Ödünç alınan son kuruşla ödenen ilk kuruş arasında tabii muazzam bir fark vardır. goethe
Fulya CODAL
Fulya CODAL

Pazar/Ertesi/Öncesi

Yorum

Pazar/Ertesi/Öncesi

8

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

2684

Okunma

Pazar/Ertesi/Öncesi

Pazar/Ertesi/Öncesi




I- Pazartesi




‘’Nasılsın?’’ diye soruyor.

‘’Farkındayım’’ diyorum.

‘’Farkındalık yorar, düşüncelere boğar insanı’’ diye cevap veriyor.

‘’Dinlenmem yakın’’ diyorum.

‘’Nerelerdeydin?’’ diyor;

‘’Hüzündeydim, gelemedim’’ diyorum.

‘’ Senin bu konuşan, bağışlayan ve üreten yanını seviyorum’
’ (bunu hangimiz söylüyoruz hatırlamıyorum)

Düşünen kalbini seviyorum onun…

Ben hep Don Kişot oluyorum, o illüzyonist. Ben aç gözlü kalabalıkta onu koruyorum, o gözlerini boyuyor kara gözlü, kem sözlü devlerin. Beni incitecekler diye gökkuşağıyla tıkıyor dillerini.

Bazen bir düş satıcısı oluyor. Düşleri pazara çıkarışındaki cömertliğini seviyorum.

Ben ona bir düş veriyorum, o benim için rüya görüyor. Her şeyi takas ediyoruz. Bazen ben daha çok seviyorum, bazen o daha acıklı özlüyor.

Bazen gölge gösterisi yapıyor canı isterse. Ağaç gövdelerine saklanmış mantarları birer birer bulup çıkarıyor. Bulutlara benziyor tehlikeli mantarlar, gökten zehir yağdırıyoruz birlikte.

Bana da öğretiyor kukla oynatıcılığını. Beceriksizliğime hiç kızmıyor.



Göz bebeklerinden öpesim geliyor…








II- Pazar






Gidenlerden söz etmek istiyorum. Hayatın her evresinde işler tıkır tıkır yolunda giderken veya tam tersi her şey sarpa sardığı vakit ardına bakmadan gidenler… Sahi gidenler neden gider?

Hiçbir şey paylaşmamışçasına, hiç tanımamış veya hiç tanışmamışçasına neden unutulmayı göze alıp gitmeyi seçer gidenler. Kırıcı sözler, uzayan diller, edilen yeminler, alınacak intikamlar ve ağır ithamlar, iftiralar, hırpalanan kalp parçacıkları…

Giden ve geride kalanlar arasındaki o incecik çizgide ne de çok duygu patlaması yaşanıyor. Kutuplaşma zinciriyle ortaya çıkan ‘’ötekiler’’ ve ‘’berikiler’’ ‘’bizim köyden olanlar’’ ‘’bizim köyden olmayanlar’’ ‘’bizim köye asla giremeyecek olanlar’’. Tanımadan sevdiklerimiz, tanısak da sevmediklerimiz, dışladıklarımız. Aynı havayı soluduğumuz onca insana, ortak noktalarımızı, aramızdaki bağların sağlamlığını ve paylaşılan nice güzelliğin artık mühim bir yanının kalmadığını hissettirdiğimizden mi gidiyor gidenler?

Arada kalanlara tiksinti duyulan insan muamelesi yaptığımızdan birer birer kaybediyoruz herkesi. İlle taraf olmaya, ille bir guruba dahil olmaya zorladığımız sevecen insanları kin gütmeye, hedef seçmeye zorluyoruz. Arafta kalanlar bu zorlama çabamızdan öylesine sıkılıyorlar ki, onlar da gitmenin eşiğinde buluveriyorlar bir anda kendilerini. Çünkü onlar hiçbir davanın parçası olmak, hiçbir savaşın neferi olmak istemiyor. Başlı başına bir kimlik olduklarını ısrarla diretiyorlar. Ama bizim her şeyin dengede olmasını amaç edinme politikalarımız sözü yoruyor. Mana manasını yitiriyor. Mantık köreliyor, duygu azalıyor. Tüm kontrolü elimizde sıkı sıkı tutmak istiyor ve hükümranlığı devretmek istemiyoruz yabancılara. Kümelendirdiğimiz insan nicelikleri çoğu zaman ellerimizde patlıyor. Neden sonra göz göre göre can veren doğru sandığımız yanlışlarımızla ve hiç hayıflanmadığımız hatalarımızla baş başa kalıyoruz.







III- Cumartesi







Voleybol maçındayız. Ben pilates topunun üzerinde bile bulamıyorken dengemi, smaçlar havada uçuşuyor. Gözüm fileye takılıyor. Enteresan hiçbir şey olmuyor. Maç 3-0 bitiyor.

Sesini duymak istiyorum , dost sesini, gülümseyen sesini . Arıyorum, bugün görüşmemizin imkansız olduğunu söylüyor. İmkansızlığı hiç sevmediğimi düşünürken, kalbime olanca ağırlığıyla sanki bir fil oturuyor.

Dostluklar doğası gereği insana bir güven aşılıyor. Yanımda olmasa da varlığını bilmenin iç huzuru yatışmama yetiyor. Geçeceğini bildiğim zor günler için destek olacağını duymak, o sıkıntılı sürecin hızlanmasına sebep oluyor. Sırtını sırtıma yasladığında tüm düğümler çözülüyor. Deviremeyeceğim engeller kalkıyor, yıkamayacağım buz dağları birer birer çözülüyor. Toprak aniden yarılıyor, sevgisiyle yer yerinden oynuyor.

Başımı kaldırıp gökyüzüne bakıyorum. ‘’Çok şükür mavi sonsuzluk başımın üzerinde hala’’ diyip, tüm mutsuzlukları uçan balonların akışkan heyecanıyla boşluğa salıyorum.

Hiçbir şey olmuyor üzülmezsen. Üzülmek bile emek, katlanmaksa beceri istiyor. Öfkeliyken de seviyorum kendimi. Bana yaşadığımı hatırlatıyor.

Yalnızlığı velinimet gibi başımın üzerinde gezdirirken, birden bir kalabalık tütüyor burnumun dibinde. En karıncalanmış yanımı bulup elleriyle yokluyor, tüm uyuşan hislerimi teselli ediyor. ‘’Tevekkül et, tevekkül’’ diyor ‘’azgın kalabalık’’. Gözlerimi açıyorum karıncalar gibi iç içe geçmiş kalabalık birden çil yavrusu gibi dağılıyor.

‘’Bu da geçecek, neler neler geçmedi ki’’ diye söze başlayıp kendimle hasbihâle çekiliyorum.

Sonrası derin bir tefekkür, derin bir iç huzur, derin bir kanıksayış, derin bir ölüm ve dirilme anı…

İçime siniyorum, saydam yaralarımla suskunluğu bölüşüyoruz.

Ben yaralarımdan, yaralarım benden razı. Konuşmadan dinlesek bile birbirimizi anlıyor ve kabuğun sancısını seziyoruz.


Kalbimi o en derine gömmek için dua ediyorum….





fulya/aralık2011








Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Pazar/ertesi/öncesi Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Pazar/ertesi/öncesi yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Pazar/Ertesi/Öncesi yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
talip
talip, @talip
13.12.2011 13:00:15
...
I- Pazartesi



‘’Nasılsın?’’ diye soruyor.

__Şimdi doğdum !

‘’Farkındayım’’ diyorum.


...
II- Pazar



Sahi gidenler neden gider?

...
III- Cumartesi


Başımı kaldırıp gökyüzüne bakıyorum. ‘’Çok şükür mavi sonsuzluk başımın üzerinde hala’’ diyip, tüm mutsuzlukları uçan balonların akışkan heyecanıyla boşluğa salıyorum.



__(Duygu/Sevgi)..İpleri çözüldüğü için !

...

güzel yazınızı kutlarım selâm ve duam ile
ci
cityboy, @cityboy
13.12.2011 09:47:51
Pazartesi - Çok sevdiğim değer verdiğim arkadaşım dostum
Pazar- Beraber çalıştığımız ortam arafta kalan o taraf olan ben
Cumartesi- İkimizin arasında oluşan güçlü bağ
Beni yazıyorsun diyorum ya işte ondan!
Yükselenyıldız
Yükselenyıldız, @yukselenyildiz
13.12.2011 02:03:16
İşte iç dünyamızın dışa aksedişi.
Kelimeler yerli yerine oturmuş; anlaşılması da kolay.

Paylaşım için teşekkürler, saygı öncelikli sevgiler.
FARQİN2101
FARQİN2101, @farqin2101
12.12.2011 22:50:47
Hayalle yaşamı birbirine ekleyerek güzel bir yazı yazmışsınız. Kutlarım kaleminizi. Saygılarımla
HakkınSesi
HakkınSesi, @hakkinsesi
12.12.2011 21:37:57
Kahvenin yanında çikolata, artı bir de bu yazı ne güzel gider!

Özgün kalem; bu yazın çok güzeldi gerçekten...

Hürmetle..
piranaa
piranaa, @piranaa
12.12.2011 19:40:48
1 puan verdi
çok gereksiz bir yazı
YağMuRun İzİ
YağMuRun İzİ, @yagmurunizi
12.12.2011 18:42:58
10 puan verdi


farklı bir lezzet fulya..

farkındalık...

meselci
meselci, @meselci
12.12.2011 17:36:43


kalbimini, kalemini okumayı seviyorum.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL