Adıyaman'da Kayıp Hikâyelere Yolculuk
Adıyaman'ın kadim topraklarında, taşın ve zamanın derinliklerinde saklı kalmış, kaybolmaya yüz tutmuş gerçek hayat hikâyelerinin izini sürüyor. Bu eser, Nemrut'u...
I. Fırat’ın Yanı Başındaki Susuzluk Kommagene Krallığı'nın görkemli başkenti Samosata (Samsat), bereketli Fırat Nehri'nin kıyısında kurulmuştu. Ancak nehrin coşkun suları verimli toprakları beslese de, şehir merkezine temiz ve içilebilir pınar suyunu taşımak, krallığın çözemediği bir dertti. Özellikle yaz aylarında, halk Fırat'tan uzakta kuraklık ve salgın hastalıklarla boğuşur, kadınlar gün boyu nehrin kirli sularını taşımak zorunda kalırdı. Kral II. Mithridates'in kız kardeşi Prenses Erato, sarayın ipekleri içinde yaşasa da kalbi halkıyla birlikte atıyordu. O, halkının çilesini gören, adil ve merhametli bir ruha sahipti. Erato, sarayın bahçelerindeki şırıl şırıl akan havuzlara bakarken bile, Samsat'ın her bir vatandaşı için acı çekiyordu. II. Gözü Pek Âşık ve Kralın Koşulu Samsat'ta, Agathon adında, taş işçiliğinde ve su mühendisliğinde usta, gözü pek ve yakışıklı bir genç vardı. Agathon, Prenses Erato'ya delicesine âşıktı. Ancak bir Kommagene prensesine talip olmak, bir ölümlü için cüretten başka bir şey değildi. Yine de aşkının gücüyle cesaretlenen Agathon, Kral II. Mithridates’in huzuruna çıktı ve prensesin elini diledi. Kral, genç adamın pervasızlığını alaycı bir gülümsemeyle karşıladı ve ona, Agathon'un ya hayatını ya da prensesi kazanacağı imkânsız bir koşul sundu: "Samsat'ın kaderi Fırat'ın bereketiyle yazılmıştır. Lakin halkım susuzluk çekmektedir. Eğer sen, o sarp dağların, o gizli pınarların buz gibi suyunu, şehrin meydanına gürül gürül akıtırsan, bu imkânsızı başarırsan, kız kardeşim senindir! Yoksa bu küstahlığının bedelini başınla ödersin!" Agathon, prensese son bir kez baktı, gözlerinde yanan aşk ateşini gördü ve görevi kabul etti. III. Suyun Zaferi ve Karakuş’taki Hüzün Genç âşık, aşkının ateşi ve dehasıyla yollara düştü. Aylar süren çalışmanın ardından, dağların en yüksek noktalarındaki pınarları tespit etti. Binlerce taş ustasıyla birlikte, kilometrelerce uzunlukta, yer altı tünelleri ve taş kemerlerden oluşan devasa bir su yolu inşa etti. Ne kadar borçlanırsa borçlansın, ne kadar zorluk çekerse çeksin geri dönmedi. Sonunda, o büyük gün geldi. Samsat’ın meydanındaki anıtsal çeşmeden, dağların buz gibi, tertemiz suları gürül gürül akmaya başladı. Halk sevinçten çıldırmış, Agathon'u omuzlarda taşımıştı. Ancak bu zafer, Kral Mithridates'in kalbini kıskançlıkla doldurdu. Kral, hem bir halk kahramanına söz verdiği için hem de kız kardeşini basit bir ustaya vereceği için hiddetlendi. Tahtının şerefini hiçe sayarak, Agathon'a verdiği sözü tutmadı. Genci, "krallık sırlarını öğrenme girişimi" bahanesiyle zindana attırarak idam emrini verdi. Prenses Erato, kardeşinin bu vicdansız ihanetini öğrendiğinde yıkıldı. Âşığının halk için yaptığı fedakârlığın, zalimlikle ödüllendirildiğini gördü. Hükümdarın bu lanetli kararına karşı duramayan prenses, son bir fedakârlık yapmaya karar verdi: Babası Kral II. Mithridates'in annesi ve kız kardeşleri için yaptırdığı, tepesinde kartal heykeli (karakuş) olan anıt mezar Karakuş Tümülüsü'ne gitti. IV. Prensesin Adanışı ve Ebedi Yas Prenses Erato, kendi kişisel hazinesindeki tüm altınları ve mücevherleri satarak, gizlice Agathon'un su kanalı inşası için biriken borçlarını ödedi ve ailesine destek sağladı. Ardından, Karakuş Tümülüsü'nün sütunlarının yanına çekildi. Kendini tanrıların katına, yas ve sükûnete adadı. Parlak giysilerini çıkardı, sarayın lüksünü reddetti ve ömrünün geri kalanını, Fırat Nehri'ne nazır o kartal heykelinin gölgesinde, sessiz bir bekleyiş ve dualarla geçirdi. Artık o, Samsat'ın halkına su getiren kayıp âşığının anısını yaşatan, hüzünlü bir koruyucuydu. Kayıp Olan Ne? Kayıp Aşk ve İhanet: Genç âşık Agathon'un hayatı ve Prenses Erato'nun mutluluğu kraliyet ihanetiyle kayboldu. Kayıp Anıt: Karakuş Tümülüsü'nün görkemli sütunları ve heykelleri, zamanla ve sonrasında Fırat Nehri'nin yükselen sularıyla (baraj gölü) ya yıkıldı ya da sular altında kaldı. Tıpkı prensesin ve âşığının anısı gibi, eserin büyük bir kısmı da kayıplara karıştı. Bugün, sadece bir kartalın ve bir aslanın kalıntıları bu büyük hüzünlü aşkın sessizliğini korumaktadır. O günden bu yana, Fırat'ın sularının yükselip alçaldığı her an, Karakuş Tümülüsü'nün kartalının, Samsat'ın aşk uğruna kaybedilen en değerli manevi hazinesine, yani Prenses Erato'nun sonsuz yasına baktığı söylenir.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.