6
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2412
Okunma

Hayatının her anı, her dakikası planlıydı. Zamanını bir saatçi hassasiyetiyle düzenler ve uygulardı.
Dostlarına “Darda kalsaydım, en son satacağım şey saatim olurdu.” derdi.
Yaz ve kış, yardımcısı tarafından tam saat 04.45’de uyandırılırdı. İki fincan çayını içer günün tek piposunu tüttürür ve çalışma masasının başına geçerdi.
Fakülteye ders vermek için gideceği günlerde, oturduğu yerden tam saat 7.45’de ayağa kalkıp evinin içinde dolaşmaya başlar, saat 07.50’de şapkasını başına giyer, beş dakika sonra bastonunu eline alır ve evden çıkar, saat 08.00’i çalar çalmaz arabasının kapısını açardı.
Sekreteri ve hayatını kaleme alan yazarın ifadelerine göre, “mahallenin bütün sakinleri saatlerini onun hareketlerine göre ayar ederlerdi”.
Her gün, öğleden sonraları aynı güzergâhı takip eder ve tam bir saat süren yürüyüşünü yapardı. Yürüyüşü esnasında hep aynı noktada durur dinlenirdi. Kırk yıl içinde sadece iki kez bu düzenin dışına çıkarak her zaman durduğu yeri geçtiği söylenir: bir defasında Rousseau’nun yeni çıkan bir kitabını bir an önce almak için, bir sefer de Fransız Devrimi’nden haber almak için!
Hayatını böylesine planlı yaşayan bu adam, düşünce dünyasında önemli bir yeri ve eserleri olan, 1724- 1804 yılları arasında yaşamış olan ünlü Alman düşünür İmmanuel KANT’ dır.
Bir Öğretim Üyemizin derse daima on -on beş dakika geç girmesine alışmıştık. Bir defasında, saati gelmiş olmasına rağmen derse gelmeyerek öğrencilerini bir buçuk saat dersliğin kapısında beklettiğini hatırlıyorum. Sayın Öğretim Üyesinin aklına sonradan gelmiş olacak ki, telefon edip bir az gecikeceğini söylemesi ise büyük incelikti!
Tarihe damga vurmak ve büyük adam olmak kolay değil!
Ünlü filozof KANT’ın, kendime rehber edindiğim şu sözlerini çok beğeniyorum:
Aydınlanma, İnsan’ın kendisinin sorumlu olduğu gelişmemişliğinden kurtulmasıdır.
Gelişmemişlik, bir başkasının yönlendirmesi olmadan, kişinin kendi aklını kullanamamasıdır. Eğer bunun nedeni akıl yoksunluğu değil, bir başkasının güdümü olmadan aklı kullanma kararlılığı ve cesaretinin yokluğuysa, o halde, gelişmemişliğin sorumlusu kişinin kendisidir.
Aydınlanmanın şiarı şudur;
“Kendi aklını kullanma cesaretini göster!”
Biz; bu cesareti gösterebilen kişiye “AYDIN “diyoruz.
Bekir GÜÇLÜER