Ödünç alınan son kuruşla ödenen ilk kuruş arasında tabii muazzam bir fark vardır. goethe
Bir ölünün hatırası
Şiran ve Mahir in ölümsüz aşkından, aşık olduğu bir adamla bütün duygularını gömmesi ve bütün hayata karanlık bakan Şiran için geçen zor günler ...
16. Bölüm

133 Okuyucu
1 Beğeni
0 Yorum
Sabahın ilk ışıklarıydı ben onunla açmıştım gözlerimi aynı odada aynı yatakta onun kollarında paha biçilemez bir duyguydu bitmesini heves alıp geçmesini istemiyordum onda yaşamıştım ve şimdi o kalbimde hüküm sürüyordu. Sanırım fazla hareket ettim uyandırdım onu gözlerini araladı daha sıkı sarıldı sonra yine açtı sanırım rüya görüyordu hala bana baktı birkaç dakika "işte bugün güneş doğdu" dedi iyice kendine çekti sıkıca sarıldı. "Her sabahım seninle olsun " diye mırıldandı uyumak istiyordu daha erkendi aslında saat. Aşk için ne feda edilmeliydi yada neler aşk için feda edilirdi düşündüm onun kollarında uyanmasını beklerken sanırım çok uzun yıllar sonra bugün ilk defa bu kadar yatakta kalmıştım erken kalkmaya alışmış bedenim yadırgadı bu durumu ama kollarında yastığım o olduğu süre boyunca sıkıntı yoktu. Yavaşça kalbimin üstüne koyduğu elini yatağa koydum doğrulmaya çalıştım arkadan belime sarılıp "biraz kalsan" dedi. Gözlerimi açtığımda hala gülüyordum bir rüya nasıl bu kadar etkisi altına alabilirdi yüzümde gülücükler eksilmeden dolaba yürüdüm susamıştım dolaptan aldığım soğuk sudan yudumlarken "rüyalarımın ayarıyla oynuyor, bu çocuk" kendi kendime konuşup banyoya yöneldim ayılma vaktiydi artık.
Ağzım kulaklarımda bavulumu açtım içinden çok sevdiğim giydiğimde yakıştırdığım mavi etek ceket takımı aldım üstüme giydim telefonumu elime aldım mesaj atacaktım vazgeçtim çantamı koluma takıp telefonu içine attım oda kartımı aldım kapıya yöneldim. Bugün güzel bir gündü güzelde bitsin istiyordum. Koridorda yürüdüm Batık kaldığı odanın kapısını açtı saat erkendi gözlerini ovarak "canım" dedi birşey eklemedi haber vermeden nereye gittiğimi merak ediyordu sanırım nasıl anlamıştı benim olduğumu odalarımız yan yana olduğu için sesten anlamıştır belki dedim kendi düşüncelerimle tartışmayı kapatırken, "biraz dışarda tur atacağım" dedim başını salladı "istersen biraz bekle hazırlanıp beraber inelim dedi" kapıdan çekilmiş girmemi ister gibi yol vermişti. Odasına girdim odamla aynı boyutlarda balkon, salon, banyo ve bir odadan oluşuyordu kanepe renklerimiz farklıydı duvar kağıtlarıda ama güzeldi seçtiği oda bile onu yansıtıyordu. Kanepeye geçtim oturdum sağa sola bakıp duruyordum. Üstünü giymiş her zamanki karanlığına bürünmüştü. Siyah onun rengiydi yansıtmıyordu onu çoğunlukta saklanmak için giyiyordu sanki, merak ediyordum neyi neden yaptığını neden giydiğini ne düşündüğünü, nasıl yaşamak istediğini ve nasıl yaşamış olduğunu hepsini öğrenmek bilmek istiyordum ama hep çekinmiştim bu konu bizim konuşamayacağımız kadar yasaklıydı sanki bilmiyordum ve bilmediğim çok şeyde vardı sanırım. Odadan çıktık temizlik için sabahın erken saatlerinde evini bırakıp gelen çalışanlar koridorda, boşalan odalarda iş başına geçmişlerdi