Geri dönüş başladı.
Dönüşte nehir üzerinde çay bahçeleri var bizde oturup bire çay içtik bu güzellikleri izleyerek. Edirne ye geldik ve Selimiye işte görülmeğe değer yerlerden biri.
Selimiye varlığı ile Türk tarihin deki Edirne ye güç katarak ona simgesel bir nitelik kazandırmıştır.
Bu cami Selimiye ,mekan büyüklük,yükseklik,topluluk,ve ışık etkisi bakımından yer yüzünün bütün yapılar dan üstündür.
Bu yapı günün her saatinde kullanılan bu ‘Kent tacı’
Selimiye yi yaptıran kanuninin oğlu İkinci Selimdir. İnşaat 1568 de başlamış1575 yılında ibadete açılmıştır.
Yapıldığı yerde eski bir Saray ve Baltacı Muhafızlarını kışlası varmış.
Evliya Çelebi bu alana Kavak Meydanı demiş.
Mimar sinen Selimiye’nin merkezi bir yapı olma özelliğini dikkate alırken ustalığını ve hayal gücünü kullanmıştır.
Ve şöyle demiştir Kalfalığımı, İstanbul daki, Şehzade Camisinde yaptım, Ustalığımı da Süleymaniye Camisi’nde tamamladım,
Fakat bütün gücümü bu Sultan Selim Han Camisine sarf ettim, uzmanlığımı gösterdim ve anlattım.
Öyle büyük bir cami yaptım ki, Edirne içinde bütün halkın beğenisine layıktır.
Mimar Sinan Selimiye’yi bitirdiğinde 85 yaşında imiş.
Bu caminin özellikleri güzellikleri anlatılmaz görmek lazım
Rabbime şükürler olsun ki bana bu fırsatı bahşetti bu güzel eserde namaz kılmak nasip oldu
İçinin oymaları kubbeleri şadırvanlar ve minareleri hele iki minaresi ki
Bir minareye üç kişi ezan okumak için çıkıyor ama bir birilerini görmeden üç Şerife’ye çıkıp ezan okuyor lar.Ey Koca Sinan nurlar içinde yat emi.
Anlatmaya sayfaların yetmeyeceği bu güzelliği de görüp ve meşhur Ciğerinden de yedik.
Bu güzel serhat Şehrini de geride bırakıyoruz daha gezecek çok yeri var Edirne’nin ama bizim zamanımız doldu yolcu yoluna gerek.
Yolculuk güzel geçiyor neşe dolu
Akşam gün dinlenirken Gelibolu dan feribota bindik, günbatımı ve alaca karanlıkta Lapseki de indik.
Ve Çanakkale ye geldik bu gece buradayız otelimiz Truva çok güzel bir otel. Canlı müzik eşliğinde açık büfe olan yemeklerden yedik başka turda vardı eğlenen dans edenlerde vardı.
Yemek sonrası çıkıp dolaştık biraz bu gece son gecemiz her şey o kadar güzeldi ki hiç bitmesin istedim ama zamana dur denmiyor.
Sabah yedi otuz güzel bir kahvaltının ardından yola koyulduk. İstikamet Truva ve atını görmek.
Batık kentten geçtik yollar çok güzel pamuk tarlaları zeytin ağaçları arasından geçip Truva geldik.
Yıllar öncesi hikayesini dinledik.
Truva kralı Priamos’un oğlu Paris Afrodit’in kendisine vaat ettiği Helana’yı almak ister Afrodi’in tavsiyesi üzere gemiye binip Amyklai ye gelir burada Menelaos’un sarayı na kabul edilir. Fakat Menalao’un sarayda olmaması üzerine, Helena kocasının yerine konukları karşılar.
İlk görüşte Helena Paris’e aşık olur
Ve kendi rızası ile Paris’in yanında yer alarak Truva ya kaçar.
Karısının zorla kaçırıldığını düşünen Menelaos ve ordusu Helena ‘yı
Tekrar geri alma uğruna on yıl boyunca Truva lılarla savaşırlar
Ama sonuç hep hiçtir en sonunda hile ile kazanacaklarını düşünüp çok büyük bir at yapıp Truvalılara hediye sunarlar
Zafer sarhoşu Truvalılar hediyeyi kabul edip eğlencelere başlarlar.
