ÜYELİK GİRİŞİ ÜYE OL
Anasayfa Şiirler Forum Etkinlikler Kitap Nedir? Bicümle Tv Müzik Atölye Arama Blog İletişim Yazılar
Giriş Yap Üye Ol
"Günlerini düşler krallığında geçirmeyenler, günlerin kölesi olur." Halil Cibran Paylaş
ANASAYFA
ETKİNLİKLER
NEDİR?
TİVİ
BLOG
BİCÜMLE
ATÖLYE
ARAMA

Editörden... Süheyla Taşçıer ile Söyleşi

Şair iki yıl sonra çıkacak kitabında yayınlayacağı şiirini sitemiz üyelerine armağan etti...

3.4.2009

Editörden... Süheyla Taşçıer ile Söyleşi

“önce
düğmelerimi çözüyorsun
sonra
okşuyorsun

ağız dolusu öpüyorsun sonra
göğüslerim avuçlarında uç veriyor

sen
soluk soluğa

ben
çığlık çığlığa”


Çığlıkları yüksek şiir deryasına ve bir kadın şairimizin dizelerine hoş geldiniz. Bu ay söyleşimizi sizler için Süheyla Taşçıer ile yaptık. Şimdiye kadar üç şiir kitabı ile bizlere seslenen şair ilk kitabını 1990 yılında yayınlamış. “oniki saatlik sevgili” ile başlayan serüven, 1992’de yayınlanan “yağmur altında sevişsek” kitabı ile 2008 de “tenimin altındaki tanrıçalar” kitabıyla yola devam ediyor. Bütün kitapları Payan Yayınları tarafından 2008 yılında yeniden basılmıştır. İlgilenenler olacak benden söylemesi hazır olun! Nefeslerinizi tutacağınız çok dizeye şahit olacaksınız. Kısa cümleler içinde koca bir ömrü, dünyada yaşanan olup bitenleri ve kadınlar-erkekler dünyasında söylenemeyenleri söyleyen eşsiz bir şairin atmosferine göç edeceğiz.


“türkülerini öğret
dünyanın çocukları ile dostluğunu anlat

sarı saçlarında uçur
lacivert gözlerinde uyut

baş ucuma
şeker koymayı unutma”




Siz hayata çok erken başlamış birisiniz. 14 yaşında Rüzgarlı Sokak’la tanıştığınızı biliyoruz. Bu dönemle birlikte yepyeni bir dünyaya kapılarınız açıldı. Babanızı küçük yaşta kaybedip eve ekmek götürmek için oldukça küçük bir yaş. O dönem hakkında neler söyleyeceksiniz?


14 yaşındaki bir ergen için "yeni bir dünya" değil “karmakarışık duyguların yaşandığı dünya” demek daha doğru. Şiirin para etmediği dağıtımcıların "şiir satmaz" deyip dudak büktükleri ve yayınevlerinin de "şiir mi, sen popüler kültürden bir şeyler yazsan yahu daha iyi tutar" deyip şiir kitaplarını ellerinin tersi ile ittikleri günümüzde ben 14 yaşında kalemden para kazanıp evime ekmek götürmenin keyfini acı gülümsemeyle anıyorum...



“ben köksem
sen gövdemsin
tutunmadan
dal veremem ki
meyve hiç”



Gazeteciliği ustalardan öğrenmek ve çok küçük yaşlardan itibaren onlarla aynı havayı solumak nasıl bir duygu?


Yedeğinde bulunan bir çift gözü, görmeyene armağan etmek olsa... Ben salt gazeteciliği değil etik ve erdem kavramlarını da ustalarımdan öğrendim. Hoş o yaşta etik benin için bir mahalle adı, erdem de o mahallenin muhtarıydı. O mahallerde büyümek ve o mahallerin sayısını artırmak ve o mahallerden bir kent yaratmak. Ama bugün o mahalleler talan edilmiş... Ne etik ne erdem... Her şey satılık...



“ben
çarpı
sen
eşittir biz

sağlamayın
yanlışlarıyla
doğrularıyla
biz”




Siz bu alanda ödüller aldınız. Çok ses getiren haberler yaptınız. Mükemmel ve ayrıntıcılık genlerimize yerleşiyor ister istemez.-kadın olmanın bize kazandırdıkları- Bir dönem bazı haberleriniz yüzünden gözaltına alındınız. Hatta kişisel tanıtımınızda “Gençliğimi Ankara- İstanbul- İzmir sıkıyönetim komutanlıklarında, niye bu haberi yazdın, sorgularıyla geçirdim” diyorsunuz. O zamanlar genç ve iyi işler çıkarma peşindeydiniz. Üstelik kadınsınız… Korkmadınız mı?


Bazen korkmana da izin verilmiyor. Korkmak bir yerde teslimiyet. Başarıyı onikiden vurmak için, gölge oyunlarıyla dans etmesini bilmek gerek. Evet kadınım ama olaylara ve yaşama cinsiyet kavramlarıyla bakacak cinsten değilim.


Lise yıllarında bir yarışmada yazdığınız şiir ile ikincilik kazandınız. Bu zamanlarda mı şiir yazmaya başladınız. İlk yazdığınız şiiri hatırlıyor musunuz?


Şiir benim yaşamımda hep vardı. Abartısız 7 yaş diyeceğim. Ve 7 yaşında yazdığım şiirim birinci kitabım “Oniki Saatlik Sevgili” de yer aldı. Sadece “ilk bahar”, “ilk yaz” olarak değişti...


DÖNÜŞELİM

ilk yaz geldi
beyaz böceğim uç
al
mavi tozlarımı
şenlensin kırlar...


Yarışmada ikincilik aldığım şiirim de en ufak değişikliğe uğramadan ikinci kitabım “Yağmur Altında Sevişsek” de nefes buldu... Ama güzel ülkem nefes aldı mı?... Baktığım zaman kocaman hayır... BİR EL VAR evet şiirimin adı bir el var... Bizi böylesi aç sefil bırakan el ve kardeşi kardeşe kırdıran bir el var...



Şiirin size göre tanımı nedir?

Soyutumda ki iç savaşın dışa vurumu...


“hiç mi
hiç
aklımda yoktu sevişmek

ta ki
kuş
havalanıncaya dek”




“Oniki Saatlik Sevgili” ilk kitabınız ve “ustama” diyerek yayınlamışsınız. Ustam dediğiniz Cemal Süreya değil mi? Kitabın tanıtımında “Türkiye’de erotizmi şiirleştiren ilk kadın şair. Dünyada Sapho, Türkiye’de Danimarka burunlu Süheyla. On beş yıl sonrasının şiirini yazıyor” demiş Cemal Süreya. Bu sorumluluğu alıp yüklenmek ağır mıydı?


Ustalardan yana şanslıyım gerek şiir gerekse gazetecilik adına öğrendiklerim ustalarımdandır. Cemal Süreya’nın işçisi olmak el yordamıyla yakaladığım şansların en büyüğü olsa. Benim çocuk omuzlarıma eve ekmek götürmek düşmüş. Sonrasında şiir yakama yapışmış. Gazetecilik gibi mesleğin içinde bulunmak, şiir adına, öykü adına, roman adına ustalarla da beraber olmak demekti. Hele o dönemlerde önümde 68 kuşağı var dünyadan haberdar ve dünyanın şairleri şiirleriyle sofralarında. İşte öyle bir sofrada Süreya rüya değildi…



“önce gözlerimi öptün
sonra
gözlerinin takıldığı tüm noktaları”




Cemal Süreya “şair İstanbul’da yaşar” deyince siz 1988 yılında İstanbul’a yerleşiyorsunuz. İstanbul ne kattı size, şiirlerinize?


İstanbul doyumsuz kadın gibi libidosu her daim genç önce alıyor ve alıyor ve alıyor. Sonra imge odalarım bütün konukları ağırlıyor... Ben İstanbul’a öyle dolu ve öyle öfkeli geldim ki. Önce İstanbul beni sakinleştirmenin yollarını aradı. Buldu mu o yolları... Yazamadığım şiirlerim o yollardan çıkacak...


Neden erotik şiirler yazıyorsunuz?


Bu soru ilkokul öğretmeni mi anımsattı "Süheyla neden yaramazlık yapıyorsun"...


Yazmaktan keyif aldığınız bir ortam var mı? Sevdiğiniz bir defter, sevdiğiniz bir kalemle, boğaza bakan bir mekânda, gecenin bir yarısı, ya da öğle güneşi alnınızı yakarken gibisinden… Örnekleri çoğaltmak mümkün.



Önce parmaklarımdan kısa kara kalemlerim vardı... Sonra daktilomun tuşları oldu... Teknolojiye zor alıştım... Şiir yazmak için ne özel bir oda ne özel bir kalem... Beynim yetiyor... Biriktirdiklerim masaya oturduğum zaman balın petekten süzülmesi gibi akıyor, akıyor ve akıyor. Yeter ki yalnız olayım... Ama müziğim olmazsa olmazım... Dünyanın bütün seslerine kapalı Süheyla.


“işte güneşim
işte denizim
işte dağlarım
haydi çocuklar
evcilik oynayalım

var mısınız
denizi taşıralım”





Şiirleriniz oldukça yalın ve gündelik yaşamda bir kadınla erkeğin, isteklerine, cinsel duygularına, ayrılıklarına, aşklarına dair ne varsa kısa, öz bir o kadar içtenlikle anlatılmış. İlk kitabınız ve ikinci kitabınızda bunlar çok belirgin iken. Son çıkan “Tenimin Altındaki Tanrıçalar” kitabında, ilk kitaplardaki anlatıma daha fazla çocukluk özlemi katılmış hissettim. Acaba çok genç yaşlarda çıkardığınız kitaplardaki rüzgâr, şimdi yerini çok daha derin özlemlere mi bırakıyor?



