5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1539
Okunma
Yüce Allah Hz. Musa Aleyhisselâma “ Ey Musa falan ma-hallede bizim dostlarımızdan birisi vefat etti. Git onun işini gör, sen gitmezsen, bizim rahmetimiz onun işini görür” diye vahyetti.
Hz. Musa emir olunduğu mahalleye giderek, oradakilere:
—Bu gece burada Allah dostlarından biri vefat etti mi? diye sorunca:
—Ey Allah’ın peygamberi, Allah dostlarından kimse vefat etmedi. Ancak zamanını kötülüklerle geçiren fasık bir genç öldü, hiç kimse de fıskının çokluğundan dolayı defnetmeğe yanaşmadı, dediler.
Musa aleyhisselâm:
—Ben onu arıyorum, diyerek gösterdiklere eve girdi. Orada rahmet meleklerini gördü. Ayak üzerinde durup Allah’ın rahmetini ellerindeki tabaklardan etrafa saçıyorlardı. Hz Musa:
—Ey Rabbim! sen buyurdun ki, “O, benim dostumdur” insanlar ise onun fasık bir kişi olduğuna şahitlik ediyorlar. Bunun hikmeti nedir ? dedi.
Yüce Allah:
—Ey Musa! İnsanların onun için fasık demeleri doğrudur. Ama onların sadece günahından haberleri var. Tövbesinden ha-berleri yok. Benim bu kulum, seher vakti toprağa yuvarlandı ve tövbe etti, bana sığındı. Ben ki, Allah’ım! Onun tövbesini kabul ettim. Ona rahmet ettim ki, bu dergâhın ümitsizlik dergâhı olma-dığı anlaşılsın, buyurdu.
Af olmaz günah olmaz, yeter ki, tövbe-i Nasuh olsun.
Muhakkak ki Allah tövbe edenleri sever.(Bakara 222)
Allah kötülüğü cehaletle yapıp da hemen tövbe edenlerin tövbesini kabul etmeyi üzerine almıştır.Allah işte onların töv-besini kabul eder. Allah bilendir, Hakîm olandır (Nisa 17)
Böyleleştiren
H.İbrahim SAKARYA