Gece herkes yatınca attaki Sparta’lı askerler kaleyi ele geçirirler.
Şimdi buralarda kazılar var tarihi şehri ortaya çıkaran.
Resimler çekildik turistler vardı Japon çekik gözlü çok güzeldiler.
Tarihi anıları olan yerleri gezerken insan bir hoş oluyor.
Tahta ata bindik yukarıdan bakmak bir baş kaydı .
Yine yollardayız.
Artık eve dönüş başladı.Kaz dağlarından geçiyoruz, Deniz göründü manzara muhteşem, yemyeşil dağlar denizle kucaklaşmış,anlatılmaz bir güzellik görmek lazım.
Mavi ile yeşilin birleştiği doğal manzara,
Altın oluktan geçtik ,Akçay Edremit te gerilerde kaldı,
Ayvalıktayız burada motora binip koyları dolaşacağız.
Evet motor gezimizde çok güzel geçiyor motorun sahibi çok neşeli biri bizim şoförün muavini de ikisi bir araya gelince eğlence gırla bir hemşiremiz vardı yollar boyunca mikrafon elinden düşmemişti şarkılar türküler burada da devam etti. Koylar çok güzel harika manzaralar denizin ise ayrı güzelliği.
Çok güzel bir koyda durdu bize hamsi ve sardalya karışımı balık ikram ettiler yanında bol salata nasıl lezzetliydi o tadı bir daha bulamadım.
Durduğumuz koya timarhane koyu diyorlarmış,dağlarında hastane varmış, bu dağlar öyle büyük dağlar değil tepelerden oluşmuş.
Sahillerinde de binalar görülüyor,
Deniz öyle güzel bir yeşil ki, nasıl anlatsam dibi görünüyor sanki
Motor gezisi de çok güzeldi. Çam ağaçları ile kaplı bu yeride gerilerde bıraktık. Ve Ali bey adasına çıktık çok kalabalık tı günlerden Pazar oluşu bir çok tur yolcuları ile doldurmuştu bu küçük adacığı.
Hava güzel Deniz güzel adacıkta çok güzeldi buranın lokması ve dondurması meşhurmuş çatlamak üzere olsak ta yemeden duramadık tadımlıkta olsa alıp yedik. Eh artık yol göründü burası ne kadar güzelde olsa ayrılmak zorundayız
Sahil boy kafeler le satıcılarla dolu bu yeri de geride bıraktık,
Ayvalığa geldik moturun sahibine çok teşekkürler ettik bize geçirttiği güzel saatler için vedalaşıp ayrıldık.
Yolumuz aydın hava akşamın yaklaştığını haber veriyor.
Deniz sahili sarımsaklı tatil köyünden geçtik,
Artık bedenler yoruldu şarkılar türküler bitti. Çok güzel bir dört gün geçirmiştik.
Ve İzmir göründü burada inecek yolcular vardı, onları bırakıp sessiz sakin aydına ulaştık. Çok güzel bir turda böylece bitti dostlarla vedalaştık yeni turlarda buluşmak dileği ile diye.



Yeşil sulardayız
Küçük çırpıntılarla
Güneşin ışıkları
Elmas gibi parlıyor
Yakamozlar yapıyor
Sahilde çok güzel villalar
Yemyeşil çamlar arasında
Motorda müzik sesleri
Ve yediğimiz nefis balıklar
Oyun oynayanlar
Etrafta balıkçı tekneleri
Çok güzel koyları dolaşıyoruz
Motorun Mehmed’i
Otobüsün kemali
Bir araya gelince
Oldu kahkaha tufanı
Ne şarkı kaldı söylenmedik
Ne oynan mayan oyun
Belki Ayvalık görmedi böyle cümbüşü
Güzeldi çok güzel
Geçti motor sefası
Oynayanları eğlendirenleri
Rabbim onlara kursun
Cennet sofraları
AYŞE KARAN

BU DİZELERİ MOTORDA YAZMIŞTIM O GÜNÜN ANISINA