10
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2624
Okunma

Nurullah Dedenin bahçedeki çimlerin üzerinde debelendiğini gören Baba Selami hemen yukarı koştu. Yara ve yanıklara karşı en etkili ilk yardım önleminin yoğurt sürmek olduğunu biliyordu.Buz dolabında bir plastik kap içerisinde bulunan yoğurdu alarak aşağıya indi ve Nurullah dedenin mahrem yerlerine bolca yoğurt sürerek Kerime Nine’ye bakmak için tekrar depoya döndü. Bu arada Nurullah Dedeye sürdüğü şeyin yoğurt olduğundan baba Selami çok emindi ama sizler o kadar emin olmayın…Çünkü Baba Selami’nin evinde buz dolabında bir kutu yoğurt olması mucize kabilinden bir şeydi. Neyse oraya döneceğiz yine.
Depoya giren Baba Selami orada da büyük bir felaketle karşılaştı: Kerime Nine ayağa kalkmış ve tüm öfkesiyle zavallı iskelete bağırmaktaydı.
-Sapık herif…Az daha öldürüyordun beni…Bir de karşıma geçmiş pis pis sırıtıyor…Sana diyorum heeeyyy niçin öyle gülüp duruyorsun? Çok mu komik. Ay çıldıracağım yahu…Herif bir cevap ver. Beni boğmaya mı çalışıyordun sen?
Kerime Nine İskeletten gereken cevabı alamayınca öfkeyle ona bir tokat atmasıyla birlikte zavallı iskelet darmadağın oldu. Baba Selami ise Kerime Nine’nin yanına gelerek Nurullah Dede’nin bahçede olduğunu onun da yaralı olduğunu söyledi. Kerime Nine’yi de yanına alarak bahçeye çıktılar…Bahçede ise tam bir dehşet yaşanmaktaydı.
Baba Selami’nin ağzı açık ayran budalası köpeği Tarzan yerde yatan bir vatandaşın üzerine sürülen yoğurdu görünce hemen yanaşmış ve yalamaya başlamıştı. Budala it -tadı çok değişik gelse de- yoğurdu yalıyor Nurullah Dede ise ‘’ Kız Kerime naapıyorsun öyle ‘’ diye acısı içinde kikirdeyip duruyordu.
Lakiiiiinnnn… Evet…Lakiiinnn…. Köpeğin yaladığı şey , yani Baba Selami’nin Nurullah Dede’nin poposuna sürdüğü şey yoğurt değildi…Neydi peki? Hayatta tahmin edemezsiniz. Baba Selami’nin evinde ve de Buz dolabına konmuş aynen yoğurda benzer şey ne olabilir diye düşünürseniz bulursunuz mutlaka ya neyse ben sizi yormayayım. Bu nesne beyaz tutkaldı. Zaten Baba Selami tekrar bahçeye dönünceye kadar da tutmuş ve kalmıştı. Yani köpeğin burnu Nurullah Dede’nin poposuna yapışmış kalmıştı.
Baba Selami tekrar telefona koştu.
-Alooo Hızır Acil Servis mi ? Kardeşim lütfen acele edin. Bizim motelde işler iyice karıştı. Lütfen çok acil durum.
-Beyefendi ambulanslar yola çıkmak üzere lütfen panik yapmayın.
-Yav anlamıyorsunuz..Tarzan’ın burnu adamın popsuna yapıştı.
-Anlamadım ne oldu dediniz?
-Yahu Köpek diyorum…Burnu adamın poposuna yapıştı.
-Köpeğiniz birini mi ısırdı. Dişleri kenetledi mi demek istiyorsunuz?
-Yok be kardeşim ne ısırması. Köpeğin burnu adamın kıçına yapıştı resmen.
-Hastir lan gavat…Dalga geçmek için bula bula Hızır Acil Servisi mi buldun?
Telefon pat diye kapandı.
Baba Selami çaresiz oğullarına telefon etmeye karar verdi. Çünkü koskoca dünyada her şeye rağmen oğullarından başka hiç kimsesi yoktu.
-Alooo…Ertuğrul…Oğlum acele eve gel. Durum çok acil.
-Yav baba beni arayacağına itfaiyeyi arasana acil durumlarda.Yine yemeği ocakta unutup evi yaktın değil mi?
-Yok yahu. Bu sefer durum farklı…Tarzanın burnu Nurullah Dede’nin kıçına yapıştı.
-Yav baba saçmalama Allah’ını seversen..Lerzan da kim..Nurullah Dedenin kıçında burnunun ne işi var?
