Kılavuzu para olana her kapı açıktır. shakespeare
perihan reyhan ALKAN
perihan reyhan ALKAN

MEĞER NE KADAR DA DAYAKSEVERMİŞİZ!!!

Yorum

MEĞER NE KADAR DA DAYAKSEVERMİŞİZ!!!

1

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

741

Okunma

MEĞER NE KADAR DA DAYAKSEVERMİŞİZ!!!

MEĞER NE KADAR DA DAYAKSEVERMİŞİZ!!!

Son günlerde, Gülse Birselin EMO’lar ve gençlerin eğitimiyle ilgili yazısına bir hayranlıktır, bir beğenidir, alkış kıyamet gidiyor ortalık ve ben hayretler içerisindeyim!

Dayakla, korkuyla kim adam olabilmiş bu güne dek? Hangi ana baba ya da öğretmen döverek eğitebilmiş ya da istediğini yaptırabilmiş?!

Çocukta ana baba korkusu, hele de dayak korkusu olmalıymış! Lafa bakınız lafa!

Dayakla ancak anlık yaptırımlar elde edersiniz, korkuyla da öyle, kalıcı olmaz. Çocuk yine bir fırsatını bulduğunda, gözden uzak ya da görülmeyeceği, duyulmayacağından emin olduğunda yapacaktır yapacağını. Ayrıca dayakla çocuğu sadece arsız edersiniz, eğitemezsiniz! Hayvan mı terbiye ediyorsunuz ki onda bile dayak yerine sevgiyle daha da başarıya ulaşılmakta, hem de çok daha iyi sonuçlarla. Kısaca, dayak atasözünün tersine, hayvana bile yakışmaz!

Efendim bu günün gençlerinin hali, dayaksızlıktan, korkusuzluktanmış, ondan, öyle konuşuyor, ondan böyle giyiniyor, ondan böyle emolaşmışlar. Hoşgörülüymüş çünkü aileler. Gerçi hoşgörüde de bir sınır olmalı, her şeye hoşgörüyle yaklaşmak da sakıncalı ama bence dayaksızlıktan değil, duyarsızlıktan. Özü sözü bir olmamaktan…

Kendiniz yalan söylüyorsanız, çocuğunuza istediğiniz kadar yalan söyleme deyiniz, kötü bir şey olduğunu söyleyiniz ya da hırsızlık, dedikodu, dilini doğru kullanmamak, vatan hainliği, riyakârlık veya herkese saygılı davranış, duygudaşlıkla, anlamaya çalışarak yaklaşım, iyi niyet, yardımseverlik, sevgi, konuşma, tavır ve giyimde düzen… Sıralayabileceğimiz epeyce yanlış ve çirkinlik yanı sıra güzellik ve doğruluk da var daha.

Hangisinden çocuğu uzak tutmaya çalışırsanız çalışınız, hangisinin kötü olduğunu söylerseniz söyleyiniz, siz aynılarını yapmaktaysanız veya hangisine eğindirmeye çalışırsanız çalışınız, siz aynılarını yapmamaktaysanız, sözlerinizin hiçbir tesiri olmayacaktır çocuk üzerende.


Çocuğu ne denli korkutursanız, ne denli kısıtlar, yasaklar, yaptırımlar uygularsanız o denli isyankâr edersiniz. İlk fırsatta da bu özlemlerini uygulamaya koyacaktır. Sizden korktuğu için de, haberdar etmeksizin olduğundan, belki de çok büyük yanlışlar yapacak, kendisi de, siz de çok üzüleceksiniz sonuçta.

Efendim, önce çocuğu adam yerine, insan yerine, birey yerine koyacaksınız. Kişiliğine saygı duyacaksınız. Sen sus, sen karışma, sen anlamazsın, her konuda ben haklıyım, benim her dediğim doğru vb karşı çıkışlarla, her vesile susturmayacaksınız. Alacaksınız karşınıza konuşacaksınız, dinleyeceksiniz, her konuda arkadaşınızmış gibi dinleyerek tartışacaksınız. Anlatacaksınız uzun uzun, gerekirse defalarca…

Öncelik ve özellikle de siz bu aktardığınız doğruları, olması gerekenleri kendiniz yaşayarak örnek olacaksınız! Yapmasını istemediklerinizi, yanlışları, ayıpları, çirkinleri de öncelikle kendiniz yapmayıp yaşamayacaksınız. Çocuklar, ana babalarının küçük birer örnekleridir çünkü.

Evet, ağaç yaşken eğilir ama yaşken bile şiddetle eğmeye kalktığınızda kırılacaktır o ağacın körpecik dalı! Yavaş, yavaş, itinayla, özenle, sabırla eğeceksiniz dalı ki kırılmayıp sizin istediğiniz şekle bürünsün.

Ben dayakla adam olana rastlamadım bu güne dek ama yukarıda dediğim şekilde yaklaşımla eğitilmiş çok güzel adamlara rastladım.

Gülse Birselin bakış açısını da, ona alkış tutanları da yadırgadım doğrusu. Hele de kadına şiddetin arttığı günümüzde, avaz avaz da karşı çıktığımız şu günlerde, hele de bir kadının dayaktan yana eğitimi savunusunu hiç aklım almadı!

Dayakla, korkuyla sadece yarının dayakçı, korku salan ana babalarını yetiştirirsiniz ki yarın da onlar almış oldukları bu eğitim(!) şekliyle, çocuklarını, eşlerini ve öğrencilerini döverek, korkutarak eğitmeye çalışırlar ancak!

Çocuğuna bir tek tokat vurmuş da olsa kişi, şiddete karşıyım derse, gülerim! Yarın kendisi birilerinden dayak yediğinde feryat figan ederse aldırmam…

Biliyorum, şimdi pek çok karşı çıkan olacaktır bu görüşüme. Ben gördüğüme ve yaşadığıma inanırım ancak.

Ben dayak yemeden büyüdüm, oğluma da bir tek tokat dahi vurmadım ama yukarıda bahsettiğim gibi davrandım. Tıpkı anne babamın bana davrandığı gibi, eğittiği gibi!

Sonuç: Allaha şükür, parmakla ve örnek gösterilir, adam olmuş bir oğlum var şimdi.

Darısı başınıza efendim.

p.r.alkan

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Meğer ne kadar da dayaksevermişiz!!! Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Meğer ne kadar da dayaksevermişiz!!! yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
MEĞER NE KADAR DA DAYAKSEVERMİŞİZ!!! yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Belgin Sönmez
Belgin Sönmez, @belgin-sonmez
13.4.2012 20:14:21
Dayak yiyenler belli bir yaştan sonra panik atakta olabiliyor. Ayrıca hepsinin ruh sağlığı bozuk. Kimiside mazoşist oluyorki buda bence bir tür ruh hastalığı. Bir tane sopa ile adam olmuş insan göstersinler bana. Benim baba annem gözüyle korkuturdu hata yapınca. Biri bir kuyuya taş atmış, kırk kişi çıkartamamış misali, biri bir şeyler söylüyor ve gündemi meşgul ediyor. Dayak eşeğe yakırmış bence oda Allahın kulu ona da yakışmaz. Perihan Hanım size katılıyorum efendim. Saygı ve sevgilerimle...
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL