O değil de;

Sunucu Neşe Sapmaz 2009’da Kıvanç Tatlıtuğ’la görüldüğü için kıdem ve ihbar tazminatı verilmeksizin işten atılmış. Üstelik işten atıldığını da gazetelerden öğrenmiş.

İşe girerken basında yer almayacağına dair bir sözleşme imzaladıysa söylenecek söz yok ama durum öyle görünmüyor.

Neşe Sapmaz konuyu yargıya taşımış ve tazminatını almış.

’Tatlıtuğ’la da o geceden sonra görüşmüyoruz, önümüzdeki maçlara bakıcaz demiş.’

Aklıma ilk gelen sorular;

İşveren komikçi mi?

Sapmaz futbolcu mu?

Tatlıtuğ’a gelince;

Çok yakışıklı çocuk. Yakışıklı olduğu kadar akıllı olabilirse onu uzun yıllar televizyonda ve sinemada görebiliriz.

O değil de;

Seda Sayan Erol Köse’nin kafasına çantayı geçirmiş.

Herkes neyi biliyorsa onu yapıyor elbet... Biri internete milletin özelini döküyor, diğeri çantayı kafasına geçiriyor.

O değil de;

Az durun size bomba bir haberim var,

’Muhteşem Yüzyıl’ dizisine Kastilya Prensesi Isabella Fortuna karakteriyle katılan Melike İpek Yalova’nın dudakları tartışma konusu olmuş. Meğer dudağında silikon değil hyalüranik asit varmış...

Bu derin konuda da sizi aydınlattım ya, bu güzelliğimi unutmazsınız artık...

O değil de;

’Kurbağa Kermit komünist mi?

Hollywood’un Muppet Show gibi yapımlarla uzun yıllar servet düşmanlığı yaptığı iddia edildi.’

HIP yaptım!

O değil de;

Yaa bugün yine iyisiniz var yaa... Yine sizi çook önemli bir konuda ışıtacağım.

’Işıtmak’ Bakın bu lafı da ben buldum. Hadi ışıyın...

’Bir insanın göğsü nasıl bu kadar uzar?
Hülya Avşar, Acun Ilıcalı’nın internet sitesindeki son köşe yazısını “Lingo lingo memeler” başlığıyla mamografi kontrolüne ayırdı.

Her yıl göğüs kontrolüne gittiğini dün de Cihangir isimli doktoruyla buluştuğunu belirten Avşar, “Son zamanlarda duyduklarımızdan olsa gerek, o kontrolümü sürdürürken konuşmayı kesti, ben gözlerimi yüzüne diktim, hafif tedirgin hiç ayırmadım. Cihangir de bunu fark etmiş olmalı ki yüzüme bakıp merak etme her şey yolunda dedi” cümlelerine yer verdi.
Doktorunun isteğiyle emin olmak için bir de mamografi çektiklerini belirten Avşar, şöyle devam etti: “Başka bir odaya girdim, film çekecek kişiye teslim oldum. İşte şu alet memeyi içine alıyor, sündürüyor da sündürüyor. Ben makineye yapışmış, filmin çekilmesini beklerken ‘Bir insanın göğsü nasıl bu kadar uzar?’ diye de düşünmeden edemedim. Görseniz çok komik! Sonra bir de yandan, bir de alttan; kendimi gülmekten alamadım. Düşünsenize memeleriniz birinin elinde, kim bilir günde kaç kişinin memelerini yoğuruyorlarsa, onlara sanki kasaptan evlerine götürmek üzere aldıkları, et muamelesi yapıyorlar. On beş dakika eviriyorlar, çeviriyorlar, uzatıyorlar; yüzlerinde sıfır ifade. Komik tarafı bu kontroller on beş günde bir olsa, memeler dizlere iner, topla toplayabilirsen. Neyse ki bu durumlardan da gülecek bir şey çıktı. Lütfen: Gülün, gülün, gülün.’
(Kaynak: Milliyet)

O değil de;

’seni andım bu gece/kulakların çınlasın/şimdi dargınız seninle/inan sen herkesten başkasın’

O değil de;

İyi bayramlar.