ÜYELİK GİRİŞİ ÜYE OL
Anasayfa Şiirler Forum Etkinlikler Kitap Nedir? Bicümle Tv Müzik Atölye Arama Blog İletişim Yazılar
Giriş Yap Üye Ol
Kavramak için görmek, görmek için de dikkatle bakmak gerek! - Pitigrilli Paylaş
ANASAYFA
ETKİNLİKLER
NEDİR?
TİVİ
BLOG
BİCÜMLE
ATÖLYE
ARAMA

İstanbul'un bu semtine neden Cerrahpaşa denildi?

Her insanın bir ismi olduğu gibi içinde yaşadığımız şehirlerin, semtlerin de bir isim hikâyesi vardır. Bunlardan birisi de günümüzde tıp fakültesiyle meşhur Cerrahpaşa semtidir. Acaba semte neden bu isim verildi? İşte cevabı:

20.8.2013

İstanbul'un bu semtine neden Cerrahpaşa denildi?

Osmanlı Devleti devrinde tababet; hekimlik, cerrahlık ve kemhalık (göz hekimliği) olmak üzere üç şubeye ayrılmış bulunuyordu. Hekimler medreselerde eğitim alırken cerrahlar ise usta-çırak ilişkisi içinde yetiştiriliyordu. Osmanlı tarihinde tababet müessesesinde yetişip sadaret makamına kadar yükselen iki sadrazam bulunmaktadır. Bunlardan ilki yazımızın da mevzusu olan ve Cerrahpaşa semtine ismini veren Mehmed Paşa, diğeri de Tanzimat devrinin hekimlerinden Keçecizade Fuad Paşa’dır.

Cerrah Mehmed Paşa Kimdir?
Mehmed Paşa’nın nereli olduğu ve kaç yılında doğduğu hakkında herhangi bir malumat bulunmamaktadır. Bildiğimiz kadarıyla Enderun’da yetişti ve burada cerrahlığı öğrendi. Yeniçeri ağalığından taşra çıkan Mehmed Ağa "Sultan Üçüncü Murad" unvanıyla tahta çıkacak olan Şehzade Murad’ın sancakbeyliği sırasında 14 yıl Manisa’da bulundu. Sultan İkinci Selim Han’ın vefatından sonra şehzade ile İstanbul’a hareket etti. Padişah ile yakınlığı, sultanın şehzadeliği yıllarından beri devam ediyordu. 1578’de Kaptan-ı Derya Piyâle Paşa’dan dul kalan Hâce Gevherî Memluk Sultan’la evlendi. Muhtelif vazifelere tayin edilen Mehmed Paşa 1581’de Rumeli Beylerbeyliği makamına tayin edildi. Bir yıl sonra Boyalı Mehmed Paşa’nın yerine dördüncü, 1584’te de üçüncü vezir oldu. Şubat 1587’de azledildi, fakat aynı yılın haziran ayında eski vazifesine geri getirildi. 1589’da Gence Seferi sonrası 100 dirhem gümüşten 500 akçe kesilmesi gerekirken, 2000 adet ayarı düşük (züyuf) akçe kesilmesi üzerine sipahiler ayaklanınca Sadrazam Siyavuş Paşa, Şeyhülislâm Şeyhi Efendi ve Vezir İbrahim Paşa ile birlikte vazifesinden azledildi.