Birinci kitabım aslında tepkinin çığlıkları erkeklerin kadınlara "biyolojik" bakış açısına tepki... Ki 12 Eylül’de yazdığım “Zam” haberinden yargılanırken kadın bedenimin parçalara ayrılması... İlk aşk ilk ihanet... Kimse de benim üstüme atmasın dünya kurulalı beri Adem ve Havva’dan kalma haller... “Tenimin Altındaki Tanrıçalar” yani son şiir kitabım salt çocukluğa inmek değil... Birilerinin erkekliğinin kabarmış olması ve dünyanın sürekli kanayan hali... Adı Dicle’ye çıkan kızların boynuna urgan geçirilmesi... Her şeyden önemlisi; gölgelerin ayak izlerini silemeyeceği ve inadına dünyayı daha güzel kılmak adına aşk... Hesapsız kitapsız aşk... Ben aşkı hiç bir zaman darağacına çektirmem... Dünya büyümez çünkü sevişmek ihaneti kabul etmiyor...


Siz çok kısa cümleler ile büyük tarifler yapabilen bir şairsiniz. Aşk’ın tarifini bana bir cümlede açıklayın desem…

Okurlarım kitapları mı alsın aşkın her halinin tarifini görsünler. Hep aşkın tarifi sorulur. Aşık adam ve aşık kadın tarifi neden sorulmaz? Bence aşık adam ve aşık kadın hali bir çizgi film kahramanı olmakla eş değer. Duvardan duvara çarpılmak yere yapışmak ve ayağa kalkmak... Aşk ölmeye izin vermiyor kıramadım sana aşkın tarifini de yaptım...


Şiir kitaplarının alınmadığı hatta korsan çılgınlığı yüzünden kitapevlerinin kan ağladığı bu dönemde, siz 3. kitabınızı çıkardınız. Nasıl gidiyor kitap satışları?



Yukarda da söylediğim gibi dağıtımcı ve kitapevlerinin şiire cüzzamlı muamelesi yapmasından ötürü bütün şiir kitapları köşelere atılmış. Ancak okur şairinin peşine düşerse kıpırdama oluyor. Dağıtımcı "zaten şiir satmıyor" diyerek 2-3 kitap gönderiyor. Ben imza günlerimde satışın ve okurla buluşmanın keyfini yaşıyorum. Özellikle Anadolu’da 300 kitap imzalıyorum. Bugüne kadar yaptığım imzalarım görkemli geçti... Şair kitabını bavuluna koyuyor Anadolu yollarına düşüyor. Aradan kitapevi ve dağıtımcıyı kaldırıp kendi kitabını satıyor... Bence şairiniz geldi diye de bağırsak fena olmaz... Kitap okumayan uyuyan bir toplumuz.


Çok iyi dersem çok büyük yalan olur. Zaten yerel seçime takıldım... Tenimin Altındaki Tanrıçalar seçim vaatlerinin kakafonisi altında kulaklarını kapatmış... Kirliliğin bitmesini bekliyor... Tanrıçalar bu pazarda en iyi biçimde ağırlanacaktır... Güneşin kraliçe edasında odalarımızda gezdiği gibi Tanrıçalar da tanrıları baştan çıkartacaktır...




nil çekilsin gözlerimin sürmesine
afrodizyak tütsüler yaksın tanrılar
yeryüzü insin saydamlığına
tanrıçalar tenimin altında kıpırdasın”



İnternette edebiyat ve şiir sitelerinden mutlaka görmüşsünüzdür. O kadar çok şiir yazan kişi var ki. Siz bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Ayrıca şiirimize kazanç gördüğünüz genç yetenekler var mı? İsim verebilir misiniz?


Yazmaktan zarar gelmez... Bazı siteler de güzel seslere rastlıyorum. Şiir adına güzel siteler de yok değil... Ama her dizin şiir de değildir... Şiire haksızlık etmeyelim. Ustam Cemal Süreya, "Ben şiir işçisiyim" derdi... Yanıt verilmiştir Cemal Süreya tarafından...


Sürekli takip ettiğiniz dergiler nelerdir?


Ah eski Broy’un ekonomik dar boğaz nedeniyle çıkamamasına çok üzülüyorum... Çok fazla dergi akıyor postadan özellikle isim veremem... Ama Anadolu’da çığlık çığlığa çıkan şiir dergilerini alkışlıyor ve ürünlerimle destek de veriyorum...


