Para, gübre gibi etrafa yayılmazsa işe yaramaz. baco
DİLHAN (Belgesel Nehir Şiir)
GİRİŞ “Yaşadığım dönemin sosyo-politik, psiko-sosyal ve felsefi görünümü; şiirle nasıl yansıtılabilir,” sorusuyla başlayan masum bir tasarının çocuğudur Dilhan. ‘Uzan şöyle sere serpe dizimin dibine ...
2. Bölüm

DİLHAN-1

23 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum
********************************** ****************
Sanatın yalanı olmaz Dilhan
hele şiir anadan üryan…

DİLHAN

Uzan şöyle sere serpe dizimin dibine Dilhan
Mavi sabahından özet geçeyim
Öyle tekdüze değil öykün;
gazetelerde okunduğu
ekranlarda göründüğü
Devre mülk ağızlarda çiğnendiği gibi…
Coğrafyalar incisi
Irmaklar köprüsü, denizler bukleti
hava, kara, deniz dört mevsim.
Uzamı güneş kültünden
felsefesi insan özünden
Hamuru, canhıraş karılmış kan öyküsünden
Kavuşamayan aşklar, aç uyuyan analar
oyunsuz büyüyen kız kızanlar
Kazıklı kasırgalar hışmına uğramış topraklar ki
her bir karışın örtüsü,
oğul gönünden.

*******************
Sanırdım ki doğru her yerde doğrudur Dilhan
İki yanlışı kesen bir çizgiymiş çoğu zaman

Köksüzlük kaygısıyla ruhuna saldırılsa da bugün
Arap çakşırına göz kırpmak moda olsa da mirim
Tarihin derindir, öyküler atlası
Coğrafyan üç kıt’a bilirim.
Çağına yenilmiş bir zaman dilimi
At sürmüş göğsünde üzülürüm.
Her öykü bir bütündür
İyisi, kötüsü, ölümlüsü, dirimlisi…
Ötiken’den Sümer’e Anadolu’dan taa öteye
Susmak bilmeyen bir zelzele gibi
Zaman çizgisinde kükreyişin
Dokunma vakarına Dilhan
Zaman birbirinden ayrılmaz bir akış
Ve gelişi güzeldir çoğu zaman geçmişe bakış
Neyse uzanmayalım taaa gerilere
Uzaklar sisten bir çarşıdır şimdilere
Bakma baktırma arkaya, gel biz varalım
Önümüze serilmiş uzun mu uzun akşamlara
O akşamlar ki
Gebeymiş meğer kısacık sabahlara
Aç yüzünü Dilhan gel dönelim biz
Bütün zamanların kırılma noktasına.

*******************
Her Yolcu beraberdir kalanlarıyla…

Karadeniz’den Akdeniz’e
sarışın bir öykü
Edirne’den Iğdır’a çağcıl aşklar düzülür
Sakarya sıcağı, Dumlupınar ayazı, Belkahve sabahı
Belleğe nakışlıdır ya “Elifin Kağnısı ”;
Tarihin öylesine içten ki Dilhan
Mayıs kuşluğu ve bir Ağustos tanyeri
Uzun erimli öyküler düzülür
Yavuklunun işlediği oyalı mendil gibi
Ayın göğsünde Anadolu süzülür
Öpüp koklayıp sevmezsem
İzmir’in dağları üzülür.


*******************

Seyit Onbaşı, Kara Fatma
ya da Çakırcalı Efe
Soyunup dökünseler şöyle tarihin raflarına
İnsan ağrısı doğar uygarlık rahminden Dilhan.
Sırtlanlar üstüne çullanmış,
var mı dünyada ölümün,
egemen olduğu alevli bir zaman
Bir sarı dev doğmuş ki yüzyıllara armağan
Gövermiş taze güneşin yükseldiği yerler, gönenmiş.
Sonrası; ya sonrası ne dersin!
darbeler,
dalavereler,
kavgalar, kıyımlar, kıvırmalar
Sapmalar, çalmalar
Yetki arsızı cahallar…
Tokluğun yokluğa tuzak kurduğu hımbıl bir köprüdeyiz ki
Çok eski değil;
Yakın zaman, çok yakın çağ!
Elini siper et, eğil bak şöyle resme Dilhan
Güç yozlaşması fışkırıyor her bir yandan
Yaşmaklı coğrafyanın sandukalı kızları
Demirden dağları eriten
ata torunu değilmiş gibi
Aslını inkâr için
Rivayetleri dolamış da kel başına
Gaibe merdiven dayar Dilhan…

*******************

Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL