Alçak ruhlu olanlar para arar, yüksek ruhlu olanlar ise saadet arar. ostrovski
şiirde rüzgar
şiirde rüzgar

Şiirin Neresindeyiz...?

Yorum

Şiirin Neresindeyiz...?

2

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

725

Okunma

Şiirin Neresindeyiz...?



“Kara elbisemin altında çünkü
İlikledim den kara derdimi de
Kelime çıkmadan dudaklarımdan
Sessizce ağlıyor derdim içimde…”

Bu dizeler, gerçeğin insana ızdırap vermekten başka bir şeye yaramadığını anlayan Romantizm akımının önde gelen isimlerinden Theophile Gautier’e (1811–1871) ait. Romantizmin arka planında Neoplatonik düşünüşün olduğunu görmek gerekiyor. Fizikötesi varlıkların kabulü ile başlayan süreç, “Tanrı”, “evren”, “varlık” ve “ölüm” konularının yoğunlukla yer aldığı teolojik boyut kazanmakta. Tasavvuf edebiyatımız Romantizm ve Neoplatonik ekolün birlikte harmanlandığı, sanatçı/şiir etkinliği şeklinde ele alınabilir. Ama Romantizm’in son birkaç yüzyılda edebiyatın gündemine girdiği göz önünde bulundurulursa, Tasavvuf edebiyatımızın zenginliği daha iyi anlaşılabilir sanırım. Mevlana’nın Ney, Yunus Emre’nin Dertli Dolap, Pir Sultan Abdal’ın Sarı Tambura ile özdeşleşerek, dünyayı bir gurbet tasarımıyla açıklamaları, tanrıya yakarışları, çağımızda boy veren var oluşçu felsefenin habercisi durumundadır. Nasıl ki, İbn-i Haldun’un sosyoloji bilimini muştulayan Mukaddime’si ne zaman batılı araştırmacıların gayretleriyle gün ışığına çıkarılmışsa, tasavvuf edebiyatımızın zengin birikimiyle birçok edebi ve felsefi akımın öncülerini, kendi kaynaklarımızla ortaya koymamız o oranda mümkün olabilmektedir. Ne acı!..
Günümüz Türk Şiiri de, son iki yüzyıldır şiddetli bir şekilde yaşanan batılılaşma sürecinin kurbanı gibidir. Doğu-Batı ikilemi, aydınımızın mecbur bırakıldığı bir trajikomik kutuplaşmayı beraberinde getirmiştir. Doğal olarak suni yapılanmaların meydana çıkardığı sanat anlayışları, aynı toprağın/kültürün/medeniyetin insanlarını, düşman kardeşlere dönüştürebilmiştir. Örneğin Mehmet Akif, Tevfik Fikret anlaşmazlığı, Doğu-Batı medeniyetlerinin savaşımı gibi düşünülmüştür. Günümüzde de bu anlaşmazlığın izdüşümlerini görebilmek mümkün. İnsanoğlunun bilmediğinin düşmanı olduğu realitesi dikkatlerden kaçabilmekte.
Şiirin ideolojilerin şeytan üçgeninden kurtulması, ancak ve ancak, bilgi ve hikmet ile donanması sayesinde gerçekleşebilir. Günümüz Türk Şiiri’nin haritasının çıkarılması, moda bir deyimle fotoğrafının çekilmesi, şiir tanımına uygun, şiirin asıl işlevini icra eden ürünlerin incelenmesiyle mümkün olsa gerek. Hazırlanan şiir antolojilerine bir göz atılması durumunda, derleyici ya da araştırıcının, kendi dünya görüşüne yakın olanlara daha fazla yer verdiğini ya da kendisine göre karşı kutupta bulunanlara daha az yer ayırdığını, çoğu zaman da görmezlikten gelindiği tespit edilebilir.
Türk Şiiri deyimi, spekülatif anlaşılmaların ötesine geçemiyor. Edebiyat araştırmacıları için, neşterin altına yatırılan canlı bir organizma hüviyetinde olan lisanın, tüm imkânlarının kullanılmasıyla ortaya çıkan beşeri bir ürün olması yönüyle önem kazanan şiir, yabancılaşmaya karşı canlı bir direnişin sembolüdür. Cemil Meriç’e katılmamak mümkün mü? “Kamus namustur!..” diyor.
Kimi çevreler Türk Şiiri ifadesinde şoven çağrışımlar bulabilmekte. Oysa kullandığımız her kelimenin milli bir hatırası var. Her kelimenin zihnimizde uyandırdığı milli bir imaj var. Türk Şiiri nitelendirmesi, her yönü, manası ve boyutuyla layık olduğu gibi anlaşılmalı.
Dış dünyaya ve iç dünyamıza yönelen şair gözü, bilgi ve hikmetin âleminde, rengin ve şeklin zevkini, ahengini alır getirir bize. Kaosu kozmosa dönüştürür. Katı realizmi, idealizmle yumuşatır. Kapısı aralanmayan kabir, öldürülemeyen ölüm karşısında bizi daha dirençli ve daha inançlı kılar. Nedensizliğin, hiçliğin pençesine düşmekten korur çoğu zaman. İşte böylesine işlevseldir şiir, böylesine soylu bir misyon yüklenmiştir. İşte tamda burada şunu sormalıyız kendimize, şiirin neresindeyiz, şiirimiz şiirin neresinde?
Harman /Temmuz-Ağustos 1995/ Sayı:41

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Şiirin neresindeyiz...? Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Şiirin neresindeyiz...? yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Şiirin Neresindeyiz...? yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
şiirde rüzgar
şiirde rüzgar, @siirderuzgar
7.10.2009 11:26:24
tşk ediyorum.. geçte olsa cevap verebildim..
TUYSAL
TUYSAL, @tuysal
24.1.2008 20:56:40
Türk şiiri Türkçede. Destanlarda. Yunus'ta, Karacoğlan'da.
Fuzuli'de, Nedim'de ... Namık Kemal'de, Tevfik Fikret'te, Mehmet Akif'te, Nazım Hikmet'te, Nacip Fazıl'da, Dağlarca'da ve daha pek çok değerli ozan veya şairde.

"İşte tam da burada şunu sormalıyız kendimize, şiirin neresindeyiz, şiirimiz şiirin neresinde? "

Saygılar.
Paylaş
YAZI KÜNYE
Tarih:
24.1.2008 12:30:08
Beğeni:
0
Okunma:
725
Yorum:
2
BEĞENENLER
POPÜLER YAZILARI
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL