Para, gübre gibi etrafa yayılmazsa işe yaramaz. baco
merthabib
merthabib

TOPRAK ADAMI 'HABİB OĞLAN'

Yorum

TOPRAK ADAMI 'HABİB OĞLAN'

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

717

Okunma

TOPRAK ADAMI 'HABİB OĞLAN'

TOPRAK ADAMI 'HABİB OĞLAN'















Elleri cebinde herzamanki gibi,sabah kalkınca evin bahçesine bakan pencereden odaya doğru vuran güneşe durup ağaçları seyrediyor ve yine herzamanki gbi gömleğini düzlüyor evet yine elleri cebinde.Anadoluda bir tabir vardır ’ciğercanlı’ diye işte o da çok ciğercanlıydı, merhametliydi ama bir anda sinirlenebiliyordu bir anda durulabiliyordu,tıpkı çoban dedenin suyu gibi.(çoban dede:malatyaya bağlı eski adı banazı olan şimdiki adı ise konak olan mahallede horata mevkiinde bir derenin ismidir,ayrıcada burada çoban dedenin türbeside mevcuttur kimi kitaplarda horasan baba diye geçer)pencerenin önünden ayrıldı kahvaltı sofrası için yine baş köşeye oturdu.Elleri sürekli yıkamadan olsa gerek kireçli gibiydi hep, emeklilikten sonra kendini toprağa verdiği içnde biraz yarık,lakin topukları tamamen ve sürekli yarıktı,elleri çok iriydi,saçlarını her sabah istisnasız tarardı erken kalkardı...kahvaltıdan sonra toprak adamı kendini bulduğu doğayla iç içe olduğunu düşündüğü verimsiz ve bayır bir arazi olan üzüm bağına doğru yola çıktı...Elinde herzamanki gibi sadece bir somun ekmek,genelde bu somun ekmek ya kahvaltıda artan ekmektir veya yolu üstündeki küçük bir bakkal’dan aldığı bir ekmektir.Ekmeği çok sever,yemek seçmez önüne ne konursa sessizce yer temiz giyinir temiz gezer ama gariptir garip! Para onun için önemlidir karnını doyuracak kadar parası olsa yinede fazlasını istemez olmazsa zorlamaz...Müziği sever tanburda çalar doğrusu.
Bir ses bölüyor önümdeki geometri soru bankasıyla aramdaki uyumu.Gitmem gerek galiba üzüm bağına...saat ikindi olmuş neredeyse,topukları yarık toprak adamına yemek götüreceğim.Yemek? insan hemen merak eder yemekte ne var biraz bulgur pilavı ve cacık.Yola koyuldum söylene söylene...ayağımdaki eski bir spor ayakkabı var, çamuru yiye yiye artık üstünde katranlaşmış bir tabaka topraktan, tıpkı içmde oluşan bir dert bulutu gibi.Yaklaştım Horata mevkiine. (Horata:Malatya’da konak mahallesinde bulunan bir mesire alanıdır,meşhur bir suyu vardır buz gibi,bikaç saniyede elleri üşütecek kadar... geniş bir arazidir tamamen doğal bir ortam olup halka açıktır)ve o merdivende horatanın suyunu içeceğim yine o çok eski taş merdivenden,avuçlarıma buz gibi kaynak suyunu,horatanın suyunu alıp yudumlarken ikindi vaktinde birden o an aklıma geliyor:Çok küçüktüm,yine bu bağdan geliyorduk kardeşlerimde vardı tabikide onlar bu merdivende avuçlarıyla su içiyordu ben ise korkuyordum sudan korkuyordum gözüme çok heybetli geliyordu horatanın suyu bahar mevsimiydi tabikide su heybetli akıyordu tam içemem derken,toprak adamı avuçlarına suyu aldı ve bana ’gel’ dedi ben suyu nasıl yudumluyorum hala hissedebilirim o anı,herzaman, şuan olduğu gibi...O anı düşündükten sonra bülbül sesleri eşliğinde yola koyuldum tekrardan.Bayır çıkmak zor iş cidden nefes nefese kalmamak neredeyse imkansız.Üzüm bağına varmak üzereyim,toprak adamının bağ komşusu olan ’uzun sakallı kısa boylu zayıf dindar olan o adama selamun aleyküm deyip bağın alt tarafındaki pınarın başında yüzümü yıkadım.Ve bana seslendi...
Bende karşılık verdim.Yine bir türkü mırıldanıyordu,’Mevlam bir çok dert vermiş...’ söylüyordu hoş hoş,çok mırıldanırdı.Vardım yanına verdim selamımı oturdum dizinin dibine.Köyü seyerediyordu gün akşama dönmüştü.Hele aç hele poşeti dedi bana yöreye özgü söyleyişiyle.
Bulgur pilavını kaşıklıyorduk,cacık ve toprak adamının hemen oracıkta yaptığı yumurta salatasıyla beraber.Kaşığı her ağzına götürüşünde şükür ifadesi görmek hiçte zor değildi yemek bitti ’allah şükür’ ile.Bana aşağı pınardan bi şişe su getir diycekti yine hazırlıklıydım indim ve suyu geitrdim buz gibi suyuda içtikten sonra arkamıza yaslandık yumuşak toprağa doğru.Bu şekilde çok sohbet ederdik çok severdi beni ama hiç belli etmezdi.Sakin bir adamdı hiçbişeye karışmazdı kolay kolay,bikeresinde aynen bu şekilde oturuken yılan geçiverdi önümüzden tam ben hareketlenecekken ’dur dur karışma bırak gitsin’ dedi.Karıncanın bile gitmesini beklerdi bu adam minderinin üstünden,beklerdi hayvan rahatsız olmasın diye...
Eve doğru gitmek için izin istedim,akşam olucaktı neredeyse,ben çıktım.O ise herzmanki gibi bağ komşularıyla sallana sallana gelicekti eve.
Devamı gelecek...

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Toprak adamı 'habib oğlan' Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Toprak adamı 'habib oğlan' yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
TOPRAK ADAMI 'HABİB OĞLAN' yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
Paylaş
YAZI KÜNYE
Tarih:
6.3.2012 23:10:25
Beğeni:
0
Okunma:
717
Yorum:
0
BEĞENENLER
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL