4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
890
Okunma

ÖLÜLER KONSERİ- BÜTÜN UÇURTMALARIN SON DURAĞI TELLERDİR
Zaman çok şeye musallat olabilir; üstesinden gelemedikçe kambur bir yol olup üzerinde tepinebildiğimiz kadar tepinsek bile enerjimizi atmayı başaramaz, koşamaz, yerimizde öylece bekleme ihtimalini de görmememizi sağlayabilirdi.
Sırtı patlıcan moru içi nikotinsiz bir uyuz ağaç etrafında coşa gelmiş, sadeliğini yüzüne boca etmiş gene de kirlerini atamamış bir güz sancısı. Gökyüzüne oluk oluk akan pervasız düşünce birliğim özgürlüğüne koşmak isterken tökezleyip bir kez daha ıskalamış olsa gerek ki “ yerler ıslak, rutubet kokusu git gide yayılıyor hala”...
Panzehirini henüz bulabildiğim karmaşık güne, parça parça işleniyor zehir. Gölgemi bırakıyorum her görebildiğim kente. Savunmasız bir köy olmaktansa, savunuşlarını sepetler içine doldurarak yola çıkan küçük bir bayan olmayı yeğledim. Kulak arkasına attığım saçlarımı bir örgüden henüz özgür bırakırken, zaman hala kambur bir yol olmaya devam ediyordu. “ yaşanmamışlıkların da bulabildin beni, sana her unuttuğun güzellik ve gülücükleri verirken, yaşlı haline ben çok büyük kahkahalar atacağım”...
"Yanlış duymuyordu evet. Özümsüyordum".
Bir bukalemunun mamasına dahi kıyamam ki ben. Onu evlatlığımdan söker atarım. Gene kıyamam. Yaşlı ruhuna hükmetmeyi ne denli dilemiştim; aşırı ilgiden öldür beni diyecek kadar. Ucuz değil hiçbir bakışım. Hangi cüretle sana haydi ordan diyebilir bu karşında cüceleşmiş ruhum. Tanrının kanatlarında özgürleşmek senin için. Yaylanmış bir falcıya seni soramayacak kadar değerlendin içimde. Bütün yeşillerimi sende buldum. Ölüler konserine gittiğimiz bir günde güzel düşlere ne kadar ortaktık. “ uçurtmaların son durakları tellere biz takıldıktan sonra uzadı günlerimiz”.
"Şimdi ne zarif akıyorsun içimde; kıvrıla kıvrıla ama acıtmadan, sevimli bir özgürlük gibi".
En güzel köşemde veriyorum bir ölüler konserini tek başıma.. çok şey değildi…ama o kadar güzeldi ki..Sokağın sessizliğine gömülmeyi bırak ve odandaki berraklıkta gözlerime dokunmayı dene dercesine, sustuğun dudaklarında yaşlanmayı istercesine, kana kana sevgime ban.
Gökyüzü şarap renginde uykulara gelmekten kaçınmıyor. Bir yıldız diğerine anlatmak üzere rüyasını. Ben uyuyorum, yıldızlar ve ay yeni uyanıyor. Onları çok sevsem de birkaç saat anca izleyebiliyorum...
"Ve ben rüyamı anlatırken onlar bana uykularında çok büyük gülümsüyorlar"...