35
Yorum
6
Beğeni
0,0
Puan
3743
Okunma
-payımıza düşen baharı
senin dudaklarından almıştık...-
‘’Allah gönlüne göre versin’’ Dediğin günü hatırlıyor musun İsmail?
Henüz yarım çocuktuk, çapraz adımlar ata ata tamamlamak isterken eksik yanımızı. Henüz Türkçe konuşmasını bile sökememiştik. Nasıl tutuşturmuşlardı elimize ilkokul diplomasını, anlamamıştık. Tıpkı yıllarca derdimizi, kederimizi, dahası kendimizi anlatamadığımız gibi…
Bildin mi İsmail?
Annemiz Elif kadının cebinden eksik ettirmediği mendille alnımın terini siliyordun öğle kızgınlığında. Sen hep dayanıklı çıkardın orucunu tutarken, ben hep sendelerdim. Çatlayan dudaklarıma bakıp ‘’biraz daha dayan, şunun şurasında iftara ne kaldı.’’ Ne kalmıştı yedi saatten başka. Bol bol yiyecektik sofrada ne varsa.
Tam da o an’dı…
İşte o an’dı İsmail. ‘’Allah gönlüne göre versin’’demeden birkaç dakika öncesiydi. Çeşme başında testisine su dolduran, uzun saçlı esmer kıza ilk kez gözüm takıldığında. Bir an için unutup gitmiştim açlığı, susuzluğu. Aşka banmıştım niyetli kalbimi.
Sahi İsmail
‘’Aşk orucu bozar mıydı? ‘’
Aşkı günah, sevdayı haram belletmişlerdi ya hani. Sen de başını öne sallayıp ‘’öyle’’ demiştin. ‘’Hem günah, hem haram ise bozar herhâlde’’ diye devam etmiştin.
Ama sen, beni anlıyordun değil mi İsmail. Anlamıştın aldırış etmeyişimi. Yakacaktım kendimi, kazanacaktım a l t m ı ş b i r i…
Çok sonra okuyup, haberdar olacaktık. Nazım ustanın ‘’Tahir ile Zühre’’sinden… Kırsal bir aşk için çırpınırken kalbim, hangi denize yelken açıp maviliklere varacaktım, sırtımı yaslamışken Mangal Dağı’na.
Nasıl irkildiğimizi hatırladın mı İsmail?
Bir kuzunun dokuz-on köpeğin saldırısına uğrayıp, parçalandığını. Açlık böyle bir şey miydi yoksa. Bizi hayvanlardan ayıran tahammül duygusu bu muydu? Buydu belki de. Sabır... Her şeyimizle o’na sığınmak, o’na teslim olmak...
Söyle İsmail!
Ne olmuştu o uzun saçlı esmer kıza? Hani bana açlığı unutturan, hani aşıklıktan bana orucu bozduracak hale getiren. Hayatımda ilk defa orada gördüğüm, orada rastladığım ve orada bırakıp unuttuğum o kıza ne oldu İsmail?
Yirmialtı yıl önce, köpekler tarafından parçalanan kuzunun hazin öyküsü dolanırken dilime. Onunla göz göze geldik. Aynı öykünün iki ucundaydık.
Ben dolup taşmıştım anlatırken. Onun yüzüne buruk bir tebessüm park etmişti.
Sen demiştin İsmail. Nasıl da güzel söylemiştin.
‘’Allah gönlüne göre versin’’
Cömert Yılmaz