12
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1574
Okunma
Bu gün ciddi bir konuyu ele alacağım: ‘’ Bir kadın istemezse ona hiç bir erkek tecavüz edemez konusu’’
İşte bu konuyu yine benim kendime has üslubumla dile getireceğim ve gerçekten de bir kadın ya da kız ( Ki biz her ikisine de kısaca kadın diyoruz ) kendisi istememişse tecavüze uğrar mı uğramaz mı onu izah etmeye çalışacağım.
Yıl : 1996 ile 2004 arası. ( Tam olarak hangisi olduğunu hatırlayamıyorum. Olay çok feci çünkü. )
Yer: Afyon İli Sandıklı İlçesi.
Komşumuz diş teknisyeni İbrahim abi çok sevip saydığım bir insan olduğu için eşime ‘’ Bu gün İbrahim abiye bir baskın yapalım’’ dedim. İşin doğrusu haberli ya da habersiz ne zaman gidersen git İbrahim abiler o kadar güzel misafir ağırlardı ki sormayın. O bakımdan da sık sık çalardık kapısını. Ama o gün baktık ki kapının önünde çokça ayakkabı var. Belli ki bir misafiri daha var. Önce rahatsız etmeyelim dediysek de o kurabiyeleri, kekleri, kavrulmuş fındık fıstığı da kaçırmak istemiyorum hani. Çaldım kapıyı. Eşi Sevim abla her zamanki güleç yüzüyle açtı ve içeri buyur etti.
‘’Misafir misafiri, ev sahibi hiç birini sevmez’’ derler ya külliyen yalan. İçerideki misafir bizi, biz de onu sevdik kısa sürede. İbrahim ağabeyler ise her ikimizi de seviyor. İbrahim abi önce beni tanıttı misafirine:
-Sami Bey..Bizim burada İmam-Hatip Lisesinde öğretmen..Karslıdır kendisi.
-Çok memnun oldum.
Sonra onu tanıttı bana.
-Hocam …Kemal Bey ( İsmi unutmuş olabilirim.Bir defa gördüm adamı çünkü ) … Konyalıdır… Ceza evi Müdürümüz.
Adam atıldı.
-Artık buranın değil hocam. Bundan sonra Ağrı dayım.
-Ağrıya mı çıktı tayininiz?
-Tayin değil hocam. Sürgün.
-Sürgün mü? Neden
-Hani bir kaç gün önce bir olay olmuştu ya tüm Sandıklı ayağa kalkmıştı . İşte o olaydan dolayı. Adama hapishanede işkence yaptığım için sürdüler.
Olayı çok iyi bildiğim için hapishanede işkence sözü tüylerimi ürpertmedi. Tam aksine
-Vay köpek oğulları köpekler var. O ite işkence yaptınız diye mi sürdüler?
-Evet hocam. Temiz bir hortum dayağından geçirdim diye sürdüler beni. Savcı ‘’ görmezlikten gelemem bu durumu’’ dedi. Olsun be hocam. Ağrı da bizim vatanımız. Gider alnımızın akıyla yaparız görevimizi. Ama bilsinler ki bana böyle bir suçlu gelirse orada da aynı işkenceyi gözümü kırpmadan yaparım.
-Yap anasını satayım. Ağrı’dan daha öteye süremezler ya.
Şaşırmışsınızdır mutlaka…Hatta şu anda ‘’ Yahu işlenen suç ne olursa olsun insanlara işkence yapılamaz ‘’ diye yorumlar yazmaya hazırlananlar olduğunu da gayet iyi biliyorum. Ben de o görüşteydim. Taa ki Sandıklı’yı ayağa kaldıran o olay oluncaya kadar. Ve yine çok iyi biliyorum ki bu yazının tamamını okuduktan sonra da yine fikirleri değişmeyecek bazı arkadaşlar ın‘’ Sebep ne olursa olsun işkence yapılamaz’’ diyecekler. Neyse…Olaya gelelim madem. Neydi bu feci olay?
