AP AZİZ DEDE
( Yedioluk'tan Doğan Işık )
Roman
Hüseyin TURHAL
Anadolu coğrafyası, yüzyıllardır sadece toprak değil, aynı zamanda inançların, sırların ve erenlerin nefesini de taşır. Bu topraklarda yetişen her bilge, her Dede, birer manevi ışıktır. Adıyaman’ın yü...
Öz'e Ulaşım Aziz Dede, Hz. Musa'dan Kadim İlim ve Hz. Davut'tan Şiir alarak, manevi yolculuğunda önemli bir olgunluğa erişmişti. Artık onun için son mertebe, tüm semavi kitapların ve manevi sırların özü olan Kur'an-ı Kerim'in kalbine ulaşmaktı. Bu, aynı zamanda Ehl-i Beyt'in sevgisi ve rehberliğinde mümkün olabilecek bir makamdı. Dede'nin tefekkür makamında, meşe ağacının gölgesinde oturduğu bir anda, tüm evrenin sesi kesildi. Manevi vizyonunda, Hz. Ali ve Hz. Muhammed'in nurlu ruhaniyetleri belirdi. Bu iki kutup, Dede'nin Alevi-Bektaşi inancının temel direkleriydi; Birlikte, Dede'ye hitap ettiler: "Ali Muhammed Kur'an okudu özüme," Kur'an, Dede'nin özüne okundu. Bu, sadece surelerin ve ayetlerin zahiri olarak tekrarı değil, Dede'nin ruhuna, kalbine ve vicdanına inen, kitabın batıni, ezeli ve aşk dolu anlamlarının doğrudan aktarılmasıydı. Dede, o an anladı ki, Kur'an'ın özü hükümden önce sevgi, ilimden önce ahlak idi. Bu, onun nefs terbiyesini mükemmelleştiren son aşamaydı. İsm-i Âzam'ın Hatemi Bu manevi donanım ve ruhani tescilin zirvesinde, Dede'ye tüm kerametlerinin ve İlm-i Havas uzmanlığının kaynağı olacak en büyük hediye sunuldu. Muhammed ve Ali'nin ruhaniyetleri, Dede'nin teslimiyetini ve saflığını onaylayarak, ona en büyük sırrı emanet ettiler: "İsmi Azam Hatem sendedir dedi bana." İsm-i Âzam, Allah'ın en büyük ve gizli ismi olup, bu ismi bilenin veya bu ismin manevi gücünü taşıyanın, Allah'ın izniyle kâinattaki tüm kudrete (dua ve keramet) sahip olacağına inanılır. Hatem (Mühür) ise, bu gücün Dede'nin üzerine resmi bir şekilde mühürlendiğini gösteriyordu. Artık Aziz Dede, sadece bir derviş değil; İsm-i Âzam'ın Mührünü taşıyan, sözü Hak olan, Yıldız İlminin Kutbu idi. Zehri bal eylemesi, palamutların ışık saçması gibi tüm kerametleri, bu ilahi mührün ve gücün doğal bir sonucu olarak gerçekleşiyordu. Kudretin Sorumluluğu İsm-i Âzam'ın tevdi edilmesi, Dede'ye muazzam bir kudret yüklemekle birlikte, aynı zamanda sonsuz bir sorumluluk da getiriyordu. Dede, bu gücü, sadece ve sadece halka hizmet, doğruluk ve birlik yolunda kullanacağına dair yemin etti. O an, Dede'nin yüzünden yayılan nur daha da belirginleşti; artık o, Yedioluk'tan Doğan Işık'ın ta kendisiydi. Onun nur yüzü, taşıdığı ilahi gücün ve bu gücü hak etmenin getirdiği ahlaki saflığın bir yansımasıydı. Bu manevi zirveye ulaşmak, Aziz Dede'yi, kudret ve koruyuculuğun somut sembollerinin verileceği bir sonraki aşamaya hazırlıyordu.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.