- 857 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
YAŞAM ANATOMISI
YAŞAM ANATOMISI
Şu dünyada yaşadığımız güzellikler yanımıza kâr kalırken, yaşanmamışlıkları nedense içimizde barındırıp onları öylesine kuytu yerlerde saklar yıllarca zihnimizden atamayız.Hoşumuza mı gider bilinmez, hep ukte olarak taşırız...
Bilinen şu ki; bu zamanla bizi yorar öyle bir hal alır ki, yerini ister istemez keşkelere bırakır...
Aslında hiç bir isteği ve arzuyu ertelememek gerekir.En önemli unsur farkındalık yaşayarak anın kıymetini bilmektir.Hayatı gerektiği şekilde özgürce, olabildiğince belki de şartları zorlayarak erteleme gereksinimi duymadan yaşayabilmektir...
Durum böyle iken, ömrün kalan diğer yarısı, nedense hep umutlara gebe bırakılır...
Yaşansa da olur yaşanmasa da gibi bir umursamazlık teşkil eder, yani karamsarlıktan doğan umutsuzluğa kapılınır ve gözde pek bir önem arz etmemeye başlar. Gerisi teferruattan ibaret olur. Arta kalan bir çok şey genelde sahte duygularla anlamsızlaşır, doğruları bilmemize rağmen kendimize bazı şeyleri kabul ettirmemiz çok zor olur.Belki de arzu etsek bile bu isteği faaliyete geçirmeye gücümüz yetmez. Heba edilmiş bir ömrün,talan edilmiş bir hayatın çaresizce uçurum kenarına bırakılmışlığı gibi olur...
Bu durumda tutunacak dal ararken; beyhude çırpınışlar, kendini aklayış çabası içerisinde ikilemler oluşur.Nafile savunmalarla da son bulur...
Aslında bir nefeslik pamuk ipliğine bağlıdır yaşam.Bazen bir öfkenin bazense bir hırs uğruna yapmış olduğumuz fevri davranışların bedelini pahalıya öderiz. Netice itibarıyla yenilgiye uğrayıp, bunu kendimize bile itiraf edemeyişimizin acizliğiyle,acımasızca zavallı bünyemize yani kendimize yükleniriz...
Olumsuzlukları sırtımızda taşımak zor olduğundan bir an önce ferahlama yoluna gidip, bu ağır yükten kurtulmak için çarelere baş vururuz...
Bazen de suçu; seçmiş ve benimsemiş olduğumuz yaşam tarzının, yani hayatın üzerine atıp inatla kabul ettirmeye çalışırız.Veya bu düşüncenin de gerçekleşmeyeceğini anladığımızda mâl edemeyişimizin ezikliğini ve hüsranını yaşarız. Kimi zaman da telafisi olmayan koskoca yalanların, geriye dönüşümsüz hataların nihayetinde istemeden de olsa her şeyi berbat edip hayatın, kendi ipini kendi elleriyle çeken faili meçhul katili oluruz...
Tanrının lütfu
Takdir i ilâhi deriz adına...
Sevgilerimle.
YORUMLAR
boşa harcanmış bir ömrün paydasında,
sonsuz bir hüzündür payıma düşen.
her şeyi gösteren zamanın aynasında,
yüzüm,bakışlarım o kadarına şen!
sanırım güzel yazınızla şiirim örtüşüyor,yüreğinize sağlık,kutlarım sizi.
orha şentürk tarafından 3/10/2012 12:21:29 PM zamanında düzenlenmiştir.
Merhaba,kader irade ile teslimiyetin izdüşümüdür aslında...Yaşamda teslimiyetçilik....bir lokma bir hırka yoktur...Ancak insan kendi fiilinin de tam anlamda faili değildir...Bu ince bir çizgidir...Acizce teslim olma yerine mücadeleci bir tevekkül yeğlenmelidir bence...İnsanın yaptıklarından mesul olması, fiilindeki sorumluluktandır...Güzel bir yazıya imza atmışsınız....Tebrikler...saygı ile...
sultan-ı yegâh
Bazen istemeyerek de olsa kadere boyun eğmek zorunda bırakılabiliyor insan. Bu teslimiyet bir çok direnmenin ve mücadelenin sonunda gücün artık yetersizliği anlaşıldığında, yol çıkmaza dayandığında, elde avuçta başka seçenek kalmadığında mecburiyetten de oluyor... Belirttiğiniz gibi çok ince bir çizgide med/cez irler yaşayarak olabiliyor bu teslimiyet...
Saygılarımla
sultan-ı yegâh
cok tesekkür ederim degerli yorumunuza.
Aslında hiç bir isteği ve arzuyu ertelememek gerekir.En önemli unsur farkındalık yaşayarak anın kıymetini bilmektir.Hayatı gerektiği şekilde özgürce, olabildiğince belki de şartları zorlayarak erteleme gereksinimi duymadan yaşayabilmektir...
elinize yüreğinize sağlık....güzeldi...
saygılarımla,
sultan-ı yegâh
selamm ve sevgilerimle...