silinen fayanslar cam gibi parlarken ayak izlerimizi bırakıp uzaklaştık otelden. Şehir merkezinde küçük bir gezinti yaptıktan sonra annem için alışveriş yapacaktım. Şehir merkezine indik asya ülkelerini çok severdim ve şimdi nasip olmuştu gelmek, japonca bilmiyordum anlamıyordum Batık çekik olsa japon derdim kesin o kadar akıcı konuşuyordu. Yine merak konusu olmuştu içimde neden japonya okumak için gelmişti burayı seçmişti anlamak bilmek istiyordum. Herhangi bir şeye başlamdan herşeyi araştırıp ölçüp tartıp netliği kavuşturduğum zaman başlardım ama Batık için aynı şeyleri yapmamıştım hiç araştırmamış hiç sormamış sorgulamamış neyi ne kadar anlatsa o kadarını bilmekle yetinmiştim. Korkuyordum belki ilk hisselerimi yaşamıştım onunla ilk elini tuttuğum sarıldığım adamdı gördüğüm kişiliğinden başka biri olduğunu öğrenmekten korkuyordum. Sohbeti bitirmişti Batık ama benim düşüncelerim içime oturmuştu hep kuşku içinde yaşamaktan nefret ederdim. Bana baktı "seni götürmek istediğim bir yer var" dedi ellerimden tuttup ara sokakların içinden geçtik biraz eski ama çok güzel görünen bir yapının önüne geldik içeri girdik elleri buruşmuş bizi gördüğü için dudaklarının kenari kıvrılmış bir yaşlı kadın bize doğru bir adım attı ellerini Batık tutsun diye uzatmıştı. Ben biraz uzakta kaldım rahatsız etmek istemeden onları izledim ne dediklerini anlamıyordum kadın kafasıyla beni işaret etmişti ve Batık bana dönmüş evet anlamında kafasını sallamıştı. Ne diyordu neden hiç japonca öğrenmemiştim telefonumu çıkardım çeviriden çevirmeye çalıştım ama çok anlamlı olmayan çeviri yapılıyordu. Batık yanıma yaklaştı belimden sarıldı yaşlı kadının yanına yaklaştık ellerimizi birleştirip öne eğildik tuhaf gelmişti bana ülkemde olsam sarılmış üç defa öpmüştük selamlaştığım insanı yurdum insanı farklıydı, Batık aramızda çeviri yaptı çok kısa diyaloglarda sonra gülümseyerek ayrıldık ordan gerçekten tatlıydı ve sevmişti. Sokakları gezerken alışveriş yaptık çok kalabalık bir ülke ve gerçekten gelişmişti insanın değeri vardı insan olduğu için eksik kısımlar vardı ama burda yaşanabilirdi. Saat epey geçmişti gezilecek çok yer vardı annemin yanına hastaneye döndük. Kapıyı açtım annem yatağında oturmuş en son gördüğümde yarım olan atkıyı bitirmiş katlamış yanına koymuştu her imlekte elleriyle sevgisini dikmişti sanki o kadar özenle yapılmış ve güzel görünüyordu ki bana yapmadığı kesindi. İçeri girdik annemin yanına oturdum mutluydum herşey güzeldi Batık ayakta durmuş annemle konuşuyordu. Annem atkıyı eline aldı "oğlum, sana yaptım hangi rengi seversin bilemedim, sana yakışır diye düşündüm" gözlerim açıldı annem Batık'ı gerçekten sevmişti artık resmi olarak aileye almıştı. Batık annemin ellerinden atkıyı aldı biraz duygulanmış dudaklarını büzmüş derin düşüncelere dalmıştı gözleri kaymıştı başka bir aleme boynuna taktı anneme minnetle baktı sanırım çok mutlu, kıymetli olmuştu onun için ve bunu biliyor hoşuna gidiyordu. Annemin elini öptü yanağına koydu yatağın yanına çöktü "anne sevgisi nedir bilmem annem de olmadı hiç isterdim ki