5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
810
Okunma

" Onca ölen canlının içinde, o da ölse ne yazar mı?" diyorsunuz. Haklı da olabilirsiniz.
Erkeğin, bir bedeni olduğunu, onun etten, kemikten yaratıldığını, düşünmek, bence doğru değil.
Erkeklik, bir ruhtur, zihniyettir, şefkattir, fedakarlıktır, affedicilik tir. Yemez yedirir, korur, sever, bağışlar. Ama, hiç beklemez karşılık.
Onu, cephede ölümün üzerine koşarken, onu ailede herkesin dertlerine, çareler ararken, kadını uğruna, şerefi uğruna, canını ortaya koyarken göre bilirsiniz.
Onu öldürmek için, hiç bir silahın yeterli olamayacağını bilirim. Erkeğin ölümü bir yanlış sözden, bir küçümsemeden, bir ihanetten olur.
Erkek, dünyaya yalnız gelip, başkaları için yaşayan, dertlerini, sıkıntılarını içine ata ata dopdolu, küskün, kendi haklarını kendisi yiyen, anlaşılamamış olmaktan üzgün, bir yüce varlıktır.
Dostları, kadınları, evlatları vardır. Onu, bir para ağacı görürler. Bir gün dara düşüp de, eski gücünü kaybederse, işte o zaman erkeğin, trajik ölümü de başlar.
Artık, işe yaramazdır, parasızdır, çirkindir, yok olması gereken, tahammül edilmez bir yaratıktır.( Atın en boktan odaya, azarlayın , küçümse yin , unutun onun dik olduğu zamanlar ondan kaçışları nızı.)
Zavallı erkek; Hayatı boyunca didinip, dağıtıp, koruyarak, severek ömrünü bitirmiş, ama kendisi, bir karşılık görmeden, eriyip gitmiştir.
Ne yazık ki ;Erkek doğup, ama erkekliği olmayan bir grup, bunun dışında, "Hep bana, lop bana" diyerek, üstelikte gerçek bir erkekten, daha kıymetli, daha makbul, daha mesut, daha neşeli yaşarlar.
"Vehyl mağluplara"