Abuzer ve İmitasyon Hazine
Kitap Giriş Yazısı
Adıyaman’ın tozlu yollarında başlayan bir saflık hikâyesi... ve uluslararası bir dolandırıcılık labirenti.
Abuzer, hayatı traktörü, tarlası ve hayvanlarından ibaret, kalbi temiz bir köylü vatandaştı. Onun için toprak, en güvenilir kaynaktı. Ta ki, adı Tilki Şevket olan uluslararası bir dolandırıcı, elinde sahte bir hazine haritası ve tarlasına gizlediği paha biçilmez imitasyon heykellerle kapısını çalana kadar.
Şevket’in tek bir amacı vardı: Abuzer’in büyük hayallerini, 100 milyonluk servet vaadiyle zehirlemek ve 1 milyon liralık operasyon parasını çalmak. Abuzer, traktörünü ve hayvanlarını satıp borçlandığında, hayatının en büyük hatasını yaptığını acı bir şekilde öğrendi. Şevket parayı alıp kayboldu, geride sadece sahte bir umut ve büyük bir yıkım bıraktı.
Emniyet Müdürü Tayfun devreye girdiğinde, bu basit dolandırıcılığın ardında, Balkanlar’dan Avrupa’ya uzanan, uluslararası bir sanat sahteciliği ve kara para aklama şebekesi ortaya çıktı.
Artık bu sadece bir para meselesi değildi; bu, bir köylünün onuru ve adaletin mücadelesiydi.
Tayfun, Abuzer’i uluslararası bir avın merkezine yerleştirir. Saf bir köylü, kibrine yenik düşen uluslararası bir dolandırıcıya karşı.
Tilki Şevket, Adıyaman’ın tarlasına kurduğu tuzağın, İstanbul’un lüks rezidanslarında kendi sonu olacağını bilmiyordu.
Kayıp para geri alınacak mı? Abuzer, sahte altının peşinden koşarken kaybettiği gerçek hayatını geri kazanabilecek mi?
Bu giriş yazısı, hem hikayenin duygusal ağırlığını (Abuzer'in kaybı) hem de polisiye gerilimini (Tayfun'un soruşturması) vurgulamaktadır.