ne kadar zorluk olursa olsun yanımda dursun bana değer versin" dedi gözleri annemden hiç ayırmıyordu "sizin sayenizde kalbim yumuşadı annelere karşı suçlu aramamaya başladım artık bazı insanlar anne olamıyor, nasıl hayırlı evlat veya hayırsız evlat diye adlandırıyorsak çocukları, çocuklarda ebeveyinlerini bu şekilde değerlendirebilir ve benim annem sizin aksinize hiç hayırlı değil" dedi gözlerinden bir yaş aktı içtendi konuşmaları annem zaten duygulara karşı hassastı gözleri dolmuş şefkatle saçlarını okşadı ben onlara bakıyordum hem mutluydum bu tablo karşısında hemde ağlıyordum. Batık bu kadar sevgisiz kaldığı için "izin verirseniz.., yani evladın olarak kabul etmeni çok isterim..." dedi kalbim yine sızlamıştı resmen en etkili film sahnesinin ortasındaydım sonraki bölüme geçmek istiyordum annem gözlerinde yaşlarıyla onu yerden kaldırmak ister gibi çekti hafifçe çok merhametliydi zaten yanına oturttu küçük bir çocuğun mahsunluğunu içinde barındırıyordu annem ise dünyadaki her çocuğa yetecek sevgisiyle kucakladı başından öptü " tabi tabi ki" dedi mutlu bir son olmuştu bu kadar dramda bana fazla gelmişti ikisine birden sarıldım "işte bu " dedim yüksek sesle mutlu ve gülüyordum her zaman olduğu gibi göz yaşlar gitmiş gülüşmeler başlamıştı. Annemi de alıp terasa çıktık annemin beğendiği ve "ara sıra buraya çıkarım" demişti. Herkes birbirinden bağımsız bir şekilde manzaraya dalmıştık kalbimizin derinliklerinde karanlık kuytu köşelerde bilmediğimiz birşeyler vardı ve bunu kendimize bile itiraf edemiyorduk. Çaylar içilmiş sohbet etmeye devam ederken aşağı iniyorduk ve annemde güzel vakit geçirsede baya yorulmuştu. Odasına yöneldik kapıyı açtım yatağına kadar kolunda destek olarak gittik canım annem ne kadar çok acı çekiyordu Allah bilir. Yatağına uzanırken ellerinde ki morluklara baktım yüreğim sızladı. Acının çeşitleri boyutları vardı öğreniyorduk yaşayarak herşeyi... Annemin yanına uzandım kucağında uzandım kollarımı zayıf bedenine sardım kokusunu çektim içime, özlem duygusunun hiçbir tedavisi yoktu. Zamanın nasıl geçtiğinin farkında olmadan karanlığın çöktüğünü ve ışıkların açılmasıyla gözlerimizi açmıştık annemin yanağından öptüm yataktan kalktım ellerimi yüzümü yıkadım üstümü düzelttim annem için akşam yemeği gelmişti ve ilaç saatide. Yemeğini yemiş içeri hemşire girdi elinde ilacları anneme verdi. Annem ilaclarını aldıktan sonra gözleri istemsizce kapandı öyle izledim annemi yerimden kalktım annemin üstünü örtüm alnından öptüm "canım annem, nefes almak kadar önemlisin" diye fısıldadım. Kapıyı çektim Batık dışarda oturmuş dertli kederli bakışlarıyla pencereden dışarı dalmıştı. Ellerimi omzuna dokundum kafasını çevirdi yukarı bana baktı iç çekti ellerimden tuttu kalktı ayağa "gidelim mi" dedi başımı salladım merdivenlere doğru ilerledik annemin yaptığı atkıyı takmıştı elimle atkının dokusuna baktım yumuşacıktı "yakışmış" dedim başını salladı "annem yaptı" derken gözleri gülüyordu "artık papuçum dama atılır" dedim gülerken biraz kıskandım mı ne "belli mi olur" dedi gülüşlerime karşılık olarak.
Hastaneden ayrıldık akşam yemeğini otelde yiyecektik güzel bir oteldi ve güzel lezzetli yemekleri vardı en üst katlarına çıktık nerdeyse bulutlara dokunacak kadar yakındık. Daha çok deniz ürünleri yemeği tercih ediyordum. Yemekleri yedikten sonra teras kısmına geçtik üstüme bir şal aldım hava esiyordu, başımı biraz uzatıp aşağı baktım yükseklik korkum yoktu ama bina çok yüksekti 73 kat yukarda olmak tuhaftı insanlar, evler, binalar bu kadar küçüktü. Başımı kaldırdım artık karanlığın kapladığı gökyüzü lambaları açmıştı. Yıldızlara baktım içime derin bir nefes çektim kendi yıldızımı buldum gözlerimi kapattım dua etmeye başladım bunu hep yapardım ve çok iyi gelirdi bana kendimi iyi hissederdim. Gökyüzü, gezegenler, galaksi, evren herşey ilgimi çekiyordu hayran kalıyordum izlemeye doyamıyordum hiç birgün uzay için roket alıp gidecem derdim bu çocukluk hayalimdi hep keşfetmek istiyordum (sahi insan ne zaman büyürdü). "Bu benim yıldızım" dedim ellerimi yıldızlardan en büyük olana uzatarak. Havada olan parmağımı tutup öptü "bu da benim yıldızım" dedi başıyla beni işaret ederek. Kalbim yerinden çıkacaktı sanırırm mutlu olmak sevmek sevilmek çok güzel bir histi ve onunla yaşamak ayrı güzeldi. Ellerimizi buluşturduk uyumak için biraz erkendi daha odama uğradım üstüme rahat birşeyler çektim, aşağı indik kahve çok içmezdim kalbimde rahatsızlık hissederdim hep onun için ara sıra tüketirdim genelde çayçıydım Batıkta çok çay içerdi. Sanırım yakın da kaçak çay için bir çözüm bile bulurduk. Sokağa çıktık elektrekli scoter arkasında birbirine sarılmış giden çiftlere baktım tebessüm ettim genç olmak güzel şeydi bir zaman sonra o hisler kaybolacaktı onun için istendiği gibi yaşamalıydı. Batık bana döndü "motorsiklete bindin mi" diye sordu başımı hayır anlamında salladım "binermisin" olabilir gibi yaptım kararımdan çok emin olmadan telefonu eline aldı çok anlamadan yine birşeyler konuştu ilk işim dil öğrenmek dedim kendime bank tarafına geçtik oturduk sokaklar çok kalabalık olmasına rağmen çok temiz ve düzgündü hayran kaldım resmen. Yarış motoruna benzeyen bir motor yaklaştı bize başında ki kaskı çıkardı Batık'a uzattı selamlaştılar ve uzaklaştı " bu çekikler neden bu kadar tatlı" dedim ama yüksek sesle söylemiş ve Batık duymuştu tuhaf bir hal aldı yüzü kıskanmıştı sanırım gözlerim kapalı gezmemi istiyordu sanki başımı salladım tekrardan "tatlılar haksız mıyım" dedim koltuğun altından bir kaskı çıkardı başımdan geçirdi "hepsi birbirine benziyor işte" dedi motora bindik korkuyordum aslında içimde tuhaf bir his vardı stresten midem bulanıyordu resmen, Batık önde arkasına geçtim titreyen ellerimi belline sımsıkı sardım motoru çalıştırmadan önce ellerim üstünde ellerini gezdirdi "korkacak bir şey yok çok iyiyim bu işte beğeneceksin" dedi hiç ikna olmadım inmek istedim ama izin vermedi önce yavaş bir şekilde gitti sonra bir jet kadar hızlı gitti kafamı bir ara kalldırdım etrafa bakmaya çalıştım net görünen bir şey yoktu o kadar hızlı gidiyorduk ki çizgiler görünüyordu sadece daha sıkı sarıldım sanırım nefes almak zordu onun için ellerim gevşedi ona güveniyordum, başımı yasladım sırtına. yağmurlu bir günde bir sorun sayesinde tanışmıştık ve şimdi canımı bile emanet ediyordum. Sanırım bütün şehri tur attık yüksek bir tepeliğe geldik hem manzara güzeldi hem artık durmak istiyordum indiğim gibi attım kendimi toprağa sırt üstü karnımı tuttum mideme ağrılar girmişti Batık bir an ne olduğunu anlamaya çalıştı hemen indi yanıma geldi başımı ellerinin içine aldı gözlerime biraz korkmuş bir şekilde "ne oldu, iyi misin" biraz endişelenmişti. Pişman olmuştu belkide, gözlerimi açtım ellerimi karnımın üstünden kaldırdım doğruldum "iyiyim, sorun yok midem bulandı sadece" dedim çabuk bulanan bir midem vardı hep başıma bela oluyordu. Yüzündeki korkuyu görünce gülmeye başladım karnımı tuttum güldüğüm için acıyordu "benden çok korktun sanırım" başını salladı nerde ne yapardım acı içinde neden gülerdim bağırırmıydım yoksa ağlarmıydım hiç belli olmayan bir ruh haline sahiptim oda zamanla öğrenecekti bunu. Ayağa kalktım çoğunlukla lunapark maceralarım bu durumda olurdu hep mekanizmalara binerdim durana kadar bağırır hatim indirirdim indiğim vakit ise tekrardan binmek isterdim böyle biriydim ve hala lunapark seven biriydim. İkimizde motora yaslandık keyifle şehrin yanan ışıklarına baktık bambaşka bir ülkede onunla mutlu olmak hissettiklerimin tarifi yoktu. Koluna girmiş, geniş kaslı omuzlarına yaslamıştım başımı saçlarım rüzgardan dağılmış ve dalgalı bir hal almıştı. Başını çevirdi saçlarımdan öptü değişik bir ilişkimiz vardı ne yakın ne uzak, herşeyi birbirimize anlatmak içinde samimi değildik sanki ama aramızdaki iletişim enerji bunları ikinci plana atmıştı. Bunca yıl tek düşüncesi geçinmek, okumak olan düşüncelerimin artık yön değiştirip Batık olması şaşırtıyordu. Eksikti hayatım ve o tek hamleyle doldurmuştu yerine koymuştu herşeyi sihirli değnek olmuştu bana, acaba ben onun için neydim...
Otele dönmemiz gerekiyordu artık Batık dudağının kenarını kıvırdı bir motora birde bana baktı "istersen taksi çağırayım " dedi binmemden endişe etmiş gibi "hayır binmek istiyorum çok güzel alıştım" dedim arsız bir insandım. Yine midem bulanacaktı ama tekrar yapmak istiyordum. Kaskları taktık bu sefer daha iyi tutundum keyfini çıkarmak istiyordum uçmak istiyordum. Sanki yere değmiyordu ayaklarım etraftaki ışıklar birleşmiş tek çizgi olmuştu bu sefer daha iyi izliyordum gerçekten keyifliydi ve Batık haklıydı çok iyiydi bu işte, nerdeyse her konu hakkında birşeyler biliyordu öğreniyordu ve uzmandı hayran kaldım yetenekliydi herşeye içten içe onu övüyordum ve ben onunla ilgili herşeyi seviyordum kalbim sevgisiyle çarpıyordu yaslandım iyice "asla bırakma" diye mırıldandım gözlerimi kapattım. Otele gelmiştik otoparka bıraktı motoru biraz sersemleşmiştim kolumdan tuttu iki parmağını iki yapmış bana göstermiş "bu kaç" dedi gülümseyerek, eline hafif bir şekilde vurdum güldüm " çok güzeldi bir daha yapalım mı" dedim gözlerini devirdi başını salladı. Arabanın anahtarını bana uzatarak "yarın sabahtan işlerim var otelde olmayacam arabayı otoparktan alır hastaneye geçersin" asansöre ulaşmıştık "bende işlerim bitince gelirim canım" dedi hiç gitmesini istemiyordum içimde tuhaf bir his vardı ama işleri vardı ve herşeyin etrafımda olmasını isteyemezdim zaten bencil bir insanda değildim. "Tamam" dedim odalarımıza geçtik. Duş alıp balkona çıktım güzel bir yerdi güzel bir havaydı güzel bir ülkeydi herşeyden önce kalbimdeki adam güzeldi...
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL