10
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1432
Okunma


Yaşıyorsak sevmeli, gidince kalanlar yarım kalacak…
Saatin karmaşık düzeni içimde, yorgunluk rüzgârının ninnisinde uzayıp kısalan manzaranın çekimsizliği zapt etmiş ruhumu. Perdesiz anıların düşüşünde bırakırken benlik, yalnızlık gitgide derinleşiyor. Sözsüz kalıp yitiyorum, köprüler yıkılıyor boylu boyunca sahipsizliğimizi paylaştığımız tahta kollar yıkılıyor. Daraltma yakınlaşmalarımızı, paylaşmak azaltır bazen acının kekremsi tadını, düşünsene sevdiğimiz renkler, haziranda ağlayan çocuk, içimize sıcacık sinen çığlık yarım kalacak.
Sen hangi şehrin kokusuna bürünsen ben o şehrin toprağına karışıyorum. Hangi düş kök salsa göğsüme, çiçekleri sen taçlanıyor.
Aymak ne zor girilen hüznün dergâhını terk edip, sema döngüsünde aşk dönerken rüyalar, çıkmaya meyil etmek, anlamsız kalır ezim ezim içimde ağlarken yar, yüzleşemediğim biteviye masal bunlar. Darağacı çatağı gözlerime çatılır, sahte savaşın acısı ipin ucuna gelen, boynuma yüklenmiş ceza gözlerime har. Cellâdım ağır ol doymadım henüz hüzne. Kalmalı mecmuasına kaderin adımdan yazılar, ulayıp sevgilinin sessizliğine inancımı terk etmeliyim törpülenmiş hayatı. Nefesim sessizliğimi beklemiyor saklamak nafile eğildiğimi. Yaklaştım dahlindeyin ölümün, sevinçlerin altına çizdiğimiz belirteç kalın çizgi, gülücük bıraktığımız anlar, o acele biten akşamlar, şehvetle araladığımız sabahlar yarım kalacak.
Ardımda bıraktıklarım kadar bırakılası değildin, o yüzden sende kaldım. Ardında bırakan hiç olmadı, o yüzden sende yandım.
Yarım kalmış sevdanın içimde kül ekintileri, bastırmaya çalıştım şiirin soluksuz imgelerine saklayarak ateşi. Camlara buğusunu düşürmeden şarkıların ayrılık sözleri, ulak sanrısında yangını yakmaz yüreğim, düşüp kendimce çileye kanıyor kabuksuz yaralarım. Atlasın rengine sızdı kir, özlem boşluklarına esir, yırtıyor kalbimin hırçın çarpışı göğsümü, kurşun gözlerin, ağır yaralar açtığı diklemesine boşluklarına doğru yürüyor kan. İnandım direncine kaskatı duruyor sözlerin. Biliyorum ne desem de yarım kalacak, yarım kalacak kavuşanlar, adanmak günsüzlüğe, yalanlar yarım kalacak. Yarım kalacak rüzgârın kum yığıntısında biz. Lirik yazgılar.
Ben seni sevdim, elvedalar beni, zamansız bir merhaba kadar güzeldi, tam zamanında dilinde ezilen hoşça kal.
Sevdim dokunmadan tenine kült yanılgıları hacimsiz bırakarak. Taptım çorak kaldı ellerim. Cemre düşkünü dualar dilimi taçlardı, cılız inançların arefinde diledim seni, dilendim, yarım kaldı cehennem hayallerim. Tutuştu tutkulu günlerin telaşı, yandım sandım sen doğrularıma kesişen yollar buldun her noktada daha da yarım kaldım. Deklanşörün sabitlediği çerçevelerde papatya güze düştü, tazelendi bahar, kızıllığında yaprağın, açtı yeniden mayıs zamansız kaldı artık mutluluk, ayrılık yarım kaldı.
Şimdi seninle tek ortak yanımız birbirimize olan uzaklığımız. Sen benim özgürlüğümü, ben senin ıssızlığını, vurgusuz bıraktığımız tüm ayrık cümleleri seviyoruz.
Söyleyecek söz kalmamış, yağmur kokusunu uzun süredir çekemez oldum içime, türetilmemiş sözleri bulmak zor özlemi dudaklarımda. Gecenin sancıları vurduğunda gökyüzüne, kızıl duvağından güneşin ağıtları, altında sevişilecek gün batımları yarım kalacak. Zincirlerini kırmış özgürlüklerin dilinde kaviller yarım kalacak. Ölüm her sorunun cevap cümlesinde yerini almak için can atarken yaşamak yarım kalacak. Hiç beklemedim gelmenin zamanını ve ayrıntı biriktirmedim düşüncelerimde, geceleri aniden kalktığımız ürpertiler yarım kalacak.
Rüyalar uykuya hapis, uykular yarım kalacak…
Aynı akşamın soluğunda kendimizden geçeceğiz ve nikotin boğulan kan akışının mecrasını değiştirmeyecek. Tadı değişecek öpülen dudakların, tadı değişecek sofraların, sesleri değişecek sohbetlerin, adı değişecek şehirlerin farklı olacak dimağımın algıları, çocukların adı değişecek, orada uzakta her birimizin yabacısı olan coğrafyanın sessizliğinde yürüyecek zaman ve yarım kalacak bıraktıklarımız…
Bir gün yalnızlığımı alıp, sessizliğimle örttüğüm öfkemi bize susamış kıyılara bırakacağım yarım kalacak gözlerimin dokunuşları, notalar yarım kalacak…
AsevimLİ
09.07.2011 /İstanbul/ Şile