini kapattı, dayanamadı. Gözlerinden yaşlar süzüldü: “Her şey gitmiş Yusuf… İnsanlar, evler, sokaklar… Peki biz nereye gideceğiz?”
Yusuf, acıyla yutkundu: “Bilmiyorum Selma… ama yaşamak zorundayız. Yaşarsak belki bir gün tüm bunları anlatabiliriz.”
Fatma Nine, titrek sesiyle araya girdi: “Evlatlarım… açlığa dayanamayız. Bir lokma ekmek, bir yudum su bulmalıyız.”
Hasan Dede başını salladı: “Eskiden şu köşede küçük bir bakkal vardı. Belki enkazda bir şey kalmıştır.”
Mehmet Ağa öne atıldı, bastonunu yere vurarak: “Öyleyse gidelim. Açlık, bombadan daha beter vuruyor insanı.”
Beşi birlikte ağır adımlarla yıkıntıların arasına çıktılar. Her adımda taşların arasında ayakları takılıyor, duman gözlerini yakıyordu. Sessizlik korkutucuydu; sadece uzaktan ara sıra gelen top ve silah sesleri yankılanıyordu.
Bakkalın olduğu yere geldiklerinde Selma nefesini tuttu. Dükkân tamamen çökmüştü, ama kapının önünde yanmış raflardan arta kalan bir teneke kutu devrilmiş halde duruyordu. Yusuf hemen koştu, eğildi. Ellerini tozun içinden geçirdi ve küçük bir ekmek parçası buldu.
“Bakın!” diye seslendi.
O küçücük ekmek, beş kişinin gözünde bir hazineye dönüştü. Fatma Nine dua ederek gözyaşlarını sildi. Selma, ekmeğe baktı, sesi titriyordu: “Dün sıradan bir ekmekti… bugün ise hayat demek.”
Ama tam o sırada uzaktan ayak sesleri geldi. Yusuf gerildi, Selma’nın elini tuttu. Hasan Dede fısıldadı: “Bizi duydular… çabuk buradan gitmeliyiz.”
Şimdi açlığın ve hayatta kalma mücadelesinin yanında bir tehlike daha vardı.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.