Fondan gelen şarkı iyice acıttı canını, oysa idare edebildiğini sanıyordu her şeyi. Güçlü duruyordu ya dışarı karşı, herkes onu dik görüyordu sonuçta. Bir şarkı bu kadar mı dağıtır gider bir insanı diye düşündü. Ve yüksek sesle “benim sana ihtiyacım var dedi” kadın… Sonra kendisi de şaşırdı buna. Bırak itiraf etmeyi birisine ihtiyaç duymayı, bir de yüksek sesle dile getirmişti. Allahtan kimse yoktu ortalıkta, yine kendi kendineydi, düşünüyordu. Kendine anlatıp, kendiyle konuşuyordu işte… Gözleri dalıp gitti yine çok uzaklara. İçinde bir yerler kanamaya başladı. Derinlerinde sakladığı, görmek ve duymak istemediği ne varsa canlanıp sardı dört bir yanını. Nefes almak bu kadar mı zorlaşırdı bazen. “Yapma bunu kendine” dedi “Yapma, yiyip bitirme kendini” … Bu şarkıların insanı birdenbire depresyona sokmak gibi bir marifeti de var diye düşündü sonra. Tiye almaya çalışıyordu tabii durumu. Kendi kendine bahaneler bulup, espriler yapıp aklınca dağıtmaya çalışıyordu havayı. “Geç bunları” diyesim var bugünlerde… “ve evet hem de “fena” halde” diye söylenmeye başladı sonra bağıra-çağıra bir şarkı tutturarak dudaklarında… Geçmezdi, kadın da biliyordu. İçini dökmediği sürece. Konuşup dağılmadığı, başına geçip sessizliğinin ciğerlerini sökmediği sürece. mayıs2012/dnzc_ |