Eve vardık anneme yardım ederek eve çıkardı, bize yardım etmiş bizde iyiliği karşılığında kahve ısmarlamıştık kabul etmişti. İkimizde ıslanmıştık, ıslanan üstümü değiştirip ona da çok sevdiğim giydiğimde çuval gibi duran haki üstümü vermiştim buda yaptığı iyiliğe giriyordu.
Batık (Mahir) "büyük bir kentte kalabalık içinde yalnız kimsesiz kalmıştım gözlerim uykusuzdu etrafım gömlek değiştiren yılanlarla doluydu. İşler biraz karanlık ve karmaşıktı destek alacağım bir akrabam bile yoktu zaten akraba kelimesi çok yabancı gelirdi bana öksüzdüm, yetimdim hiç akrabam olmamıştı ergen yaşlarıma kadar çok aramıştım ama bulamayınca vazgeçmiş yoluma bakmıştım olmamaları daha iyiydi bir yandan baskı sevmezdim, düşünürdüm bazen olsalar yaşamazdım herhalde onlarla belki onlarda benimle yaşamaya alışmamışlardı. Bugün her zaman olması gerekenden daha fazla yorulmuştum ve iki günün uykusuzluğunu çekiyordum bir an önce eve gidip uykuya dalmak istiyordum, otoparktan arabayı aldım mekandan çıkmak üzereydim yağmur başlamış arabanın camlarına çarpıyordu. Uzun olduğu için tercih edilmeyen alt yolu seçtim karanlık ve sessizdi tam sevdiğim gibi radyo açık olsa da kulaklarım yağmurun sesine kenetlenmişti, az ilerde sinyalleri yanıp sönen yol kenarına çekilmiş bir araç vardı, önce tuzak olduğunu düşündüm merak etmiş anlamak için iyice yaklaşmıştım arabadan inip onlara doğru yürüdüm. Yaptığı topuz şeklindeki saçı yağmurdan ıslanmış genç bir kadındı, kaportayı açmış bir şey anlıyormuş gibi bakıyordu, bir şey anladığı da yoktu aslında arabayla konuşuyordu sanki "ne yapmalıyım, ne" diyordu. Yavaş ama korkutmayacak bir sesle "motor" dedim korkmuş olmalıydı, yorgun ela gözleri büyümüştü birden bana bakarken hareketleri tavırları çok tanıdık ve sevimli geliyordu, daha önce tanışmadığıma emindim. "Motorda sıkıntı var" dedim. O "anlamıştım zaten" dedi, pek umursamayan bir tavırla. Servisi çağırmış yarım saate orda olacaklarını söylemişti, onları bırakmayı teklif ettim yağmur hala yağıyordu ve ikimiz ıslanmıştık arabada oturan orta yaşlar da bir kadın vardı onları alıp arabaya bindik kadın annesiymiş hasta olduğu için servisi beklemek yerine teklifimi kabul etmişlerdi. Evlerine götürmüş kadının eve çıkması içinde yardımcı olmuştum onlarda teşekkür edip bana kahve ikram etmek istemişlerdi aslında kahve iyi olabilirdi kabul ettim düşünmeden. Kısa bir şekilde tanıştık adı Şiran'dı ismi çok hoşuma gitmişti. Üstünü değiştirmiş ıslanan saçlarını serbest bırakmıştı bana olacağını tahmin etmiş olacak ki kapşonlu bir üst getirmişti giymemek için ısrar etsem de teyzeyle, Şiran'ın bakışlarına dayanamayıp giydim kendine has bir kokusu vardı hoşuma bile gitmişti, hiç böyle biri değildim kimseye gitmezdim, kimsenin herhangi bir eşyasını kullanmazdım, konuşmazdım ama bugün ben bile kendime şaşırıyordum, vardır bir hayır deyip akışına bıraktım. Kahveler içilmiş güzel vakit geçirmiştik aile ortamını sevmiştim, Şiran ve annesi beni uğurlarken bir daha gelmem için ikna etmişlerdi bile, sert yapım vardı ama onlara karşı sevecen ve ılımlıydım. Neyse ki artık eve gelmiştim uyumak istiyordum sadece üstümü değiştirmeden yatağıma uzandım yorgunluktan gözlerim kapanmış uykuya dalmıştım. Erken çalan alarmın sesiyle uyandım uykuyla bir sorunum yoktu uykusuzlukla da kalktım esneyerek banyoya geçtim. Ayna da gözüme dün giymiş olduğum haki renkteki üste takıldı, bu rengi ilk defa giymiştim ve bana yakışmıştı, yakasının bir köşesinden tutup kokladım Şiran'ı anımsatmıştı sadece bir defa görmüştüm etkilemişti ela gözleri gözlerimin önündeydi. Hayır der gibi elimi sağa sola salladım ve kafamı da birini düşünecek vaktim yoktu.
Ve eski Batık'a geri dönmüştüm, patron işe çağırmıştı her gün, her zaman, her yerde, sabah yada akşam fark etmeden işimiz olurdu. Yüklü bir sevkiyat vardı benim kontrolümde gerçekleşecekti dikkatli olmalı ve açık vermemeliydik, herkes üstüne düşen görevi anlamış akşam çökünce başlayıp tereyağından kıl çeker gibi halledecektik. Hava iyice kararmıştı, komut verdiğim gibi harekete geçecektik ama bir terslik vardı olması gerektiğinden daha sessizdi bende işi yarına bırakıp pusuda bekledim geç saatlere kadar vagonların birine uzanmış av bekliyordum ki bize çalıştığı kesin iri yapılı, siyah giyinmişti. Patronun kardeşi olabilir ama pek emin değildim kesin olmadan bir şey yapamazdım."
İşler sarpa sarmış gecikmişti, alacaklar yakamıza yapışmadan bu işi halletmeliydim aramızdaki köstebek kimdi neden yapmıştı bulmalıydım. Şüphelendiğim kişi Adnan patronun kardeşiydi arkasını kollaması lazımdı o tersini yapmış arkadan iş çevirmişti kardeşlik böyle mi hep merak etmiştim, patronla aramız iyiydi bu durum Adnan'ın canını sıkıyordu. Yeni bir sevkiyat planı çizdim bütün her şey hazırdı akşam olunca işe koyulduk işin sorumluluğunu Adnan'a devrettim sıkıntı çıkarsa fatura ona kesilecekti patron ihaneti affetmezdi kardeşi de olsa cezayı keserdi. Adnan akıllı adamdı attığı her adım, söyleyeceği söz, göz kırpması bile hesap kitaba bağlıydı. İçime oturan bir ihanet vardı köstebek kimdi bulmam lazımdı.