Para, gübre gibi etrafa yayılmazsa işe yaramaz. baco
edebalici11
edebalici11

Neydim Ne Oldum

Yorum

Neydim Ne Oldum

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

691

Okunma

Neydim Ne Oldum

Tüm perdeler kapalıydı. Bir martının nağmeleriyle uyanan yaşlı adam öfkeyle martıyı kovduktan sonra perdeyi aralamaya başladı. Yüzüne çarpan güneş ışığı yıllardır yüreğinde sakladığı karanlığa son vermek için elinden geleni yapıyordu. Güneş ışığına daha fazla dayanamayıp yorgun kollarıyla perdeyi kapatan yaşlı adam, mutfağa doğru ilerlerken gözü baba yadigarı altın kaplamalı aynaya takıldı. Sanki sihirli bir aynaya bakıyormuş gibi heyecanla baktı aynaya.Daha dün bu ayna karşısında komik tiplemeler yapan çocuk, şimdi aynada ki görüntüsünü bile zor seçiyordu. Aynada ki bunağı gördükten sonra iştahı kaçan yaşlı adam," Beyaz Atım" dediği bastonuna tutunarak sahilde yürümeye karar verdi. Kapıdan tam çıkacakken yerde siyah kaplı bir defter olduğunu fark etti. Sayfaları yıpranan bu defterin hatıra defteri olduğunu anlayınca, defteri masanın üzerine fırlattı. Her gece tekrar tekrar okuduğu bu defter geçmişten kalan tek sığınağıydı."Zaman Tüneli" olarak adlandırdığı defterini yıllardır yanından hiç ayırmamıştı. Koca bir ömrü taşıyan o siyah kaplı defter onun herşeyiydi. Geçmişi unutmaya çalışarak kendini dışarıya attı. Kapının kapanmasıyla herşeyin biteceğini düşünmüştü ama her kelimesi ezberindeydi, siyah kaplı defterin. Yaşlı adam bir yandan adımlarını hızlandırmaya çalışırken, diğer yandan da bastonuyla konuşurcasına "Haydi beyaz atım ha gayret" diyerek yalnızlığını bastonuyla paylaşıyordu. Hemen sahile inmesi gerekiyordu. Eğer gecikirse mahalle çocuklarının oyuncağı haline geleceğini biliyordu.Mahallelinin serseri gözüyle baktığı yaşlı adam, sabahın ilk ışıklarıyla evden ayrılır, gecenin geç saatlerine kadar da dönmezdi. Bir kaç hayır severin yardımıyla yaşamını sürdüren yaşlı adam, tek çareyi deniz kenarında bulurdu. Yıllardır dostu olan denizden başka kimsesi yoktu. Bütün derdini denizle paylaşır, dalgalarla tartışırdı.Denizden başka kimse onu sıkılmadan dinlemezdi. Kimse onun kadar denizle anlaşamazdı. İnsanların ona serseriymiş gibi bakmasındansa denizin hırçın dalgalarının yaramaz çocuklar gibi oynamasını izlemeyi tercih ediyordu. Ayaklarının arasında oynayan bir yumuşaklık fark edince, yaşlı adam aniden korkmaya başladı. Aşağıya baktığında o korkunun yerini küçük bir tebessüm aldı. Anlaşılan bu kasaba da sadece kendisi yalnız değildi. Bu duygu biraz da olsa rahatlatmıştı onu. Beyaz tüylü, sevimli, yavru bir köpek ayaklarının arasında oynuyordu. İlk başta köpeği korkutmamak için hareketsiz bekledi. Sonra dayanamayıp kucağına aldı. Çok sevmişti köpeği ama yalnızlığına bir ortak eklemek istemiyordu. Yaşlı adam yavaşça denizden uzaklaşmaya başladı. Ama köpekte arkasından geliyordu. Ne kadar kovsa da köpek çok ısrarlıydı. Yaşlı adam köpeğin masum bakışlarına daha fazla dayanamayıp köpeği kendine dost edindi. Köpeğin ismini Garip koydu. Artık Gariple beraber hatıra defterini okuyor, bütün vaktini gariple geçiriyordu. Komşuların getirdiği yemeğin yarısını gariple paylaşıyordu. Zaman ilerledikçe yaşlı adam hayata daha sıkı tutunmaya çalışıyordu ama giderek yaşlanan vücudu buna engel oluyordu. Geçmişi düşündükçe ağlamaya başlıyor, artık son günlerini yaşadığının farkına varıyordu. Zaten ölmek istiyordu, daha fazla dayanamazdı bu çileye ama artık bir dostu vardı. Ya o ölürse Garip ne yapardı? Hayat deniz kenarıyla ev arasında geçmek bilmiyordu. Bir gün çocuklar deniz kenarında oynarken acıyla havlayan bir köpek sesi duyup, sesin geldiği tarafa doğru ilerlediler. Olayı gören çocuklar, hemen ailelerini çağırdılar. Adamlar olay yerine geldiklerinde bir kayanın yanında acıyla havlayan bir köpek ve köpeğe sımsıkı şekilde sarılı halde can veren yaşlı adamı gördüklerinde göz yaşlarına hakim olamayıp, hemen polisi aradılar. Garip’i hayvan barınağına bırakıp, yaşlı adamı da araştırmaya başladılar.Barınakta hüzünden hiç yemek yemeyen Garip açlıktan hayata gözlerini yumarken yaşlı adamın kim olduğunu öğrenen mahalleli yaptıkları hata yüzünden günlerce yas tuttular. Yaşlı adamın evinde büyük bir kütüphane ve defterler dolusu şiirlerle karşılaşan mahalleli yaşlı adamın hatıra defterini okuduklarnda, eskilerin en büyük şairlerinden biri olduğunu anladılar. Çocuklarını ve eşini trafik kazasında kaybeden üstad, bu acıya daha fazla dayanamayıp bütün varlığını satarak bu deniz kıyısına yerleşmişti. Deniz kıyısında acısını şiirlerle gidermeye çalışan üstad, bu yalnızlığa daha fazla dayanamayıp deniz kenarında dünya’ya gözlerini kapatmıştı. Bir serseri gibi karşılanan, çocukların alay konusu olan üstad, öldükten sonra şiirleri dilden dile yayılmıştır

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Neydim ne oldum Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Neydim ne oldum yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Neydim Ne Oldum yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL