“Bir ah çeksem karşıki dağlar yıkılır” diyen bir halk ezgisi vardır ya hani. Evet, işte aynen öyle diyeceğim ama değil.
Benim ah! ımın desibeline ne Himayalalar ne Everest dayanabilir. İnsanlık alemi İsrafil aleyhisselam’ın Sür borusunu üflediği sanısına kapılır inanın…
Ah! ah! Hangi birine yanayım hangi birine şaşırayım, bu ülkede hiçbir şeye şaşırmamayı öğrendim dediğim halde.
Memur maaşlarına yapılacak zamlar konusunda yıllardır her iktidar döneminde olduğu gibi bu iktidar yetkilileri de alışılagelmiş yine aynı sözleri ediyorlar. Üstelik emuru memura kırdırarak.
“Daha fazlasını vermemiz mümkün değil. Devlet bütçesini zarara sokar.”
Rahmetli eski maliye bakanı Adnan Kahveci’nin’nun “En fazla memur maaşlarına yapılan zamlar devlet ekonomisinin açık vermesine sebep oluyor.” Sözleri hala kulaklarımda…
Bu iktidar ailesinde de değişen bir şey yok. Ancak adaletleriyle böylesine övünen bir partinin Maliye Bakanı’ na benim bir sorum var.
Her türlü ahlaksıza, şerefsize, hırsıza, talancıya, namussuza ve sizin iktidarınız sayesinde dünyada bir eşi daha görülmemiş olan bu hiç emek vermeden başına devlet kuşu konan onca bedavacı güruha VAR!
Ama onuru, şerefi, namusu ve canı pahasına yurduna hizmet etmiş olan gerçek hak sahiplerine YOK!
44 yıl 5 ay hizmeti olan bir amirin Yetim aylığı alan kızına SGK nin yaptığı açıklama:
Bir Aylık 516.94 TL
Ek Ödeme 25.85 TL
Peki bu ülkenin devleti bu kadar mı acz içinde?
Bütçesi böylesine perişan bir durumda mı?
Yoksa yıllardır süregelen amansız ve acımasız bir savaşın içinde mi bitmesini istemediği?
Halk aç açık ve bir lokma ekmeğe mi muhtaç?
Görünürde bunların hiç biri değil…
Olmadığı gibi…
Dünyanın en zengin en güçlü en imrenilesi ülkesi.
En mutlu en memnuniyetli toplumu.
Nasıl olmasın ki..?
Gelir kaynakları sonsuz sınırsız…
Dağıtıyor topluma sorgusuz sualsiz…
Yiyor yutuyor toplum…Doymak nedir bilmeden…
Tıpkı bu tatlı tatlı yemenin, bir gün elbette acı acı bedelini ödeyeceklerini bilmedikleri gibi…