ÜYELİK GİRİŞİ ÜYE OL
Anasayfa Şiirler Forum Etkinlikler Kitap Nedir? Bicümle Tv Müzik Atölye Arama Blog İletişim Yazılar
Giriş Yap Üye Ol
Kavramak için görmek, görmek için de dikkatle bakmak gerek! - Pitigrilli Paylaş
ANASAYFA
ETKİNLİKLER
NEDİR?
TİVİ
BLOG
BİCÜMLE
ATÖLYE
ARAMA

Tozlu sayfalarda unutulmuş dramlar

Fikir dünyamızın nevi-i şahsına münhasır simalarından Sunay Akın, tek kişilik gösterisi “Sunay Bey Tarihi” ile Halkalı Kültür ve Sanat Merkezi’ndeydi.

10.3.2009

Tozlu sayfalarda unutulmuş dramlar

Kitap ve köşe yazılarında tarihin perde arkasında kalmış kahramanlarına sıkça yer veren Akın, hikâyelerini Küçük İstanbul halkı ile paylaştı.

TOZLU SAYFALARDA UNUTULMUŞ DRAMLAR…

Kendisini şair, yazar ve koleksiyoncu olarak tanımlayan ve edebiyatseverlerin yakından tanıdığı bir isim olan Sunay Akın, Halkalı Kültür ve Sanat Merkezi’nde (HKSM) buluştuğu Küçükçekmece halkına iki buçuk saatlik bir zaman yolculuğu yaptırdı. Tek kişilik gösterisi “Sunay Bey Tarihi”nde, özel ilgi alanı olarak yaşamının başköşesine konuşlandırdığı tarih bilimine yönelik araştırmalarından seçme örnekler veren Akın, sözlerine kendi kahramanı olan babası Trabzonlu terzi Tuncay ile başladı.


Trabzon’da geçen çocukluğunu, dik yokuşlu sokakları ele geçiren hamsi kokusunu, ilkokulun siyah önlüklü ve Orta Atlas’lı yıllarını teatral bir üslupla nakleden Sunay Akın, gösterinin ilerleyen dakikalarında tarihin gizemli sayfalarını arşınlamaya başladı.

KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN BİR TEK KİME YENİLDİ, İHTİRASININ KÖRELTTİĞİ KÂŞİF KİMDİ?

Tarihi okuduğumuz kadarıyla biliriz. Tarih bilgimizin ise okullarda okutulan ders kitaplarından ibaret olması, okuduklarını çabuk unutan bizler için bu saygın bilime dair akıl almaz bir kayıptır. Sunay Akın bu kaybı ve tarihin içindeki insan unsurunu farklı kaynaklardan derlediği bilgilerin ışığında ele alıyor.

Kanuni Sultan Süleyman’ın Bağdat’a sefere giden ordusu, yol üzerinde Ane şehrinin yakınlarından geçer. Ane ise uçurumlarıyla ünlü bir kenttir. “Ane gibi yar, Bağdat gibi diyar olmaz” sözünün günümüze taşınan versiyonu ile orjinali arasındaki şaşırtıcı fark da bu bakışın gülümseten bir yansıması aslında.

Dünyayı dize getiren Cihan Sultanı Kanuni, çeşmelerden boşa akan suyu görür ve “Heder olmasın bu nimet” diyerek, her birine musluk taktırır. Ancak “Allah’ın suyuna kilit vurulmaz” diyenler o muslukları teker teker kırar. Kanuni yıllarca uğraşır, kırılan muslukları yerine geri taktırır. Dünyaya hükmeden, yenmediği ordu bırakmayan Kanuni, bir tek musluk isyancılarını dize getiremez.

1492 yılında dönemin İspanya kralı İber yarımadasındaki Yahudiler’e iki gün içinde ülkeyi terk etme emri verir. Gitmeyenler katledilecektir. Bütün Yahudiler o zamanın tek ulaşım aracı olan gemilere binmek için limana koşar. Fakat bütün gemiler doludur. Üç tanesi hariç! Gemilerin sahibi tüm yalvarmalara karşın Yahudiler’i kabul etmez. Kurtulanları Osmanlı kabul eder ve Edirne’ye yerleştirir. Geride kalanlar ise İspanyol askerlerince kılıçtan geçirilir. İhtiraslarına yenik düşen ve Yahudileri kurtarmak yerine denize açılan o kişi ünlü kâşif Kristof Kolomb’dur ve rotası Amerika’dır. Sunay Akın gösterinin tam bu noktasında sordu Küçükçekmecelilere, “Acaba Kolomb Amerika’yı biraz daha geç keşfetse, o gün kaç kişinin canını kurtarabilirdi?”

Sunay Akın’ın gözünden, aslında yıllarca alın teri dökerek yürüttüğü çalışmalarından derlenen bir gösteri “Sunay Bey Tarihi”. Okul sıralarında sıkıcı bulduğumuz bu saygın bilime de itibarını iade ederek, sahneye taşıyor. Anlatılanların her biri gerçek, zaten Sunay Akın bir yandan tatlı tatlı anlatırken bir yandan da barkovizyona anlattıklarına ilişkin deliller yansıtılıyor. Tarihi doküman, resim ya da çizim şeklindeki bu betimlemelerin her biri izleyende derin bir pişmanlık uyandırıyor; meğer tarih sıkıcı değil ibretlik anekdotlarla dolu bir bilimmiş!

93 Rus Harbi’nde Heybeliada Deniz Lisesi öğrencilerinin mezuniyetlerine yani teğmen çıkmalarına üç ay kala okulu terk edip savaşa er olarak gönüllü gitmelerinden tutun da; vatan haini sayılarak Türk vatandaşlığından atılan ve Moskova’da sürgünde ölen Nazım Hikmet’in ciğerlerini üşüterek Osmanlı Donanması’ndan ayrılmak zorunda kalan bir deniz subayı olduğunu kadar bir dolu hikâye anlattı Sunay Akın…

Tarih insana dair hikâyeleri sadık bir dost gibi günümüze taşıyan ve kendisine soğuk davransak bile okuyanı her seferinde sımsıcak kucaklayan bir bilim! Tıpkı Sunay Akın’ın o sıcacık anlatım üslubu gibi!

Kaçıranlar için “Sunay Bey Tarihi”, 28 Mart 2009 Cumartesi günü saat 20.00’de Cennet Kültür ve Sanat Merkezi’nde…


Yorumlar
Mesaj Yaz 11.3.2009 00:31:29
iki hafta öncesinde gitmiştim tek kişilik o büyük gösterisine olaylara farklı bakış açısıyla tepe takla oluyorsunuz önce. Hiç bilinmeyenleri anlatıyor ağzınız açık kalıyor sonra.Tarih adeta uçsuz bucaksız bir masala dönüşüyor.


Yorum Yapın

Tozlu sayfalarda unutulmuş dramlar ile ilgili yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üye Ol Üyelik Girişi Yap

Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.