Ben zaman zaman öfkelenince öğrencilerine tokat atan bir öğretmendim. Ama Mehmet Tetik, İbrahim Özer, Cevdet Akkaya , bu sekiz sene görev yaptığım okulda tek bir öğrenciye tokat atmamışlardı. Ben kafama uyan bir grubun ya da konunun gösterisi olunca balıklama dalardım ama bu arkadaşlar kat’iyen öyle eylemlere katılmazlardı. Buna rağmen o gün okulda bana
-Sami Hocam akşam sen de katılacak mısın eyleme ?
-Ne eylemi ya…Hem siz eyleme de mi katılıyorsunuz öyle? Hangi dağda kurt öldü?
-Hocam hapishaneyi basacağız.
-Yav kafayı mı yediniz siz? Şaka yapıyorsunuz herhalde?
-Hocam sen olayı bilmiyorsun galiba. Tüm Sandıklı ayakta.
-Allah Allah ne oldu ki?
Ben gerçekten de uyuyordum galiba. Dünyanın en uysal üç kuzusu bile hapishane basmaktan, eylemden bahsediyor benim hiç bir şeyden haberim yok.
-Cevdet Hocam…Sen ki her zaman böyle sansasyonel eylemlere karşı olan bir insansın. Ne oldu ki sen bile hapishane basmaktan söz ediyorsun.
-Hocam bir kaç gün önce bizim Ali Çetinkaya İlköğretim Okulundan 12 yaşında bir kız, tecavüze uğramış ve öldürülmüştü ya işte onun katili yakalanmış. Hapishaneye konmuş. Onu oradan almaya gideceğiz.
Ben gerçekten de uzayda yaşıyordum. Hiç duymamıştım böyle bir olayı… Tamam anladık olay kötü de yine de Cevdet, Mehmet ve İbrahim Bey’i Hapishaneden adam çıkarttıracak bir eyleme sevk etmesi için daha başka bir şeylerin de olması lazım. Aksi takdirde, kızarlar, lanet ederler, hayatlarında hiç etmedikleri küfürü ederler ama mesleklerini bile riske atıp böyle bir eyleme katılmazlar.
-Arkadaşlar sanırım sadece tecavüz ve öldürme değil olay?
-Evet hocam. Sadece tecavüz ve öldürme değil. İşkence de var işin içinde.
-Nasıl yani? Hem siz nereden biliyorsunuz işkence olduğunu?
-Sandıklı Devlet Hastanesine gelince yavrucağın cesedi onu ilk inceleyen doktorlardan bir arkadaş anlattı. Kızcağıza çok feci şekilde işkence yapılmış.
-Ya nasıl bir işkence..Anlatsanıza.
-Hocam, bu sapık köpek kızın minicik göğüslerini kesmiş…kollarını jiletle doğram doğram yapmış. Baldırları jilet izleriyle doluymuş. Saçlarını da kesmiş. Son olarak da başını taşla ezmiş. Kızın yüzü tanınamaz haldeymiş.
Ben ‘’göğüsler’’den sonrasını duymadım bile. Dersi mersi bırakıp doğruca evime koştum. O sıralarda henüz 6 yaşlarında olan kızım Tuba’ya sarıldım. Bir taraftan ağlıyor bir taraftan da onu kollarım arasında sıkıyordum. Eşimin ‘’ Sami ne oldu, niçin ağlıyorsun, ya kızı boğacaksın kendine gel’’ dediğini duymuyordum bile.
Akşam hapishane önünde neredeyse bütün Sandıklı halkı toplanmıştı. Bahsettiğim arkadaşlarım, bir sürü öğrencim de oradaydı. Tabii ki önce polis müdahale etti eyleme. Ama kim dinler polisi.Hem bir avuç polis ne yapabilir ki o kalabalığa…Beş dakika geçmeden askerler de geldi.Tam hapishane kapısı kırılmak üzereyken askerler havaya ateş açtı. Devletin askeri-polisi değildi derdimiz ama onların da burnu kanasın istemiyorduk. Çaresiz eylemi sona erdirdik.