Hayranlarınızın tepkilerini siz daha iyi biliyorsunuz. İmza günleri, ya da şiir dinletilerinde karşılaştığınız manzara nasıl. Kadınlar ve erkekler olarak bir değerlendirme yapabilir misiniz?


Özellikle Anadolu’da ki kadın okurlarım daha meraklı ve daha cesur sorular soruyor ve sorguluyor... "İçimizdeki sesimiz" diyorlar kadın okurlarım. Sanki bu bir slogan. "Süheyla bizim beldeye geliyor hani şu içimizdeki sesimiz Süheyla…" Dillerinin ucuna gelip söyleyemedikleri dize olarak önlerine sunulunca güç gösterisinde bulunuyor Tanrıçalarım...



Size şiir yazmanın dışında keyif veren neler var hayatta? Şiir dışında nelerle uğraşmaktan hoşlanıyorsunuz?


Şiir yaşam biçimim... Zaten şiir yazacağım zaman bir kelimenin peşine düşüyor ve kuyumcu gibi çalışıyorum... Gece rüya görüp sabah şiir yazmıyorum... Doğa yürüyüşlerim var. Kar, yağmur, rüzgâr demeksizin. Düzenli spor yapıyorum modadır diye değil. Spor da şiirle beraber 7 yaşından beri hayatımda... Şiir masasında katılaşan vücudum haftanın iki günü buhar banyosu ve sauna ile kendine geliyor... Film izlemek tabii... Kendime film günleri yaparım... Günde 3-4 film izlerim..


Kimleri okumayı seversiniz? En son kimin kitabını okudunuz?


Bugünlerde Nıetzsche bütün şiirlerini okuyorum... Zaten baş ucu şairlerim ve yazarlarım vardır.



Her daim seyretmekten bıkmayacağım dediğiniz bir film var mıdır?

Hayatımın her döneminde beni etkileyen filmler olmuştur...


Şiir dışında edebiyatın başka bir dalıyla uğraşılarınız var mı?

Ben en zorunu seçmişim şiir…


Bu söyleşiyi biliyorsunuz Edebiyat Defteri sitesi okurları için yapıyoruz. Bizim sitemizi biliyorsunuz. Görüşlerinizi bildirirseniz sevinirim.

Sitenizle Arzu Altınçiçek aracılığı ile tanıştım. Seni tanıdım sonra Banu! Siteniz İnternet ortamında edebiyat adına alnı açık bir site...


Bana zaman ayırdığınız ve sorularıma tüm içtenliğinizle cevap verdiğiniz için çok teşekkür ediyorum.

Ben teşekkür ediyorum. Her şeyden önce zincirimi kırdın Banu. Ben internet ortamından uzaktım.





Saygımla…

BanuKalyoncu



Yorumlar
Mesaj Yaz 1.2.2011 17:23:32
mısraların bedenime mutluluk ruhuma yaşama sevinci ve kalemime cesaret duygusu verdi gercekten çok güzel başarılarının devamı dileğiyle kalemine selam olsun..yüreğin huzurla dolsun ..saygılarımla...

Mesaj Yaz 3.4.2009 11:35:24
Ülkemizde kitap okuma oranı nedir ve şiir ne kadar okunur bu mâlûm; şiir adına farklı birini tanımanın bir sakıncasını görmedim.Tanımanın kime ne zararı olur? Farklı yazmak farklı yorumlanılabilir belki ama herkesin görüşü kendinedir.Ben sanmıyorum ki erotik şiir yüzünden çok satılsın kitap bu ancak mecmualarda oluyor.Şiir yazanlar tarafından bile çoğu zaman yazılanlar yaşanmış gibi algılanıyor iken böyle şiirler yazmak her baba yiğidin harcı değildir bence.Siz yazar mıydınız derseniz yazamam ama yazana da farklı bakamam bu onun yazdığıdır çünkü.Son şiirimde yazmıştım " uzanamadıklarımı yok saymam hiç/varsın uzananlar alsınlar" Kimse kimsye zorla bir şey okutamayacağına göre sorun neresinde bu söyleşinin? Teşekkürler şiir adına farklı birini tanıdık.

Mesaj Yaz 31.3.2009 13:15:36


Henüz adı belli değil. Ama yolunu almaya başlamış Süheyla Taşçıer'in dördüncü kitabı...

Dördüncü kitabın içindeki gizemi yakalamak için mutlaka şimdiye kadar çıkan kitapları değerlendirmenizi elbette öneriyorum. Fakat güzel bir süprizi var bize şairin. Yaklaşık iki yıl sonra çıkması düşünülen kitabında olacak şiirlerden birisini en son yazdığı şiiri bizlere sitemize armağan ediyor...

Yepyeni henüz mürekkebi kurumamış okuyunca her insanın içini sızlatacak dizler...

