6
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
2293
Okunma

Say ki saçlarına ak düşmüş bir rüzgara takıldı düşlerim . Sana dair silinen ne varsa küllerini savurup getirmiş bu sabah...
Alel acele toplayıp bir kırlangıcın kanatlarına yükledim Kaf dağına uğurladım güz vurmuş hayallerimi…
Can kırıklarıyla dolu penceremden bakıyorum hüzünlü gözlerine. Adını söyleyecekken dilim ‘sus ‘ diyorum. Susunca daha az acıyor içim. Kırdığın incittiğin bir kalbim var artık. Kimseye emanet edemediğim. Sığdıramadığım yüreğinin hicretine uzak. Kuytusundan mahrum.
Bilirsin geceydi benim lügatimde senin gözlerin. Gece kadar karanlık gece kadar kör. Körlüğüne geceyi şahit tutuşum bundandı. Gece gözlüm . Sözlerin geliyor aklıma, hani bilinen tüm inkarlara kıyasla itibar ettiğim..,
Gün gün özenerek sakınarak beslediğim sevdam
Sonra şefkatim
Sonra adını anarken bile titrediğim hürmetim
Ne çok şeymiş diyorum kendi kendime
Ne çok büyütmüşüm seni.. bir mücevher gibi titremişim üzerinde gölgen olmuşum senle dolmuşum her yağmur düştüğünde gökyüzüne.
Hak etmediğim sözlerinde boğuldum kurşuni bir yalnızlık çöktü yüreğimin sevdalı yanına.. Sen bilme! Duyma! Umursama! .. Ne çıkar paramparça olmuşsa bir kalp ne çıkar güneşin rengi solmuşsa kırılmışsa dalları umudun . Hepsi bir hiç işte. Önemsiz bir satır aralığı bir yüreğin hüznünden dökülen kalem ucu yansımaları.
Züleyha Özbay Bilgiç
15 kasım 2011