Ertuğrul da telefonu kapattı. Zaten Baba Selami’nin de ondan fazla umudu yoktu. O anlayıp da gelene kadar iş işten geçmiş olurdu. Son bir çare Cengaver’i aradı.
-Alooo ..Oğlum acele eve gel.
-Ne oldu baba yine düşüp bir yerlerini mi kırdın?
-Yahu niçin ben size telefon edince ille de bir felaket olması gerekiyor anlamıyorum ki?
-Ne yani şimdi bir felaket yok da bana mutlu bir haber mi vereceksin?
Baba Selami düşündü. Oğlu haklıydı. Bir kez olsun ‘’ Müjde oğlum ‘’ diyerek aramamıştı onları. Çünkü hayatlarında hiç ‘’Müjde ‘’ diyecekleri bir olay olmamıştı ki.
-Haklısın oğlum bu sefer de felaket…Neyse sen hemen eve gelmeye bak. Gelince anlayacaksın nasılsa.
-Tamam Baba..az sonra paydos olacak zaten. Hemen gelmeye çalışırım.
Baba Selami tekrar bahçeye döndüğünde Kerime Nine’nin Nurullah Dede ile şiddetli bir kavgaya tutuştuklarını gördü.
-Nurullah söyle bana kim bu şıllık? Daha ilk günümüzde beni kimlerle aldatıyorsun böyle?
-Yahu Nur-u aynım vallahi de billahi de tanımıyorum. Geldi tebelleş oldu bana.
-Yazıklar olsun sana..Ben rüyalarımdaki Aksakallıları bile kovalarken sen beni bu tüylü yosmalarla aldatıyorsun ha?
-Yahu vallahi tanımıyorum. Yapıştı bana.
Kerime Nine büyük bir öfkeyle Tarzan’ın kuyruğundan yakalayıp çekti. Baba Selami’nin babasının bir zamanlar dediği gibi ‘’ Bu dünyada bir şeylerden korkacaksan kadın milletinin öfkesinden ve intikamından kork’’…Tarzan bir anda kurtuldu Nurullah Dede’nin poposundan.Bu sefer sırt üstü yere yapışan Kerime Ninenin üzerindeydi. Kuyruğu hala Kerime Nine’nin elinde olaraktan yaşadıklarına bir anlam vermeye çalışıyordu. Zavallı itin aklı karma karışık olmuştu. Neydi tüm bu olanlar? Alt tarafı birazcık yoğurt yemeye çalışmıştı hepsi bu. Nurullah Dede’nin ‘’ Sapık karı in sevgilimin üzerinden ‘’ diye hışımla üzerine geldiğini görünce son bir gayretle kuyruğunu Kerime Nine’nin elinden kurtarıp Çin’e doğru koşmaya başladı ve Pekin’e varana kadar bir daha durmadı. Pekin’de durdurdular zavallıyı. Güzel bir soğanlı yahni olarak Kolsuz Kahraman Vang Yu’nun midesine indi orada.
Baba Selami’nin motelinde ise işler yavaş yavaş rayına oturmaya başlamıştı. Önce Cengaver, ardından da Ertuğrul eve geldiler. Nurullah Dede ve Kerime Nine’nin üzerlerini giydirip ellerini yüzlerini yıkadıktan sonra sofraya oturdular hep birlikte. İştahla Baba Selami’nin yaptığı kuru fasulye ve pilava yumuldular.
İşte bu yemek Nurullah Dede ve Kerime Nine’nin son yemekleri oldu. Çünkü onların metabolizmaları DDTye alışık değildi. Oysa Selami Baba’nın evinde bir aydır yemeklere tuz yerine DDT konulmaktaydı. Artık hangisi bilinmez aileden biri tuz kabına koymuştu bahçedeki gülleri karıncadan korumak için kullanılacak olan DDTyi.
Yapılan otopsi sonucunda herkes aynı yemekten yediği için ortada bir kasıt bulunamadı ve Selami Baba ile mahdumları herhangi bir ceza almadılar.
Bu olaydan sonra Selami Baba evlatlarına bundan sonraki hayatlarında daha fazla kol kanat germesi gerektiğini anladı. Onlar yaşları ne olursa olsun henüz bebe idiler.
Günümüze gelindiğinde ise Baba Selami artık evlatları için tam bir anaç tavuk durumunda…Nasıl mı? Aynen yukarıdaki resimde olduğu gibi.
BİTTİ.