Bizler için. İçimizden sesler duyacağımız şiirle, şair bizi yalnız bırakmıyor... Her daim izlendiğimizi bilmek ne güzel ustalar tarafından...

ERGEN GELİNLER

günün gövdesine dolanır fırtına
s
s
se-ler çizerek
sırma saçlarını yolar
çeyiz sandıkları
asılır motiflerin yüzü

ayrı yollarda
ayrı rahimlerde
iki dudak arası
ergen gelinler
baba esaretinden
koca esaretine
aynı yollarla satılırlar

geceler
geceler cenaze evi

Süheyla Taşçıer



Teşekkürler bu güzel satırlar için. Ben daha ne diyeyim...

.(



Mesaj Yaz 29.3.2009 16:54:57
Süheyla hanımefendi.
Ben, yürekli aydın ve de üretken Türk kadınını, rejimin teminatı ve çağdaş uygarlık simgesi olarak görüyorum. Dizelerinizdeki öz güveninizden dolayı sizi bütün kalbimle kutluyorum. Erkek, tombul tombul memeler adlı şarkıyı rahatlıkla her mekanda söyleyebiliyorsa bu kadına neden yasak anlamak mümkün değil. Önünüzde saygıyla eğiliyorum saygı değer hanımefendi.


Mesaj Yaz 28.3.2009 15:32:49
Süheylâ Taşçıer, adını ilk mi duydum diye düşündüm, şiir yazmaya çalışan bizler için büyük bir eksiklik diyorum okumamak adına...Biz toplum olarak genelde okumaktan uzağız.Okumak için illede boş zamanımız olsun diyoruz, okuyabilmek için zaman ayırmıyoruz...söyleşiyi okumak ve şairi tanımak keyf verdi ve sanırım son kitabını alacağım Süheylâ Hanım'ın.Tanıtım ve söyleşi adına Banu Hanım'a teşekkür ediyorum.Sevgilerimle...

Mesaj Yaz 28.3.2009 11:30:00
Merhabalar.

Bakış açısının ölçüsüzlüğü karşısında elbet bazen yorumlara cevap vermem gerekiyor. Bu söyleşilerden üçüncüsünü yaptık. Süheyla Taşçıer ismi benim için güzel bir örnek, benim için olduğu kadar bu ismi bilmeyen ve yeni öğrenenlere de güzel bir örnek. Söyleşinin sadece girişindeki şiire takılıp tüm yorumlamayı da buraya sığdırdığınız için sonuna kadar okumanızı dilerim. Altında yayınlanan yorumları da. Şairin sadece erotik ve cinsellik içeren şiirler yazmadığı söyleşi içinde verilen örneklerde var. Yorumlarda da var.

Şiir kime göre olmamış!

Girişte verilen örneğe saplanmışsınız. Şunu belirtmeden geçemeyeceğim. Bir şiir her şeyini okura verirse, düşsel dünyamıza kazandırdıklarını tamamen kaybederiz. Oysa giriş gelişme ve sonucu ile apayrı bir kapı aralayan çok geniş içerikli bir şiir. Size göre tam değilse siz kendi hayal aleminiz ve kurgularınızla son iki kısımla tamamlayabilirsiniz. - ki son iki kısımda her şeyi tamamlayan bir anlatım var! -Tabi bu sizin yeteneğinizle ilgili. Kimse kimsenin cinsel açlığını gidermek için şiir yazmaz. Bu ne biçim bir söylemdir.

Kitapları edinip edinmediğimle alakalı bir soru yöneltmişsiniz, sayın İbrahim Eroğlu…
Buna da bir açıklık getireyim. Söyleşi yaptığım her ismin önce kitabını temin ediyorum –yayınlanmış her kitabını-, her bir satırını okuyorum. Yanımda o an için görüştüğüm iş arkadaşlarımdan tutun, ailem, yakınlarıma da söyleşide kullanacağım örneklere kadar zaman zaman aktarmalar yapıyorum. Benim dört ay sonrasına kadar kimlerle söyleşi yapacağımın bir sıralaması bile var. İsimlerde belli. Yani Süheyla Taşçıer’in üç kitabı da elimde mevcut.

Ben yazmaya başladığım dönemlerde kardeşlerim beni takip ediyordu, kuzenlerim takip ediyordu… Kendi web sayfamı yaptığımda ailem haberdar oldu. Beni bu konuda en fazla destekleyen yine annem babamdır. Bu sitede söyleşi yaptığımı bildikleri için takip ediyorlar mı? Elbette ediyorlar. İnternet ortamında şiir yazıp ailesinden gizleyen küçük bir çocuk değilim. Sizin kavrayamadığınız ve yanlış gördüğünüz nedir ben onu kavrayamadım. Kaldı ki “ailesine layık görmediği bir söyleşiyi bu kadar insana sunması dürüstlük değil bence..” demişsiniz. Siz kimsiniz ki benim yerime böyle bir söylemde bulunuyorsunuz. Ben bu söyleşiyi yapıp şairini tanımaktan son derece mutluyum.

