Adıyaman’ın tozlu yollarında başlayan bir saflık hikâyesi... ve uluslararası bir dolandırıcılık labirenti.
Abuzer, hayatı traktörü, tarlası ve hayvanlarından ibaret, kalbi temiz bir köylü vatandaştı....
Abuzer ve İmitasyon Hazine Bölüm 13: Yüzleşme ve Kelepçeler (Zirve) Maltepe’deki tekstil deposu, aksiyonun hemen ardından soğuk bir yargılama sahnesine dönüşmüştü. Emniyet Müdür Tayfun'un emriyle, Şevket'in uluslararası alıcıları, silahlı korumaları ve en önemlisi 'Tilki Şevket'in kendisi kelepçelenerek gözaltına alındı. Deponun ortasındaki muazzam, sahte Roma İmparatoru heykeli, uluslararası sahtecilik ve dolandırıcılık şebekesinin en somut delili olarak polisin elindeydi. Tayfun, kelepçelenmiş Şevket'in yanına geldi. Şevket’in yüzündeki kibir silinmiş, yerine soğuk bir öfke çökmüştü. Gözleri, Abuzer'i arıyordu. "Tek bir köylü için bunca zahmete değer miydi, Tayfun?" diye tısladı Şevket, Tayfun’un soyadını bilmediği için adıyla hitap ederek. "Değerdi," dedi Tayfun. "Çünkü Abuzer, senin en az beklediğin şeydi: Dürüstlük. Sen onu dolandırdığını sanıyordun, ama o, uluslararası şebekenizin çöküşünün anahtarı oldu." Abuzer, iki polisin arasında, hala titreyen bir halde duruyordu. Tayfun, onu Şevket'in yanına getirdi. İki adam, tarlada sahte define çıkardıkları günden sonra ilk kez, bu kadar yakın, ama roller değişmiş olarak yüzleşiyordu. Şevket, Abuzer'i görünce yüzündeki öfke, alaycı bir ifadeye dönüştü. "Vah vah Abuzer! Sen hala o sahte heykellerin peşinde misin? Bak, hayatın boyu göremeyeceğin paraları kazanıyorduk. Sen o 100 milyonun ortağı olacaktın. Neden bizi sattın?" Abuzer, bu kez susmadı. Gözlerinin içine bakarak, sesi deponun sessizliğinde yankılandı: "Sen benim paramı almadın Şevket. Sen benim güvenimi aldın. Sen benim emeğimi aldın. Benim tarlamda beni dolandırdın! Bu paranın yüz katı olsa bile, o namuslu hayatımın yerine geçmezdi." Abuzer'in sözleri, Tayfun ve oradaki diğer polisler üzerinde derin bir etki bıraktı. Bu, sadece bir hırsızlık hikayesi değil, bir ahlak dersiydi. Tayfun, araya girdi. "O 1 milyon lira, senin bu sahte heykeli yurtdışından getirtme ve alıcıları ağırlama masraflarını karşılamak içindi, değil mi Şevket? Abuzer, senin fon kaynağın oldu. Ve şimdi, Ziya'nın (Şebekenin muhasebecisi) ve uluslararası istihbaratın sayesinde, tüm planın ifşa oldu. Kelepçeleri çıkaramayacaksın Tilki." Şevket, isminin ifşa olmasına öfkelendi. Tayfun'un içeriden bir köstebek bulduğunu anladı. Artık her şey bitmişti. Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte, Şevket, korumaları ve uluslararası alıcılar, Adıyaman Emniyet Müdürlüğü’nden başlatılan soruşturma kapsamında İstanbul’daki Mali Suçlar Bürosu’na götürüldü. Abuzer, resmi ifadesini verdi. Ziya’nın itirafları, Tayfun'un topladığı deliller (sahte heykeller, kriptolu telefon, banka dekontları) ile birleşince, Şevket’in ve 'Işık Düşerleri' şebekesinin tüm Türkiye ve Avrupa’daki faaliyetleri ortaya çıktı. Günler süren sorgulamaların ardından, deliller toplandı, dosyalar hazırlandı. Emniyet Müdürü Tayfun, Abuzer’i yanına çağırdı. "Abuzer Bey, görevimiz tamamlandı. Şevket ve şebekesi hapse giriyor. Bu, sadece Türkiye için değil, uluslararası polis camiası için de büyük bir zafer." Tayfun, bir zarf uzattı. "Bu zarfta, yasal işlemler sonucunda, size devletin mağdurlar için ayırdığı fondan bir miktar tazminat alabilmeniz için gerekli başvuru evrakları var. Ayrıca, Ziya'nın itirafı sayesinde, Şevket’in yurtdışı hesaplarından dondurulan paraların bir kısmının size iadesi için de hukuki süreç başlatılacak." Abuzer, zarfı aldı. Artık o 1 milyon lirayı geri alacak olsa bile, yaşadığı tecrübe paha biçilmezdi. "Müdürüm," dedi Abuzer, sesi minnetle doluydu. "Siz sadece hırsızı yakalamadınız, benim namusumu da iade ettiniz. Benim tarlamda büyüyen kederi temizlediniz." Tayfun gülümsedi. "Biz sadece işimizi yaptık Abuzer Bey. Ama sizin saflığınız ve dürüstlüğünüz, bize bu işi yapma gücü verdi." Abuzer, İstanbul'dan, Adıyaman'daki köyüne doğru yola çıktı. Traktörü ve hayvanları geri gelmeyecekti, ama artık sırtında ağır bir borç yükü ve kalbinde büyük bir acı yoktu. Artık o, sadece bir köylü değil, uluslararası bir dolandırıcıyı adalete teslim eden kahramandı
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.