Zaman bir nehir değil artık; sonsuz bir yankı. Ve o yankı, kime ait olduğunu bilmiyor.
Zamanın Tersinde Yaşayan Kent II –
Efrasya’nın silinmesinden bu yana binlerce yıl geçmişti — ya da belki hiçbir yıl geçmemişti. Zamanın olmadığı yerde süre, yalnızca bir yanılsamaydı. Nira, adımlarını saymayı bırakalı çok olmuştu. Yürüdüğü zemin bazen su gibi dalgalanıyor, bazen taşlaşıyor, bazen de bir anının içine dönüşüyordu.
Bir keresinde bastığı yer, kendi çocukluk kahkahasıydı. Bir başka adımda, bir cenazede ağladığını gördü — ama kimin için ağladığını hatırlayamadı. Kendisi için mi, yoksa hiç var olmamış biri için mi?
Nira artık geçmiş ve gelecek arasında değil, olmamışlıkta yaşıyordu. Burası, zamanı terk etmiş tüm anların çöplüğüydü. Bir aşkın yarım kalmış sözü, bir çocuğun hiç gerçekleşmemiş doğum günü, bir adamın “keşke”si… Hepsi burada yankılanıyordu.
Ve her yankı, Nira’ya biraz daha insan olduğunu hatırlatıyordu. Ama insanlık burada, acıdan değil; hatırlamaktan doğuyordu.
Bir gün, hiçliği yaran bir ses duydu:
“Sen hâlâ yürüyorsun.”
Ses, kendi sesiydi. Ama karşısında biri vardı — yıllar önce Efrasya’nın göğünde kaybolan ışık huzmesi şimdi bir bedene bürünmüştü. Sade bir yüzü, zamansız bir bakışı vardı.
Nira’nın gözleri doldu. Çünkü ilk defa anlamıştı: Zaman tersine değil, içine doğru akıyordu. İnsan yaşlandıkça değil, derinleştikçe kayboluyordu.
Işık, elini uzattı.
“Efrasya’yı geri istiyor musun?”
Nira düşündü. Bir şehrin geri gelmesi ne demekti? İnsanlar, çocukluklarına gömülmüş, zamanla oynayan o kırılgan düzen yeniden mi kurulacaktı? Belki gerek yoktu. Belki Efrasya, insanın içindeki bir yerdi zaten.
“Hayır,” dedi Nira. “Efrasya benim içimdeydi. Ben onu unutarak yok ettim, ama şimdi hatırlayarak yaşatıyorum.”
Işık gülümsedi. Ve kayboldu.
Nira gözlerini kapadığında bir sıcaklık hissetti. Bir kalp atışı… Bir nefes… Bir rüzgâr…
Gözlerini açtığında bir deniz kenarındaydı. Gökyüzü ilk defa mavi, güneş ilk defa doğuyordu. Ve Nira ilk defa şimdideydi. Ne geçmiş vardı ne gelecek.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.