Kimi Nazım Hikmet sever, kimi Edip Cansever, kimi Ahmet Telli, kimi melih Cevdet Anday, kimi Ali Püsküllüoğlu… Fakat bunları sevmeyenlerde olabilir. Her insanın yazdıkları bana hitap etmeyebilir. Öyle bile olsa ortada bir emek ve birikim var. Paylaşım var. Sevmediğim bir ismin binlerce hayranı da var. Şimdi acaba sevmediğim bir şiir türü, sevmediğim dizelerle karşılaşınca, hem hiç olmadık nedenler sıralayarak hakaret etmem gerekmiyor.

Ben bu yaptığınızı kınıyorum. Bu şekilde tavrınızı kınıyorum. Onca şey yazıp son kısımda “ehrkes özgürce isetdiği tarzda yazsın karşı değilim, sadece erotik şiirle ilgili görüşlerimi ifade etmek istedim..” demeniz oldukça enteresan. Siz önce çevre faktörü, aile faktörü, ya da her neyi kapsıyorsa onlardan kurtulup kendi kalıplarınızın dışına çıkmayı deneyin. Ondan sonra beni ya da bir başkasını kendinizle kıyas tutun. Erotik şiir ile ilgili görüşleriniz demişsiniz. Ben kişisel çatışmalar ve taş atmalar dışında bir şey bulamadım. Kişisel yorumunuz bile erotik şiire bakışınızı anlatmıyor. Şair üstünden ya da benim üstümden olmadık laflar etmeniz hoş değil.

Bu nedenle cevap vermem gerekti. Buna karşı bir cevap vermeniz gerekirse burada yanıtlamayın lütfen. Özelime yazabilirsiniz. Bilginize…

Saygımla.


Mesaj Yaz 27.3.2009 18:34:30
önce
düğmelerimi çözüyorsun
sonra
okşuyorsun

ağız dolusu öpüyorsun sonra
göğüslerim avuçlarında uç veriyor

sen
soluk soluğa

ben
çığlık çığlığa”
........
herkes rolünü oynar diyorum..sayın Taşçıer de cinsel açlığı olan insanların bu eksiğini şiirle kapatıyor.yani hem şair jem de zeki..bu alanda önemli bir açık olduğunu biliyor, cesaretli davranıp ranta çevirmiş..
yukarıdaki dizeler elbette şiir.zira şiire herşey konu olabilir.ama bu tarzda yazmak çok kolay.. yani sevişmeyi bilen ve yaşayan herkes nasıl seviştiğini anlatır ve şiir olur..hatta bu alanda hayat kadınları çok iyi şair olurlar..sanırım sayın Taşçıer bu konuda onlara rehberlik edilebilir.
sayın Taşçıer'in cesaretini alkışlıyorum..ama eksik birşeyler var.düğmeelr açılmış, önsevişme başlamış çığlıklar yükselmiş ve şiir eksilmiş..resim eksik..yaşanan herşey sonuna kadar yazılmalıydı..sonra cinsel açlık çeken okuyucularr üzülürler..

bu ülkede ve tüm dünyada her ürünün alıcısı vardır; şizofrence iç konuşmaları, imgeelrele süsleyip şiir yapın okunursunuz.ya da apaçık ansıl seviştiğinizi en pornografik şekilde yazın okunursunuz.. arz talep meselesi.
ama şunu sormadan edemiyorum; bu roğörtajı yapan sayın Kalyoncu, yazının ehprini ailesine, varsa çocuklarına, kardeşlerine okutmak ister mi?
sayın Taşçıer'in erotik şiilerini içeren kitabı evine aldı mı ailesine okumak ister mi?
eğer istiyorsa sorun yok.ama ailesine layık görmediği bir söyleşiyi bu kadar insana sunması dürüstlük değil bence..

ehrkes özgürce isetdiği tarzda yazsın karşı değilim
sadece erotik şiirle ilgili görüşlerimi ifade etmek istedim..


Mesaj Yaz 25.3.2009 11:41:57
BU GÜZEL ŞİİRLERİ YAZAN VE İNSANLARIN İÇİNDEKİ DIŞA VURAMADIKLARI DUYGULARI
ŞİİRLERLE DİLE GETİREN ARKADAŞIMIZI YAKINDAN TANIMAK İSTERDİM..BENİM İÇİN ÖRNEK İNSAN DİYEBİLİRİM..SÖYLEŞİ İÇİNDE TEŞEKKÜRLER..


