Çok büyük kaygıların yaşandığı, vatanın parçalanma, yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğu bir dönemde, kulaklarını gerçeklere nasıl tıkadığını; gözlerini geceye, aya, mehtaba nasıl çevirebildiğini düşünürüm. ‘Yarin dudağından getirilen karanfil’ geleceğin fecrini gün ışığına taşıyacak kadar inandırmış mıydı seni? ‘O Belde’ hayalini kurarken, hayal bile kuramayacağın bir tehlike karşısında nasıl bu kadar duyarsız ve umarsız olduğunu aklım almaz; böyle olmasaydı Ahmet Haşim, Ahmet Haşim olabilir miydi, sorusuna takılır aklım?..
...
Devamını oku »