4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
953
Okunma

Acıyı sulardık suskunluğumuzda,bazen o sulardı benden habersiz, bazen ben gecenin karanlığı oturduğumuz soğağa çöktüğünde.Ama düzneli sulardık her seferinde. O ayın şavkını bense yıldızları bahane ederdim.Sırayla pencere kenarına cama dayardık başımızı.
Onun camda kalan alnının izine dayardım ben dalardım odanın köşesindeki pencere kenarına. O öteki odaya çekilirdi sessizce yalın ayakla. O an oda kadar yanlızlık çökerdi ikimizin üstüne.
Ağır gelsede ikimiz için bir biz bilirdik bu yükün içimizdeki hüznünü.Bir de gözümüzdeki yağmurlarla büyüttüğümüz saksımızdaki begonya.
Nadiren aynı camdan dışarı bakar kırağı çalmış filizleri izlerken üzülür üşürdük sarılıp bir birimizi ısıtmak istesekte vücut sıcaklığı düşündüklerimiz yüzünden soğurdu hep.
Ben onun saçlarını koklardım kollarımdan kayıp odasına her gidişinde.
O gittikten sonra ben dondurucu havaya inat atletle çıkar en sert sigaramı sarar dumanını soğuğa teslim ederdim.Tüylerim tek rahatsız olan şeydi dikleşsede üşümezdim ben.
Dalardım öylesine yıldızlara.Kayan yıldızlara bakardım bir de geçen IŞIL(ğ) ı yanıp sönen uçaklara. Onunla aynı uçakta olup çok ama çok uzak ülkeler gitmeyi dilerdim sigaram sonlanana kadar.
Baş parmağımın arasındaki işaret parmağım sıkıştırdığı anda tütün sarılı sigaramı atardım balkondan aşağı yol ortasına.Yıldız gibi Işık saçardı yere düştüğü zaman sigaramdan çıkan ateş.
Üşürdüm girdiğimde içeri ısınırdım içim üşüsede.Sesiz oda bağrı açık sıcaklığıyla karşılardı beni. Yatmaya gitmeden öncesi saksıyı farkındalında olmadan gidip gözüm gibi bakarak sular yatak odasına geçerdim.
Sildiğim peçeteyi rast gele bir çöp poşetine atarken.
Kıvrılırdım onun kıvrıldığı gibi geniş yatağa.Yer darlığı değildi bizimkisi. Ben ince geçeliğine sarılı göğüslerini arkasından tuttuğum ellerimle sarılırdım onun uyumadığını bilirdim.Onunda benim sarılışımı bilidiği kadar.
Şehveti geride bırakmıştık ateşli gecelerden sonra.Hala birbirimizin bildiği şeyler vardı.O da bu odadan daha büyük birbirimize aşık olduğumuzdu.
Açık olan yatak odasının açık penceresindeki perde salındı odaya doğru.İkimiz gördük ikimiz hissettik yanağımıza vuran rüzgarın serinliğini.
O an o ona sarıldığım göğsündeki ellerimi tuttu bense sadece hissettiğimi bilsin diye sıktım onun ellerini. Savruldu oda savruldu her şey cerayanındaydı herşey kapının çarpılışı gibi.
O üşüdü hemde çok. Makyaj yaptığı ayanın karşısındaki heyet raporu yatağın ayak ucuna düştü. O üşüdü ben dondum o an.
altı haftalık bir hayat bir saksılık ıslaklığında begonya birde kırağı çalan filizler şahitlik yaptı.Onun bedensel ölümüne benim ruhen ölüşüme. Ve rapor düştü ben O saksılara sel götürdüm yırtarken atletimi bağırdım balkonda deliler gibi kayan yıldızlara.....