Mehmed Paşa, Sultan Üçüncü Murad Han’a hatasını affettirdi ve 29 Ocak 1593’te yeniden dördüncü vezirliğe tayin edildi. Bu sırada 1595’te taht değişikliğiyle Üçüncü Mehmed Han padişah oldu. Mehmed Paşa 1596’da Eğri Seferi dolayısıyla Belgrad’da bulunan ordunun zahiresini temine memur edildi. 4 Mart 1596’da Eğri Kalesi kuşatmasına katıldı. Bundan sonra ikinci vezir ve sadaret kaymakamı oldu. 9 Nisan 1598’de Hadım Hasan Paşa’nın azli üzerine sadarete getirildi. Sekiz ay yirmi yedi gün sadaret vazifesini yürüten Mehmed Paşa 1599’da vazifesinden azledildi. Kısa süre sonra yeniden ikinci vezirlik makamına tayin edildi. 1603’te tahta geçen Birinci Ahmed Han, ikinci vezir olan Cerrah Mehmed Paşa’yı Yavuz Ali Paşa Mısır’dan gelene kadar sadaret kaymakamlığına tayin etti. Fakat paşa nikris hastalığına müptela olduğundan arz günleri haricinde Dîvân-ı Hümâyun’a gidemez olmuştu. Öyle ki kendi tertip ettiği ikindi divanına dahi Muvakki’-i Sultânî Hamza Paşa’yı çıkararak gelen şikâyetleri onun vasıtasıyla dinliyordu. Durumunun her geçen gün daha da kötüye gitmesiyle bu vazife kendisinden alındı ve yerine Kasım Paşa kaymakamlığa getirildi. Mehmed Paşa 10 Ocak 1604’te vefat etti ve yaptırdığı caminin haziresindeki türbeye defnedildi.

Yaşayan Mehmed Paşa
Mehmed Paşa yaptırdığı hayır eserleriyle ismini günümüzde de yaşatan şahsiyetlerdendir. İstanbul’da Aksaray’dan Kocamustafapaşa’ya giden yol üzerinde ve Mehmed Paşa’ya izafeten "Cerrahpaşa" adıyla meşhur semtte Mimar Dâvud Ağa’ya cami, türbe, medrese, sebil, çeşme, şadırvan ve çifte hamamdan oluşan bir külliye inşa ettirdi.

Neden Cerrah Paşa Denildi?
Tarihler 1582’yi gösteriyordu. Osmanlı Devleti tahtında Sultan Üçüncü Murad Han bulunuyordu. Padişah Osmanlı tarihinin en uzun ve gösterişli şenliği olarak kabul edilen bir düğünle Şehzade Mehmed’i sünnet ettirecekti. 55 gün geceli gündüzlü devam eden bu düğünde fakir fukara çocukları, saraydaki içoğlanlar ve devlet adamlarının çocukları da sünnet edilmişti.
Gelibolulu Mustafa Âlî’nin anlattığına göre "düğünün son günlerinde şehzadenin sünnetine sıra gelmiş, sabah erkenden hamam hazırlanmıştı. Hamam, sünnetten önce vücudun yumuşaması ve temizlik için önemliydi. Şehzade hekimbaşının da dâhil olduğu maiyetiyle hamamda gerekli hazırlıkları yapıp, temizlendikten sonra buradan ayrılmıştı. Sıra şehzadenin sünnetine gelmişti. Cerrah Mehmed Paşa bu küçük ameliyeyi bizzat yaptı. Kullanmış olduğu malzemeleri şehzadenin annesi Safiye Sultan’a ve babaannesi Nurbanu

Sultan’a altın tepsiler içinde göndermekle, sabırsızlıkla ve endişe içinde bekleyen iki sultana sünnet ameliyesinin zararsızca yapılmış olduğunun müjdesini veriyordu. Sünnetten sonra padişah, Cerrah Paşa’ya 10 bin altın ihsan etmiş, valide Nurbanu Sultan da ayrıca 3 bin altın yollamıştı. Tabii o devrin bu gibi merasimlerde bohça göndermek âdeti de sarayca unutulmamıştı. Cerrah Paşa’ya kıymetli ve çeşit çeşit kürkler, birçok kumaşla birlikte muhteşem hil’atler ve esvaplar gönderilmişti. Sünnette kullanılmak üzere hazırlanmış altın leğen ve ibrik de geri alınmayarak Cerrah Paşa’ya hediye edilmişti. İşte bundan sonra "Cerrah" lakabı verilen paşa, kâh Cerrahpaşa ve kâh Cerrah Mehmed Paşa diye anıldı.

Kaynak: YEDİKITA Dergisi

Yorumlar
Mesaj Yaz 23.8.2013 11:23:06
Güzel bir paylaşım. Hiç duymamıştım, teşekkürler.


Yorum Yapın

İstanbul'un bu semtine neden Cerrahpaşa denildi? ile ilgili yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üye Ol Üyelik Girişi Yap

Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.