Mesaj Yaz 25.3.2009 09:42:06
Merhabalar,

Edebiyat Defteri adına yapılan bu sene başından itibaren başladığımız ve periyodik olarak aylık yayınlanan başka bir söyleşi ile sizlerle oldum. Ses getiriyor mu getirmiyor mu dışarıdan bilemem. Fakat özelime gelen mesajlar ve teşekkür notları ne kadar çok okunup, ciddiye alındığını bana ispatlıyor.

Söyleşi altlarında ya da sitenin başka bir bölümünde bu konu ile ilgili açıklama yapılmamıştır şimdiye kadar. Yapılmasını da uygun görmedim. Sadece Süheyla Taşçıer, sitemize üye olmadığı için sevgili Arzu ile bir ileti yollamıştır. Teşekkür ediyorum.

Söyleyeceğim kısaca; dikkatli okur soruların içinden sadece erotik şiirler yazmadığınızı mutlaka anlayacaktır. Açık seçik bir şekilde verilen cevaplar bunu okura belli ediyor. Ayrıca kitaplarınızdan -3 kitaptan- en çok "oniki saatlik sevgili" ve "yağmur altında sevişsek" sayfalarındaki dizelerden seçtim. Son kitaptan neden mi seçmedim? Meraklı okur mutlaka kitaplarınızı almak isteyecektir. O zaman nasıl olsa bolca okuyacakları şiirleri son kitapta bulacaklar. Siz cevapların arasında son kitabın geniş yelpazesinden bahsediyorsunuz. Kaldı ki seçilen ve yayınlanan şiirlerin hepsi erotik şiir çerçevesi çizmiyor asla. Böyle bir sonuca varılması beni üzdü.

Söyleşi yapıldığında kim ile yaptıysam, mutlaka onaylarını alıp öyle yayınladığım için, içim rahat. Yani sonradan başka bir problem olmasın diye özellikle yayınlayacağım her kelimenin son harfine kadar onaylatıyorum.

Benim için çok keyifliydi. Güzeldi. Tanışmaktan ve sohbet etmekten keyif aldığım bir isimdi. Bunun için hem Süheyla Taşçıer'e hem bahane ile daha önce söyleşi yaptığım isimlere, ayrıca bu bölümde beni yalnız bırakmayan tüm edebiyat dostlarına teşekkür ederim.

Sizi önümüzdeki ay başka bir süpriz isimle karşı karşıya bırakacağım. Süprizlere hazır olun. :))

Sevgimle, saygımla...





Mesaj Yaz 24.3.2009 20:12:15


Süheyla hanım iletmemi istedi ;


Yorumlar galiba verilen şiir örneklerinden ötürü.."cesur ve cesaret" üzerine yapılıyor. Erotik şiirler etrafında dönülmekte. Oysa verilen şiir örnekleri birinci kitabım Oniki Saatlik Sevgiliden. Sadece son Kitaptan bir kıta var. Üçüncü yani son kitabım Tenimin Altındaki Tanrıçalar!a haksızlık yapılmış. Aslında töreye isyanım olan Vücut şiirimin gözardı edilmesi internet ortamında şiirin töreye kurban giden kızlarımız gibi sehpaya çıkartılması..

darağacına çekiliyor internet ortamında şiirler, sizin siteniz için söz konusu değil bu düşüncem. Geneli böyle. Bazı sitelerde de "şairi taşlıyorlar...zaten kitap okumayan toplumuz..şiirin kafasını gözünü haksız yorumlarla kırmayalım"

VÜCUT

rüzgarın dairelerinde
kehribar diziyor akşamdan kalma orospular
şıkırtısı kırık
al yeşil pullar akıyor memelerinden
çürük kalçalarında
namus nişan

kınından çıkmış kılıçlardan bakıyor
ölü şövalyeler
kızıl atların gözlerinde donmuş sinekler
yağmur sonrası şeffaf solucanlar
şarap mahzeninde yıkanıyorlar

rüzgarın dairelerinde
oda oda dolandı kurtlar
gri salyalarıyla ku
kurdular

dünya görmemiş güllere
kırık sehpaları
kara habere
dizlerini dövdü dağlar

namus yunmadı

sıyrılmış omuzlarda
gökkuşağı askılık
deli fırat akıyor
ürkek kalçalardan
deli fırat akıyor

akıyor
akıyor

dua et
adın dicleye çıkmasın
boynunda urgan çürütürler

Süheyla Taşçıer / Tenimin Altındaki Tanrıçalar







Mesaj Yaz 24.3.2009 19:09:49


Okuduğum tüm röportajlar gibi keyifliydi ama bana göre farkı bildiğimiz klasik tarzda cevaplar olmaması, hoş Süheyla hanımın en çok bu yönünü seviyorum aslında kısa-net. Sohbetlerinde de daldan dala konuşurken bir bakıyorum ilk baştaki askıda kalan konumuza geri dönmüşüz. O kısa süreye öyle farklı anlatımlarla pencereler açıyor ki, telefondaysak eğer kapattıktan sonra en az on dakika beynimin içinde uçuşan tüm o cümlelerin dibe inmesini bekliyorum. Sonra süzüyorum o kısa görüşmede bana kaç hayat sundu ! gerçeği ile karşılaşıyorum. O' nun yerinde olmak isterdim elbet; dinlediğimde Üsküdar' da İsmet babanın yerinde Can Yücel ve Cemal Süreya ile başlayan şiir işçiliğinin Gazeteciler Cemiyetindeki masada devam ettikleri Arif Damar, Ahmet Necdet, Özdemir İnce, Muzaffer Buyrukçu, Necati Cumalı, Raif Ertem ve bir çok önemli isimlerle ile birebir şiiri USTALARINDAN öğrenmek ne büyük ve güzel bir fırsat. bu isimler ki edebiyatımızın mihenk taşlarından. Ben Süheyla hanımı tanıdıktan sonra şiirleriyle tanıştım açıkçası ama ikisi aynı kişi ! Bunu özellikle yazdım. Çünkü özellikle net ortamlarında şairi tanıyorsanız şiiriyle örtüşüp örtüşmediğini az çok bilirsiniz. Ya da şiirdeki duruşu ile yorumlardaki duruşu farklıdır. Fakat Sn.Taşçıer şiiri gibi konuşuyor ve konuştuğu gibi yaşıyor. Bu bana göre çok önemli !

Sevgili Banu edebiyat adına emeğin için teşekkür ederim. İsterim ki; Süheyla hanım gibi internetten uzak, bilmediğimiz( ki şiirkitaplarının satılmadığı bir ülkede çok da normal) diğer önemli kalemleri bulup bizlerin tanımasına fırsat verirsin.

Başarılarınızın uzun soluklu olmasını temenni ederim.

Şiirime ışık adına teşekkürler.

Arzu




Not:
Kitapları şehir dışından posta yoluyla yayınevinden isteyebilirler.
[email protected] adresinden yayınevine ulaşmaları mümkün.



Mesaj Yaz 24.3.2009 18:16:53
önce
düğmelerimi çözüyorsun
sonra
okşuyorsun

ağız dolusu öpüyorsun sonra
göğüslerim avuçlarında uç veriyor

sen
soluk soluğa

ben
çığlık çığlığa”

CESUR BİR KALEM...
SAYGILARIMLA...


Mesaj Yaz 23.3.2009 16:39:46

neden bilmem ,bu tarz şiir yazmayı seviyorum ben de...cesaret edilemeyen bir tarzı yaşayabildiğim kadar ruhumda anlatıyorum...aslında şiir demek kendime olan güveni gösterse de şiir işçisiyim demek daha doğru ,burada da denildiği gibi...

bu tarz siteler hepimize ifade imkanı veriyor...hayallerimin elinden tutuyorlar...bu nedenle ne desem azdır site adına...

her ikinize de teşekkürler...


Mesaj Yaz 23.3.2009 09:24:54
Tanımaktan memnun oldum. İç sesimizi yeteri kadar duyurmaktan çekiniyor, kendimizi baskılıyoruz! Bazı dostlarım cesur olduğumu söylese de, bu söyleşiyi okuduktan sonra cesur olmadığımı anladım.
Ufkumu genişletti.
Kadınlar adına; değerli şairemize ve söyleşiyi gerçekleştiren Banu Hanım'a çok teşekkür ederim.


Mesaj Yaz 22.3.2009 23:00:10


bende kendi şiirlerimi cesur sanıyordum:)

sanırım kapıyı biraz daha zorlayabilirim.
okumaktan keyif aldım
başarılar diliyorum..
saygımla..


Mesaj Yaz 21.3.2009 20:44:37
Beğeniyle okuduğum cesur ve güçlü bir şair Süheyla Taşçıer.
Dilimden düşürmedim hiç şiirken de şarkıyken de;
"Esmere çaldı yüreğim"
eserini.

Bu güzel söyleşi için sayın şaire ve şiir dostu Sevgili Banu Kalyoncu'ya teşekkür ederim.


Mesaj Yaz 21.3.2009 20:30:18
Adını ilk kez duydum.Mahçup oldum doğrusu.Verilen örnekleri beğendim.Yalın,duru,doğrudan ama içinde incelik barındıran,müziği olan güzel dizeler..

Mesaj Yaz 21.3.2009 20:10:37
Okudum, haz aldım.Selam,saygı...


Yorum Yapın

Editörden... Süheyla Taşçıer ile Söyleşi ile ilgili yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üye Ol Üyelik Girişi Yap

Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.