Şu anda oturduğum rahat koltukta bir elimde sigara, önümde bir bardak soğuk kola ve kombimin ayarı 80 derecede sıcacık odada, klavye başında kendi kendime ne kadar mantıksız, kaba, illegal, bir hareket yapmışız diyebiliyorum. Çok rahatlıkla hiç kimse kendisini kanunların yerine koyup mkafasına göre yargılama yapamaz da diyorum. O gün yaptığımız bu eylemin tamamen haksız bir eylem ve hiç bir savunulabilecek tarafı olamayacağını da söylüyorum...Ama bu gün söylüyorum. O gün söyleyemedim. Hele hele de o kızcağızın babasının yürekler yakan haykırışları karşısında ’’ Durun..Burası bir hukuk ülkesi. Adam cezasını almış zaten’’ diyemedim. Kınanacaksam bunun için kınayın beni. Naapıyım. Diyemedim işte. Tüm Sandıklı da diyemedi zaten.
Evet dostlar…Benim böyle acı anılarım da var. Bunu da hiç bir zaman paylaşmak istemezdim. İnsanların gözlerinde yaş değil, yüzlerinde tebessüm olsun diye gayret eden bir insanım ben. Ama dün bu sitede bir yazı yayınlandı . ( SULTAN HÜRREMİN YAZISI ) Ben de o yazıya işte bu hatıra gözlerimin önünde canlandığı için bir yorum yazdım. Belki biraz edepsizce oldu kabul. Ama sizce bu tür vahşilere karşı hep nazik mi davranmalıyız?
Şimdi bir öğretmen olarak sizlere bir kaç sınav sorusu:
1- O minicik ilköğretim öğrencisi kız böyle bir tecavüzü istemiş olabilir mi?
2- Gözlerinizi kapatın ve kendi kızınızın başına böyle bir olay geldiğini düşünün. Böyle bir şerefsize sadece ‘’ seni kınıyorum ’’ mu dersiniz?
3- Kızınıza böyle bir eylemi yapmış kişi ile karşı karşıya olduğunuzu düşünün. Ona ‘’ Ne ayıp, niçin böyle bir şey yaptın. Sakın bir daha böyle şeyler yapma yoksa kulağını çekerim’’ mi dersiniz?
4- Kızınızın ya da karınızın başına böyle bir şey geldiğini düşünün . Buna yorum olarak ‘’ Kendisi istemiştir ‘’ diyen birine ‘’ Muhterem validenize hürmetlerimi sunarım’’ mı dersiniz yoksa en azından ‘’ulan senin ananı ‘’ diye başlayan bir küfür mü sallarsınız?
5- Günlük hayatımızda eşimizle-dostumuzla, ya da eş dost olmayanlarla bile konuşurken en masum durumlarda bile ‘’ şerefsiz, puşt, o..çocuğu ‘’ ifadelerini bolca kullanan bir milletin, bir ferdi olarak ‘’ Kadın kendisi istemedikten sonra ona hiç bir erkek tecavüz edemez’’ diyen birine edepsizce de olsa bir şeyler söylemek, bunu kahve ağzıyla dile getirmek o kadar kötü bir şey midir?
6- Yoksa siz hâla annenizin yağını mı kullanıyorsunuz?
7- Altıncı soruyu yanlış anlayanlar olabilir. O çok eski bir reklamdı.
Haa unutmadan…Bizim yaptığımız o hapishane baskınına o sapığın babası, karısı ve iki kızı da gelmişler ve ‘’Asın o caniyi ‘’ diye bağırmışlardı bizimle beraber…
Son aftan sonra serbest bırakıldığını da yazayım ki o da tüyü olsun…
Ben yine de uslu çocuk olayım: ‘’TEESSÜFLERİMİ ARZEDER HÜRMETLER EDERİM EFENDİM’’ diyeyim. Neme lazımmm.
NOT: BU YAZI KESİNLİKLE BİR KURGU DEĞİLDİR. SANDIKLI’YA YAKIN OTURAN VARSA BAHSETTİĞİM ARKADAŞLAR HÂLA ORADA GÖREVDELER ONLARA DA SORULABİLİR.