Para, gübre gibi etrafa yayılmazsa işe yaramaz. baco
AP AZİZ DEDE ( Yedioluk'tan Doğan Işık ) Roman Hüseyin TURHAL
Anadolu coğrafyası, yüzyıllardır sadece toprak değil, aynı zamanda inançların, sırların ve erenlerin nefesini de taşır. Bu topraklarda yetişen her bilge, her Dede, birer manevi ışıktır. Adıyaman’ın yü...
11. Bölüm

Bölüm 7: Günümüz Ziyaretçileri ve Yaşayan Felsefe

8 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum
Değişen Zaman, Değişmeyen İnanç
Aradan on yıllar geçmişti. Türkiye büyük toplumsal ve siyasi değişimlerden geçmiş, Yedioluk köyü de modern dünyanın izlerini taşımaya başlamıştı. Köyün yolları asfaltlanmış, insanlar akıllı telefonlarla dünyaya bağlanmıştı. Ancak köyün üzerindeki tepede, Aziz Dede’nin türbesinin etrafında oluşan manevi atmosfer, zamanın yıpratıcılığına meydan okuyordu.
Günümüzde türbe, sadece yaşlıların ve ocağın eski taliplerinin değil, aynı zamanda yeni neslin de ilgi odağıydı. Şehirlerin karmaşasından, modern hayatın getirdiği ruhsal boşluktan yorulan gençler, üniversite öğrencileri ve farklı meslek gruplarından insanlar, Yedioluk'a akın ediyordu.
Bu yeni ziyaretçiler, Dede'nin kerametlerini sadece masalsı hikâyeler olarak görmüyor, onun "Doğruluktan ayrılmayın" ve "Toplumsal barış" gibi temel felsefelerinin, 21. yüzyılın sorunlarına bir cevap sunduğuna inanıyorlardı.
Yaşayan Felsefe: Hümanizmin Sesi
Aziz Dede’nin mirası, artık sadece bir inançsal rehberlikten ibaret değildi; o, evrensel bir Hümanizm dersiydi. Türbeye gelenler arasında, Dede'nin bağlı olduğu inanca ait olmayan, hatta inançsız olduğunu söyleyenler bile vardı. Onların aradığı şey: koşulsuz sevgi ve aydınlanmış ahlak idi.
Dede’nin Felsefesinin Güncel Önemi:
Barış: Özellikle bölgedeki etnik ve inançsal ayrışmaların arttığı dönemlerde, Aziz Dede'nin farklılıkları kucaklayan yaşam biçimi, bir birleştirici manifesto olarak görülüyordu.
Ahlak: Tüketim toplumunun getirdiği yozlaşmaya karşı, Dede’nin sade ve dürüst yaşam çağrısı, modern insanın aradığı öz haline gelmişti.
Şifa: İnsanlar, türbede saatlerce oturup sessizliği dinlediklerinde, zihinlerindeki karmaşanın çözüldüğünü ve bir tür ruhsal detoks yaşadıklarını hissediyorlardı. Bu, Dede'nin asıl kerametinin, insanların kendi içlerindeki iyileştirme gücünü uyandırmakta yattığını gösteriyordu.
Nesiller Arası Köprü
Aziz Dede'nin torunları ve Ağuçan Ocağı'nın bugünkü temsilcileri, Dede'nin vasiyetini yerine getirmek için büyük çaba sarf ediyordu. Geleneksel Dede meclisleri, artık dijital iletişim araçlarıyla da destekleniyor, Dede'nin sözleri ve hikâyeleri geniş kitlelere ulaştırılıyordu.
Ziyaretçiler, tepeye tırmanıp türbenin etrafında sessizce dua ederken veya çay içerken, Dede'nin manevi varlığının hâlâ çok güçlü olduğunu hissederlerdi. Gözlerini kapatıp, 1960’ların o zorlu şartlarında bile sevgi ve doğruluktan vazgeçmeyen bir rehberin nefesini içlerine çekerlerdi.
Türbe, bir müze değil, yaşayan bir okuldu. Binlerce farklı hikâyenin kesiştiği, geçmişin bilgeliği ile geleceğin umudunun buluştuğu bir yerdi. Aziz Dede, bedenen göçmüş olsa da, bıraktığı ışık, Anadolu topraklarında nesiller boyu parlamaya devam ediyordu.
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL